Diplomaları yoktu… Cahil diye tabir ettiğimiz insanlarla doluydu Malıç…

Biriside benim anamdı… Sadece 1. sınıfa gidebilmiş Malıç Çukurören köyünde (Aşalan-Günaka-Öteyaka-Ören) kısaca Çıkurviran bölgesi derlermiş eskiden… Mustafa Kemal Atatürk’ün yaveri Ali Metin Çavuş’un da köyü…

Dönelim konumuza…

Anam iş-güç derken okuyamamış, lakin okumuş hayatı, okutmuş… 2 kardeşi doktor (merhum Yakup dayım ve dizam) 1 kardeşi öğretmen olmuş (merhum diğer Osman dayım) Allah cc sağlık versin anamda 1. Sınıf terk… Kâğıt üzerinde cahiller, anam ve o dönemki akranları… Gomşu anamız Safiye Görür yengemiz ve diğerleri gibi… Eline geçen her yazıyı/yazımı gazete küpürü vs. okur heceleyerek te olsa… Yaşından mütevellit zorda olsa imzasını atar… En az 5 tane ezbere şiir bilir (ki öğretmenler gelir öğrencileriyle derslik video çeker) 3 tanesi Atatürk içerikli tam bir Cumhuriyet gadını…

İşte böyle kâğıt üstünde cahil(!) bir ananın evladından biriyim ben, yüzlerce, binlerce evlattan sadece birisi… Yüzlerce, binlerce diplomalı-diplomasız profesörlerin, anaların, bubaların doğduğu topraklar(dı) Malıç…

       Cahil olmak ayıp değil elbet, bildiğini bilmediğini bilir CAHİL… Lakin GARA CAHİLLER bildiğini de, bilmediğini de bilmez… Hep en iyisinin kendi olduğunu iddia eder körü körüne… Günümüzde pek çoklar… Varın okumayla ilgisi olup olmadığına siz karar veriverin…

Dememiz odur ki cahildi(!) eskiler, lakin mutluydu…

Sahi, eski günle mi güzeldi? Yoksa eskiden eski insanlar mı?

ASMA AĞAÇLARI VE GÖKYÜZÜ…

Gördüğüm, bildiğim her manav (Yerli, yerleşik Türk) ev, bahçelerinde vardır asma ağacı (üzüm asması)...

Bizim hayatta da var...

Hatta birden fazlası...

Yeri gelir asma yaprakları toplar, yeri gelir kamara yapıp altında gölgelenir insan…

Yöremiz Malıç…

Rakım 1600…

Özü Malıç, insanı mert, havası sert naçar topraklar…

Kimi zaman goruk olur yersiniz, kimi zamansa ki don vurmazsa ve tabi nasibiniz varsa üzümlerinden de tadarsınız… İşte öyle serttir havası…

Her defasında istemsizce asma yapraklarının arasından bakar bulurum gökyüzüne/nefes alırcasına huzur...

Yıl 1960...

Ana, baba ocağı ata otağı MALIÇ...

Ana ve babamın sırt sırda vererek yaptıkları hanemizin bahçesinde de vardır birden fazla asma ağacı...

Doğduğumuz yerden doyduğumuz yere/Eskişehir 'e (lise eğitimi ilk gelişimizdi) ikinci gelişimizde kiralık bir ev tutmuştuk annemle Sazova'da...

1 yıl kadar doğduğu topraklardan sürükleyip gelmiştim bir nevi koparmıştım onu Malıçtan...

Dile kolay 60 küsur yıl sonra bambaşka bir haneye gelmişti... Lakin mutluydu...

Harika bir ev sahibimiz ve ailesi vardı... Hüseyin abi, Nefise abla ve çocukları… Allah cc herkese böyle bir ev sahibi ve ailesi nasip etsin...

Demem o ki! Anamın ilk yaptığı işlerdendir kiralık hanemizin bahçesine asma ağacı dikmek... ( + çam ağacı da)

Neredeyse her yıl ziyaretimde üzümlerini yemek nasip oluyor...

Şimdilerde ise tam zamanı asma yaprakları arasından gökyüzüne bakmanın...

Ve şimdilerde tam zamanı nefes almanın veyahut alamamanın... Geç olmadan alabiliyorken alın nefes nefes...

Ves’selam…