Merhaba Değerli Okurlar ;

Geçtiğimiz hafta eşlerin boşanmadan birlikte yaşamaya karar vermesi ve bunun hukuki şartlarını kanunlar ve yargıtay kararları nezdinde incelemiştik. Bu hafta ise vergi borçları ve vergi borçlarını yapılandırma hususlarına kanunlar ve kararlar nezdinde bakacağız.

Anasaya’nın 73. maddesinde vatandaşların vergi ödeme yükümlülüğü ‘’siyasi ödevler başlığı ‘’ altında düzenlenmiştir. Vergi devlet tarafından kamu hizmetlerinin giderlerini karşılamak için yasaya uygun olarak alınan zorunlu mali yükümlülüktür. Her vatandaşın gelir ve servet durumuna göre oranlanan bireyselleştirilmiş bir yükümlülüktür. 

Vergi Usul Kanunu 19.maddesi, vergiyi doğuran olayı şu şekilde tanımlanmaktadır;
‘’Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder.’’

Vergiyi doğuran olay; tüketim, kazanç ve gelir gibi unsurlara bağlı olarak çeşitli vergi türleri düzenlenmiştir. Vergi hukukunda vergi çeşitleri başlıca şu şekildedir; 

•Gelir vergisi,

•Emlak vergisi,

•Kurumlar vergisi,

•Motorlu taşıtlar vergisi,

•Veraset ve intikal vergisi,

•Mal ve hizmetlerden alınan vergi (KDV), 

Vergi kanununda düzenlenen her vergiden tüm vatandaşlar mükellef değildir. Şöyle ki; her vatandaşın tüm vergilere tabi olmaması vergiyi doğuran olaya bağlıdır. Vergi, siyasi bir ödev olduğu için vergiyi doğuran olay gerçekleştikten sonra rıza ile bir beyanname verilerek (istisna haller vardır) vergi tarh ve tahakkuk ettirilmeli ve vergi borcu süresinde ödenmelidir. Her ne kadar beyanname vermek rızaya dayalı olsa dahi bu durum siyasi hak ve ödev olduğu için yapılmaması halinde yaptırımlar mevcuttur. 

VERGİ BORCU ÖDENMEZ İSE NE OLUR ? 

Tahakkuk eden vergi borcunu süresinde ödenmediği takdirde çeşitli yaptırımlar düzenlenmiştir. Parasal yaptırımlar ve hürriyeti bağlayıcı yaptırımlar şeklinde vergi borcunun ödenmesi için caydırıcı düzenlenmeler mevcuttur. 

PARASAL YAPTIRIMLAR: Vergi sisteminde ekonomik suça ekonomik ceza uygulaması ilk sırada yer almaktadır.  Vergi kabahatleri vergi ziyaı, genel usulsüzlük ve özel usulsüzlük halleridir. Vergi borcunun hiç veya eksik ödenmesi durumunda vergi ziyaı oluşmaktadır. Vergi kanunlarında belirlenen bir şeyi yapma veya yapmama yükümlülüğüne aykırı davranışlarda genel ve özel usulsüzlük olarak ayrılmaktadır. Örneğin beyanname verilmemesi veya yanlış beyanda bulunulması durumu usulsüzlük cezası kesilir. 

Vergi ziyaı cezası VUK MD. 344’te düzenlenmiştir. Maddeye göre ;

1-) 341 inci maddede yazılı hallerde (verginin hiç veya eksik tahakkuk edilmesi) vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaı uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.

2-) Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle ( defter ve beyanların bilerek yanıltıcı olarak kayıt altına alınması veya yok edilmesi) sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır. 

3-) Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır.

Madde metnine göre vergi borcunun hiç ödenmemesi durumunda vergi borcunun tamamının bir katı oranında, eksik ödendiği takdirde eksik ödenen tutarın bir katı oranında parasal yaptırım uygulanacaktır. 

Tutulması gerekli defter ve kayıtların eksik veya yanlış tutulması durumunda gerçek vergi borcu ile gerçeği yansıtmayan beyanlar arasındaki tutarın üç katı parasal yaptırım uygulanacaktır. İştirak edenlere ise birinci maddedeki gibi bir katı oranında ceza uygulanır. 

Genel ve özel usulsüzlük halleri kanunda tek tek sayılmıştır. Genel usulsüzlük halleri birinci ve ikinci usulsüzlük halleri olarak ikiye ayrılmıştır. Özel usulsüzlük hallerinde ise kabahat oluşabilmesi için taksirin varlığı yeterlidir. 

HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALAR: Vergi kaçırma suçu ile vergi ziyaına sebep olunması veya ihtimali halindehürriyeti bağlayıcı cezalar uygulanmaktadır. Vergi kaçakçılığı suçuna sebebiyet veren haller VUK md.359’da sayılmıştır.

•Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapma

•Gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açma

•Defterlere gerçeğe aykırı şekilde kayıt alma 

•Defter, kayıt ve belgeleri tahrif etme veya gizleme

•Yanıltıcı belge düzenleme veya bu belgeleri kullanma 

•Yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi

Bu hallerde on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 

•İbraz edilmesi saklanması gerekli olan defter, kayıt ve belgeleri yok edilmesi, eksiltilmesi veya hiç belge koyulmaması, gerçeğe aykırı belge oluşturulması (sahte belge )  hallerinde ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 

Bu suçlardan ceza verilebilmesi için suçun manevi unsurunun kast olması gerekmekte ise de fiilin neticesinde vergi ziyaınınoluşması şart değildir. Ayrıca vergi kaçakçılığı ile md.359’a göre hapis cezası alınması durumunda md.344’e göre parasal yaptırımın uygulanmasına engel değildir. 

Sonuç olarak vergi ziyaına sebebiyet yalnızca md.344/1’e göre gerçekleşmesi halinde yalnızca parasal yaptırıma maruz kalınmaktadır ayrıca hapis cezası düzenlememektedir. Hapis cezasının ön görüldüğü hal ise sadece vergi kaçakçılığı hallerinde mevcuttur. 

VERGİ BORCU YAPILANDIRILABİLİR Mİ ?

Vergi borucunu bazı durumlarda mükellefler ekonomik durumlarının kötüye gitmesi sebebi ile süresi içerisinde ödeyememektedir. Bu gibi durumlarda devlet gerek tüzel kişiler için gerekse gerçek kişiler için vergi borçlarını yapılandırılması için hak tanımaktadır. Yapılandırılma tüm vergi borçları için yapılabilmektedir. Yapılandırma ile vergi borcu belirli taksitler ile ödeme kolaylığı sağlanmaktadır. Ayrıca yapılandırma ile yalnızca ana vergi borcu değil ana vergi borcuna bağlı cezalarda yapılandırmanın konusuna dahil edilmektedir. 

Vergi borcunu yapılandırmak için başvuruyu vergi dairelerine fiziken dilekçe ile başvurulmasının yanı sıra online olarak Gelir İdare Başkanlığı sitesi üzerinden de başvuru gerçekleşebilir. Yapılandırma başvurusundan sonra başvuru yapılan mercii tarafından mükellefin borcu ve ekonomik durumu göz önüne alınarak yapılandırmaya uygun olması halinde borçlar yeniden hesaplanır ve taksitlendirme veya indirim gibi avantajlar mükelleflere uygulanır. Yapılandırma ile vergi borcunun belirlenen taksitleri süresinde ödenmediği takdirde vergi borcu eski haline döner ve gecikme faizi de eklenerek yeniden tahakkuk eder ve yeniden aynı vergi borcu için yapılandırılma talep edilemez.

Yapılandırma ile mükellefi rahatlatmanın yanı sıra kamu düzeninden gelen vergileme sisteminin sürdürebilirliği amaçlanmıştır. 

VERGİ BORCU OLAN KİŞİLERİN YAPAMAYACAĞI İŞLEMLER ?

Vergi borcu olanların borçlarını ödemeleri için bazı kısıtlamalar getirilebilir. Bunlardan ilki bankalardan kredi ve finansman başvurularında kredi notunun düşüklüğü sebebiyle bankanın kişiye duyduğu güveni azaltarak finansman desteği almakta güçlük çekerler. Bunun yanı sıra; büyük tutarlı vergi borçlarında yurt dışı çıkış yasağı getirilir. Bu durumda işi seyahatleri ve kişisel sebeplerle yurt dışına çıkışlarda aksama yaşanmaktadır. Bu kısıtlamanın sebebi de yurtdışına çıkış yaptıktan sonra tekrardan ülkeye dönmeyerek vergi borcundan kaçmaktır. Ayrıca kamu ihalelerine katılma veya devletle bir iş ilişkisi kurulması durumunda da vergi borcu bulunan mükellef için fazlasıyla dezavantajdır. Çünkü devlet kendi ile ticari ilişkide bulunan kişinin hali hazırda kendine borçlu olmasını tercih etmez. Son olarak ise borçlu mükellefin mal varlığı üzerinde haciz işlemi ile tasarruf yetkisi kısıtlanmaktadır. Tüm bu kısıtlamalar borçlu mükellefin ekonomik özgürlüğünün etkileyen kısıtlamalardır.

