Emre Kongar Doğan Avcıoğlu ödül törenin konuğuydu. Sınıfsal açıdan Atatürk ve Cumhuriyet değerleri başlıklı söyleşiyi baştan sona izledim.
Salon tıklım tıklımdı. Boş yer yoktu.
CHP’nin sözde yapılan danışma kurulları yapılırdı da salon bomboş olurdu.
Başlık dikkatimi çekmişti. Sınıfsal açıdan bakış..
Marksistlerin sosyologların bakışı elbette farklıydı. Marksistler çok daha derin analizler yaparlardı. Her şeyi bildiklerini zannettikleri için anlatımları çok uzun cümlelerle olduğundan dinleyenleri bıktırırdı. Uzun tümceler, neden ve sonuçlarına gelinceye kadar insanlar depresyona girerdi.
CUMHURİYETİN ELİTLERİ
Bu nesil neredeyse tükenmek üzeredir. Cumhuriyetçidir ve samimi Atatürkçüdür. Cumhuriyetin şanslılarındandırlar.
Cumhuriyetin 2.dönem elitleridirler.
Yani seçkincidirler. Kendilerini iyi yetiştirmişlerdir. Şimdikiler gibi kopyala yapıştır akademisyen değillerdir. Darağaçları doludur.
Onlar için bilim ve fendir. Akla önem verirler. Benimde bakış açım öyledir. Ancak felsefe, matematiksel analiz ve mantık önceliğimdir. Görüşlerim bunlarla çelişiyorsa kendimi eleştiririm. Onun için bazı yazılarımda diyalektik düşünce ile karşılaşırsınız..
Bunu doğal karşılamak lazım.
KONGAR SAHNEDE…
Emre Kongar, ilk önce ceketini çıkardı.
Her zaman olduğu gibi şıktı. Uzun kollu beyaz kollu gömlek üzerine Retro Paisley Desenli Yelek, Retro Erkek Uzun Çift Taraflı kırmızı gömlek eşarbı ile göze çarpıyordu. Yandan fermuarlı cepleri olan siyah dar paça blucin, sağ eline aldığı mikrofonu ve sol elinin blucinin yandaki cep’ e soktuğu bir pozometrik fotoğrafı tamamlıyordu.
Alameti farika gözlülükler ona, “özel bir karizma” katıyordu…
İzleyici pür dikkat onu izliyordu. Işıkçılara seslendi… Işıklar çok fazla biraz kısarmısınız seyircileri göremiyorum…
Işıklar kısıldı. İzleyicileri daha yakından görmeye başlayınca gözlerinin içi gülüyordu. Muhteşem bir izleyici vardı.
Fakat onun göremediği izleyenlerin çoğu ak saçlılardı. Aralarda birkaç tane meraklı gençler vardı...
ETKİ/ TEPKİ YASASI
Uzun konuşmasında tarihsel süreçleri ilk çağ ,orta çağ, yeni çağ ve günümüzdeki sınıfları anlatırken kısa kısa sosyal değişimin, yönetimlere nasıl yansıdığını örnekler ile anlatırken diyalektiğin önemini vurguladı.
ATATÜRK’Ü VE CUMHURİYETİ ANLAMAK İSTİYORSANIZ, ESKİŞEHİR’E BAKIN
Atatürk’ü ve cumhuriyeti anlamak istiyorsanız, Eskişehir’e bakın. Yılmaz Büyükerşen ve arkadaşları Kazım Kurt ve Ayşe Ünlüce burada bir meşale yaktılar. Ve bu meşale Atatürk ve cumhuriyeti anlatıyor” diye sözlerine başladı.
Salondan ilk alkışlar geldi..
Tabii anlatımda yanlışlık vardı. Bu meşale istiklal harbinden bu güne kadar hep binlerce yurtsever tarafından AYDINLIĞA çıkmak için hep taşınmıştır bu gün de taşınıyor… İsimlerle sınırlı değildir. Bundan sonra da taşınacaktır.
KEMAL TAHİR ELEŞTİRİSİ
Söyleşide yazar Kemal Tahir’i eleştirdi..
Konuşmasında; “Size önce Eskişehir’i şaşıracağınız bir biçimde bir çelişki ile anlatmak istiyorum. Çok önce belki çoğunuzun tepki vereceği bir teşhiste bulunayım. Günümüz yıllarca ince ince çalışılan, ince ince bütün sinir uçlarımıza, belleklerimize yerleştirilen Atatürk düşmanlığı ve cumhuriyet düşmanlığıyla uğraşarak bu noktalara geldi. Orada mesela bir örnek vereceğim ve Eskişehir’i o örneğin karşıtı olarak belirteceğim. Maalesef çok değerli yazarlarımızdan, benim de yazarlığını çok beğendiğim Kemal Tahir çok ciddi bir Atatürk düşmanıdır ve Cumhuriyet değerleri düşmanıdır.
İki tezi var benim çok karşı olduğum. Birincisi Yorgun Savaşçı kitabında İstiklal Savaşı’nın bir antiemperyalist savaş olmadığını, bir adi, basit bir Türk-Yunan savaşı olduğu iddiasıdır maalesef” diye konuştu.
