Hz. Musa, Kur'an'da adı geçen ve ulu'l-azm olarak ifade edilen beş peygamberden biridir. Hz. Musa kıssası, Kur'an'da en çok tekrarlanan kıssadır. Hz. Musa Mısır'da doğmuştur. Musa (a.s)'ın üç kardeşten oluşan bir ailenin en küçük çocuğu olduğuna dair rivayetler mevcuttur. Kur'an, Hz. Musa'nın aile hayatının tüm yönlerini detaylı bir şekilde anlatır. Dünyaya gelişi, annesi tarafından bir sandukaya konulup nehre bırakılışı, sandukanın kız kardeşi tarafından takip edilmesi, Hz. Musa'nın Firavun sarayına alınması ve sütannesi olarak tekrar annesinin şefkat kucağına verilmesi dile getirilir. (Kasas, 28/7-12) Kıssanın anlatımından annesinin Hz. Musa'yı ne kadar çok sevdiği anlaşıldığı gibi, kız kardeşinin kendini takip ederken sergilediği hal ve hareketlerinden de aile bağlarının ne kadar kuvvetli olduğu ortaya çıkmaktadır. Hz. Musa'nın diğer kardeşi ise Hz. Harundur.
Bir gün Mısır kahinlerinden biri, Firavuna şöyle bir haber verir: 'İsrailoğullarından gelecek bir çocuk Mısır devletinin yok olmasına sebep olacaktır.' Bu haber üzerine sürekli gece uykusunda kabuslar gören Firavun yeni doğan İsrailoğullarının erkek çocuklarını öldürmeye başlar. İşte bu sırada Hz. Musa doğar. Annesi onu, Firavun tarafından öldürülmesin diye bir sandık içine koyarak Nil nehrine bırakır. Nehir onu kenara attığında Firavun'un karısı sandığı bulup açar. İçinden çıkan sevimli, nurlu çocuğu sever ve evlat edinir…
Günler günleri kovalar, yıllar yılları... Hz. Musa büyümüştür. Mısır'dan çıkar ve Medyen şehrine gider. Medyen'de Şuayb (a.s)'ın kızı ''Safura'' ile evlenir. Kur'an Hz. Musa'nın evliliğinden ve ailesinden bahseder. (Kasas, 28/27-29) Bir süre sonra zevcesi ile Mısır'a giderken Tur Dağına uğrar ve kendisine peygamberlik verilir. Musa (a.s.) peygamberlik vazifesini daha iyi yapabilmesi için Allah'tan bir yardımcı ister, bu yardımcının da kardeşi Harun olmasını temenni eder. (Taha, 20/29-30) Allah onun duasını kabul eder ve Hz. Harun'u da peygamber olarak görevlendirir. Harûn Peygamber yaşça Musa (a.s)'dan daha büyük olup onu koruyup kollayarak davasına sahip çıkmıştır. Yine bir peygamber olarak tevhid mücadelesinde, en zor günlerinde kardeşi Hz. Musa'ya yardım eder. İsmi Kur'an'da yirmi defa geçen Hz. Harûn, Musa (a.s)'nın sağ koludur. Firavun'un karşısına çıkıp onu uyarma görevinde en büyük yardımcısı, halkın gözü önünde sihirbazlarla yapılacak mücadelede en büyük destekçisi olmuştur… Hz. Musa ile Hz. Harun'un iki kardeş peygamber olarak tevhid yolunda omuz omuza gayret göstermeleri karşımıza güzel bir kardeş dayanışması ve ölümüne birbirini savunma örneği çıkarmaktadır

Kendi ölümlü varlığını unutan Firavun, ilahlık iddiasında da bulunmuş fakat akıbeti büyük bir ibret levhası olmuştur. Cenab-ı Hakk, Yunus Suresi 92. Ayette bizlere Hz. Musa'nın Firavun'un zulmünden kurtulmasını şöyle haber verir: 'İşte bugün senin cesedini kurtaracağız ki, senden sonra gelenler için bir ibret olsun! İnsanların pek çoğu gösterdiğimiz delillerin bilincinde değildirler.'

Hz. Musa ve ailesine dair bu hakikatler bize Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve kibirlenen, büyüklük taslayan, haddi aşanların akibetlerinin hüsranla sonuçlanacağını göstermektedir. Rabbim ibret alanlardan eylesin. Allah'a emanet olunuz.
Hz. İbrahim'in Eşi ve Hz. İsmail'in Annesi: HZ. HÂCER

Hacer kelimesi, 'kaçma, kaçış, terk etmek, hicret etmek; şirkten uzaklaşmak; emsalinden üstün olmak' manalarına gelen hecr köküne ait olabileceği düşünülmektedir.
Ebû Hüreyre'den nakledilen bir hadiste Hz. Peygamber, Hz. İbrahim'in eşi Sare ile birlikte zalim bir hükümdarın hüküm sürdüğü bir şehre geldiklerini, hükümdarın Sare'ye karşı beslediği kötü niyetine karşılık Allah'ın onu koruduğunu, sonunda da bu melikin Sare ile birlikte Hacer'i de kendisine vererek geri gönderdiğini bildirmektedir. (Buharî, 'Büyûʿ', 100) Sare ile evlenen Hz. İbrahim'in (a.s) uzun süre çocuğu olmamıştı. Bundan dolayı zaman zaman Allah'a 'Rabbim bana salihlerden olacak bir evlat ver!' (es-Saffat 37/100) şeklinde dua etmiştir. Hz. Hacer ile olan evliliğinden Hz. İsmail dünyaya gelmiş ve Hz. İbrahim, Allah'tan aldığı emir üzerine Hacer ile oğlunu Mekke'ye Kabe'nin bulunduğu yere götürmüştür. O sırada tamamen ıssız olan Mekke'nin kupkuru vadisine getirilen Hz. Hacer, Hz. İbrahim'e, 'Bizi hiçbir ekinin bitmediği ve kimsenin yaşamadığı bu vadiye bırakıp gidecek misin?' diye sormuştu. Bu sözleri söyleyen genç bir anneydi. Yaratılıştan derisinin rengi siyah bir Mısır'lı… Sonradan statüsü hizmetçilik olan ve fakat bir peygamber olan Hz. İbrahim' e eş, yine bir peygamber olan Hz. İsmail'e anne olan Hacer'di…
Hz. İbrahim de bunu Allah'ın emriyle yapmıştı. Bununla birlikte oğlunu ve karısını bu ıssız yerde yalnız bırakıp terketmek İbrahim'e çok zor gelmiş ve Allah'a şöyle dua etmişti: 'Ey rabbimiz, Zürriyyetimden bir kısmını, senin kutsal evinin (Kabe) yanında tarıma elverişli olmayan bir vadiye yerleştirdim. Bunu yaptım ki Rabbim, namazı kılsınlar! İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli ürünlerden onlara rızık ver ki şükretsinler!' (İbrahîm 14/37).
Hz. Hacer, ıssız Mekke vadisinde İbrahim Peygamberin bırakmış olduğu az miktardaki su ve erzakın tükenmesi üzerine Hz. İsmail'in susuzluktan ölmesinden korkarak telaşlanmış, çaresizlikten Safa ile Merve tepeleri arasında gidip gelmiş, bu sırada oğlunun bulunduğu yerden zemzem suyunun çıktığını görmüş ve bu vadide kendisine su ihsan eden Allah'a şükrederek, heyecanla su kaynağının önünü kapamaya çalışmıştı. Son Nebi, onun endişesini ve kendince tedbir alışı şöyle ifade edecekti. 'Allah İsmail'in annesine rahmet etsin. Eğer suyun önünü kapamasaydı zemzem akıp giden bir ırmak olurdu' buyurmuştur. (Buharî, 'Enbiyaʾ', 9).
Allah'a inanıp, yalvararak yavrusuna su bulma telaşı içerisinde döktüğü ter ile Hz. Hacer'e zemzemi lutfeden Allah, bu mübarek günlerde af ve mağfiret dileyerek yalvaran kullarına da inşallah günahlarından arınma mazhariyeti lutfetsin.
(TDV İslam Ansiklopedisi'nden alınmıştır. HAZIRLAYAN: BEKİR IRMAK, İMAM – HATİP)
HER GÜNE BİR HADİS

'Güçlü adam, güreştiği insanları yenen değil, öfkelendiği zaman öfkesini yenen kimsedir.' Buharî, Edeb 76 .
GÜNÜN DUASI

'Allah'ım! Yardım edecek olan sensin. Sonunda sana ulaşacağız. Allah'ın yardımı olmaksızın kudret ve kuvvete ermek mümkün değildir.' (Tirmizi, Deavat, 88)
MEAL OKUYORUM

Gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O'nadır. (Teğabun Suresi, 3)
BİR SORU-BİR CEVAP

Hisse senetlerinin zekatını vermek gerekir mi?

Sahibine isabet eden kar payı, tek başına ya da başka birikimlerle birlikte nisap miktarına ulaşır ve zengin olmasının üzerinden bir yıl geçerse % 2. 5 oranında zekatı verilir (Zuhaylî, El-Fıkhu'l-İslamî ve Edilletuhû, II, 799). Eğer söz konusu hisselere, elde tutulup kar payından yararlanmak amacı ile değil de, alınıp satılmak amacı ile sahip olunursa bu hisseler ticaret malı olarak değerlendirilir ve nisap miktarına ulaşırlarsa piyasa değerleri üzerinden ve %2. 5 oranında zekata tabi olurlar (Zuhaylî, El-Fıkhu'l-İslamî ve Edilletuhû, II, 774).