İÇTİHAT KARARLARI 

T.C. DANIŞTAY 4. Daire Esas No: 2021/8273 Karar No: 2022/4101 Karar Tarihi: 15-06-2022

‘’…Yukarıda yer verilen tespitlerin birlikte değerlendirilmesinden, adı geçen mükellefin işçi çalıştırmadığı, şube ve deposunun bulunmadığı, yüksek tutarlı katma değer vergisi matrahları beyan etmesine rağmen, anılan hasılatları yapabilecek ticari organizasyonunun olmadığı, mal ve hizmet alımı yaptığını bildirdiği mükelleflerin bir çoğu hakkında vergi tekniği raporu tanzim edildiği, ''davacının da'' 2010 yılı 09. ve 10. dönemlerinde adı geçen mükelleften fatura aldığı döneme ait defter ve belgelerin ibraz edilmesi için gönderilen defter belge isteme yazısının mükellefe tebliğ edilmesine rağmen ibraz edilmediği, davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda yer verilen kurum temsilcisine ait beyanda '' şahsı, geçmiş zaman olduğundan hatırlamıyor olduğu'', davacının da, adı geçen mükellef hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda incelemeye sevk edilen mükellefler arasında bulunanların fatura düzenlediği hususları göz önünde bulundurulduğunda anılan mükellefin düzenlediği belgelerin gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte belgeler olduğu sonucuna varılmış olup, aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.’’

T.C. Bölge Adliye Mahkemesi İzmir 6. Ceza Dairesi Esas No: 2019/2006 Karar No: 2020/523 Karar Tarihi: 03-03-2020

Sanığın Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün ........ sayılı vergi mükellefi olduğu, 2012 takvim yılı hesaplarının sahte belge kullanımı nedeni ile incelenmesi gerektiğinden 24/07/2017 tarihli istem yazısının sanığın mernis ve aynı zamanda işyeri adresine tebliğe gönderilip 27/07/2017 tarihinde kardeşi ........'e tebliğ edildiği, sanığın ek süre isteminde bulunduğu ancak verilen ek süre içinde de istenen defter ve belgeleri ibraz etmediği, sanığın 2012 yılına ait noter tasdik bilgileri bulunan işletme defteri ile belge basım bilgileri bulunan fatura ve taşıma irsaliyelerinin mevcut olduğu, sanığın savunmasında ileri sürdüğü hususların geçerli bir mazeret durumu da oluşturmadığı, sanığın bu şekilde varlığı sabit olup vergi incelemesi yapılabilmesi için ibrazı istenen 2012 takvim yılına ilişkin defter ve belgeleri ibraz etmemek suretiyle gizleme suçunu işlediği, iddia, sanığın tevillianlatımları, hakkında düzenlenmiş istem yazısı tebliğ evrakları, vergi inceleme ve vergi suç raporları ile mütalaa içeriğinden anlaşılmış, ancak sanık hakkında CMK'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları bulunmasına rağmen ilk derece mahkemesince CMK'nun 231. maddesinin takdirenuygulanmasına yer olmadığına dair hükmün hatalı olup işlenen suç neticesinde kamu zararının doğmamış oluşu, sanığın tekerrüre esas sabıkasının bulunmayışı ve kişilik özelliklerine göre yeniden suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat oluştuğundan takdiren CMK'nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair iddia makamının mütalaasına uygun olarak oybirliği ile karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Görüldüğü üzere içtihat kararlarında da vergi borcu vatandaşların devlete karşı yerine getirmesi gereken önemli bir yükümlülüktür. Bu borç ödenmediği takdirde hem bireysel kısıtlamalar hem de ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalınabilir. Ancak yaptırımlara uğramamak için vergi borcunu yapılandırma imkanlarından yararlanarak hem mali yükümlülük yerine getirilir iken hem de devletle olan mali ilişkiyi sürdürebilir kılınmaktadır. Vergi yükümlülüğü yerine getirmek yalnızca yasal sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluktur.