Merhaba Değerli Okurlar;

Geçtiğimiz hafta hastalık sonucunda hastanenin hastanın dosyasını hastaya teslim  etmemesi durumunda ne gibi bir hukuki durumla karşılacağımızı incelemiştik. Bu hafta ise bir kişinin bir suça karışması durumunda suça karışanların akıl hastalığı olduğu takdirde ceza alıp almama durumunu anlatmaya çalışacağız.

TÜRK CEZA KANUNU’NDA AKIL HASTALIĞI

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 32’de akıl hastalığı ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan başlığı altında incelenmektedir.‘’ Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.

Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.’’denmiştir

Söz konusu kanun maddesinde kişinin işlediği fiil nedeniyle oluşan suçta ceza verilebilmesi için bu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasını ölçüt olarak tutmuştur.Suçu işleyen hastalığı nedeniyle işlediği fiilden dolayı sonuçları algılamadığında kanun koyucu kişiye ceza verilmemesi gerektiğini söylemektedir.Ayrıca akıl hastalıkları yanında akıl zayıflıkları olayın durumuna göre ceza sorumluluğunu kaldırıcı niteliktedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 57 de ‘’ Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.’’demiştir.

Kişinin akıl hastalığının olup olmadığının belirlenmesi alanında uzman hekimler tarafından yapılan muayene ve tetkikler neticesinde verilecek uzman raporu doğrultusunda düzenlenir. 

YARGITAY KARARI

Sanık hakkında; sanığın Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesine sevkinin sağlanarak eylem tarihinde TCK’nın 32. maddesi 1. ve 2. fıkraları kapsamında ceza ehliyetini ortadan kaldıracak ya da sınırlayacak şekilde akıl ya da ruh sağlığı rahatsızlığının olup olmadığı belirlenerek rapor aldırılması için gerekli işlemlerin yerine getirilmesi şeklinde yazı yazılmasına karşın, hükmün esasını oluşturan kısa kararda buna ilişkin bir hükme yer verilmemesi suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olunması,  Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına"Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” Karar verilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA…

Günümüzde suç kaydı çok olan kişilerin yeni bir suça karıştığında akıl hastası olduğunu öne sürüp verilecek cezadan kaçmaya çalışmaktadır. Bu alanda uzman hekimler tarafından verilecek raporlar önemli olup cezadan kaçmaya yönelik beyanların kabul edilmemesi ve dikkate alınmaması gerekmektedir…


 

HUKUKLU GÜNLER

ASLICAN ÖZGÜR İLELİ