“İKİ ELEŞTİRİNİN DE YANLIŞ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Kongar, “İkincisi Eskişehir’e geleceğim. Bozkırdaki Çekirdek adlı romanında Eskişehir değil, Çorum filan civarında köy enstitülerinin eleştirisi, köy enstitülülerinin faşist bir eğitim modeli olduğuna dair eleştirisi var.
Ben bu iki eleştirisinin de çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Ayrıca maalesef benim çok yakın arkadaşım iyi bir Atatürkçü olan Atila İlhan da köy enstitüleriyle, harf ve dil devrimine karşıdır. Böyle gariplikler var” şeklinde konuştu.
ESKİŞEHİR, MUSTAFA KEMALİN SAVUNMA HATTININ ÖNCÜSÜDÜR..
Kongar; Eskişehir o Atatürk düşmanlarının, o cumhuriyet düşmanlarının ince ince işlediği, bütün sinir uçlarımıza ve beyin hücrelerimize nüfuz ettirdiği Anadolu’nun Atatürk ve cumhuriyet değerlerini ışıldatan bir öncüsüdür. Ve bunu kuranlar işte burada oturuyorlar. Onları saygıyla selamlıyorum. Atatürk’ü ve cumhuriyeti anlamak istiyorsanız Eskişehir’e bakın. Anadolu’nun bozkırında Bozkırdaki Çekirdek diye köy enstitülerinin aleyhine roman yazanlara karşı, Yılmaz Büyükerşen ve arkadaşları Kazım Kurt ve Ayşe Ünlüce burada bir meşale yaktılar. Ve bu meşale Atatürk ve cumhuriyeti anlatıyor. Onları destekleyen siz bu başarının mimarlarısınız.
Kongar, konuşmasında Cumhuriyet’in halk egemenliğini temel alan bir yapıya sahip olduğunu vurgulayarak, “Cumhuriyet’in değerlerini anlamak ve yaşatmak, yalnızca geçmişimizi değil, geleceğimizi de inşa etmek için önemlidir” dedi.
Kongar, katılımcılardan yoğun ilgi gördü..
Emre KONGAR’ ı severim. Fikir hayatımıza çok önemli eserler vermiştir.. İlk okuduğum kitabı Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği" dir..Azgelişmişliği ve Türkiye gerçeğini analiz etmiştir..
“Tarihimizle yüzleşmek” kitabı daha günceldir. Beni sıkmadı. Yakın tarihsel olayları sade bir dille anlatmış. Güncel tanıklık ve çarpıcı olaylarla günümüze ışık tutmaktadır..
Mesela İslam ve demokrasi bağdaşır mı? Konusu ele almış.. Kutuların haber olduğu 17-25 Aralık 2013'te ne oldu? Başka bir bakış açısı ile yazmış. Sistemi yavaş yavaş sorguluyor..
En önemlisi Türkiye haydut devlet mi? Bu soruyu soruyor ve düşüncelerini açıklıyor. Charlie Hebdo ve Paris olayları nedir?
Dersim'de ne oldu? Gezi Ruhu nedir?;
Daha akıldaki bir çok soruları yanıtlıyor..
Egemen ahlak nedir?
AHMET ALIŞ, 26 Mart 2009 Perşembe günü yayımladığı makalesinde Emre Kongar’ın tarihimizle yüzleşmek kitabını çok ciddi olarak eleştirmektedir..
İşte bu kitabı da aldım amma ve lakin nasıl okuyacağım. Zaman meselesi. Plan yaptım..3 senede bitiririm..
Önümdeki listede seçtiğim 20 kitap daha var.
Allah ömür verirse..
Emre hocanın KEMAL TAHİR’ in ve ATİLLA İLHAN’ ın cumhuriyet ve Atatürk düşmanı olduğuna hiç katılmıyorum.
Çünkü zamanın ruhunu bir kenara iterek veya görmezden gelerek analiz yapılamaz.
Diyalektik aynı zaman da neden sonuç ilişkilerini de ortaya koyar. Diyalektik matematiktir ve mantığı devreden çıkartırsanız o analiz tutarlı olmaz.
Kurtuluş savaşında Lenin ihtilal yapmış ve Mustafa Kemal’in kurtuluş savaşında çok ciddi askeri teçhizat ve maddi yardımda bulunmuştur.
Taksim meydanındaki heykele bakarsanız anlarsınız. Cumhuriyetimizin hiçbir döneminde halkın egemenliği olmamıştır. Cumhuriyetimiz seçkinlerin elinde şekillendirilmiş ve OLİGARŞİK bir yapıyı barındırır..
Her şeyimizi şekillendiren askerlerin ve cuntacı yapıların, tarikat/ siyasal İslamcı çıkar guruplarının yaptıkları iş birlikleri ile halkın üzerinde egemenliklerini kurmuşlardır.
Buna da cumhuriyet lolipopu diyoruz.
Çünkü hiçbir siyasi parti demokratik değildir. Oligarkların tekelinde Cumhuriyetçilik numaralarını yapıyoruz.!
Demokrasi işçinin ekmeğidir. Bunu kavrayamayan işçi sınıfı var ise orda ne cumhuriyet ne demokrasi olur.