Geçtiğimiz günlerde Bor Platformunu konuk ettik ESTV ekranlarında…

Umut Rallas, Ahmet Can Sucuoğlu ve Hulusi Erdem’i ağırladık.

Platformun bir başkanı yok!

Herkes başkan, herkes yönetim kurulu üyesi burada...

Hatta şöyle söylüyorlar;

“Eskişehir’de yaşayan 1 Milyona yakın kişi platformumuzun üyesi.

Çünkü bu iş Eskişehir için milli mesele!”

+++

Platform Sözcüsü Umut Rallas’ın yakından tanıyoruz.

Genç, iyi bir madenci, girişken, bir o kadar mütevazi.

En önemlisi Eskişehir sevdalısı.

O yüzden arkadaşları ile birlikte Eskişehir için hayaller kuruyorlar.

En büyük hedefleri de Eskişehir’in en büyük zenginliği bor’dan en son ürüne gitmek!

+++

Nedir en son ürün?

Şöyle;

Bor işlendikçe değer kazanıyor.

Boru çıkardığınız gibi ham olarak sattığınızda ton bedeli 150 Dolar.

Zırhlı ürünlere çevirdiğinizde (Ki bunun fabrikası Kayseri’de var) fiyatı bir anda ikiye katlanıyor.

Metal tezgâh uçlarına çevirirseniz fiyatı 1,2 Milyon dolara çıkıyor.

Kumlama nozul üretirseniz 1,7 Milyon.

Ve bordan üretilebilecek son ürün olan roket nozul yaparsanız 4,7 Milyon dolar fiyata çıkıyor.

İşte bordan yapılan son ürün budur.

Yaptığınızda çok büyük bir ekonomik gelir üretiliyor.

Rallas ve arkadaşlarının hayali bu.

+++

Hayal bu ama maalesef ki ülkemiz bu konuya çok değer vermiyor.

Şöyle anlatalım.

Dünyanın yüzde 78’lik bor yatakları yurdumuzda ama dünyadaki bor araştırmalarının sadece ve sadece yüzde 2’lik kısmı bizim ülkemizde!

Yani cevher bizde lakin işin aklını yönetenler dışarda.

İşte Bor Platformu bu açığı gidermek, şehrin değerlerini şehirde bırakmak için çabalıyor.

Sanayi-Akademi-Kamuoyu üçlüsünü bir araya getirip, şehrin kendi yetenekleri ile bordan son ürüne gitmesi için çabalıyor.

Yaparlarsa, başarırlarsa Eskişehir’in bugünü ve geleceğine çok büyük zenginlik bırakacaklar.

Zaten sloganlarını “Bu şehre vefa bor’cumuz var” olarak belirlemişler.

Başta da söylediğimiz gibi doğdukları, büyüdükleri ve yaşadıkları kente olan vefalarını gösteriyor bu çocuklar.

Kısacası, en büyük desteği hak ediyorlar…

***********

DUA ETMEKTEN BAŞKA NE YAPACAĞIZ?

Biliyorsunuz deprem kendisini hatırlatmadan biz kendisini hatırlamıyoruz.

Hatırladığımız hiç mi olmuyor?

Olmaz mı?

Geçen yıla kadar 17 Ağustos 1999 gecesini anımsıyor, her 17 Ağustos’ta kaybettiklerimize üzülüyor, yenilerinin yaşanmaması için dua ediyorduk.

+++

Bugün 6 Şubat.

Geçtiğimiz yıl meydana gelen büyük Maraş depreminin ilk yılı.

Maalesef ki on binlerce canı yitirdik.

Kıyamet gecesini andırmayan anlardı.

Hafızamızdan da silinmeyecek, gözümüzün önünden de gitmeyecek kadar kötü görüntüler…

İşte o kâbus gecesinde kaybettiklerimizi anıyoruz bugün.

17 Ağustos depreminde olduğu gibi, 6 Şubat’ın da bir daha yaşanmaması için dua ediyoruz.

+++

İşte tek eksiğimiz burada!

Maalesef ki ülke olarak dua etmekten başka hiçbir şey yapmıyoruz.

Deprem ülkesi olduğumuzu unutup, bu gerçeğe karşı aklın ve mantığın gerektirdiklerini yerine getirmiyoruz.

Bırakın bunları uygulamayı tam tersi işler yapıyoruz.

İmar aflarından, yanlış imar uygulamalarına, denetimden uzak yapı stokları oluşturmaya ve hızla devam eden betonlaşmaya kadar adeta depremle inatlaşıyoruz.

İnatlaştıkça da deprem anma günlerimiz artıyor!

Üzülüyoruz, tedirgin oluyoruz dahası korkuyoruz.

Ve elden yine dua etmekten başka bir şey gelmiyor!

***********

KALDI 11 MAÇ!

Eskişehirspor, 1 aylık lig arasının ardından sahalara döndü…

Hem de ne dönüş!

Eskişehir derbisinde Demirspor’u 6-0 yendiler.

Bu skor liderliğin korunmasına yetti.

Önümüzdeki hafta ligden çekilen Kozlu maçı nedeniyle yine maç yok.

Yani geriye 11 maç kalıyor.

+++

Meslektaşım Aytaç Ersoy’un da dediği gibi Demirspor maçı Eskişehirspor için bir ölçü değil.

Maalesef ki ligdeki diğer iki temsilcimiz ligde çok zor günler geçiriyor.

Sıkıntılı zamanda oynanan müsabaka kesinlikle önümüzdeki haftalar için belirleyici değil.

Dahası;

Polatlı’nın soluğunu adeta ensemizde hissediyoruz.

Alaplı, Ankara TKİ, Çilimli ve Gerede ise bir anda yanımıza kadar gelebilir.

Ki hepsinde bunu başaracak kapasite var…

Kısacası;

11 maç kaldı ama neredeyse hepsi final niteliğinde olacak.

O yüzden maç maç gitmek daha akıllıca, daha mantıklı…

Kazanırken, rakiplerin de kaybetmesini bekleyeceğiz.

Ve sadece 3 ay sonra yeniden profesyonel liglere döneceğiz.

Elbette yolda bir kaza bela yaşanmazsa…