Ramazan-ı Şerif’in bereketini, huzurunu ve manevi atmosferini yaşayıp hüzünle bu mübarek ayı uğurlarken, şimdi de bayramın coşkusuna erişmenin sevincini yaşıyoruz elhamdülillah. Bir ay boyunca sabır, ibadet ve paylaşma bilinciyle geçirdiğimiz günlerin ardından bizleri Ramazan Bayramı’na ulaştıran Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun. Bayramın kıymetini bizlere öğreten Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’ya, O’nun âline ve ashabına sonsuz salât ve selam olsun.
Bayram, kardeşliğin ve birlikteliğin en güzel tezahürlerinden biridir. Dillerimiz, renklerimiz, coğrafyalarımız farklı olsa da gönüllerimizde aynı inancı taşıyan biz müminler için bayram; kardeşliğin zirveye ulaştığı, birbirimize olan muhabbetimizin arttığı, birlik ve beraberliğimizin perçinlendiği müstesna bir vakittir. Bayram günleri, sadece sevinç ve neşe günleri değil, aynı zamanda yardımlaşma, paylaşma ve dayanışmanın doruk noktasına ulaştığı nadide anlardır.
Kur’an-ı Kerim bizlere, “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın…” (Âl-i İmran 3/103) buyurmaktadır. Bu ilahi emir, bizlere birlik ve beraberlik içinde olmayı, kardeşlik hukukunu gözetmeyi öğütlemektedir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) ise, “Müminler, bir binanın birbirini destekleyen yapı taşları gibidir” (Buhârî, Edeb, 36) buyurarak, birlik ve dayanışmanın önemine, kardeşliğin zaruriliğine dikkat çekmektedir. İşte Ramazan Bayramı, bu birlikteliğin en yoğun şekilde hissedildiği, gönüllerin birleştiği, kardeşliğin zirveye ulaştığı bir zaman dilimidir.
Bayramlar aynı zamanda sıla-i rahim vakitleridir. Anne-babalarımızın dualarını almak, akrabalarımızı ziyaret etmek, dostlarımızla hasbihal etmek, uzun zamandır ihmal ettiğimiz dostlukları yeniden canlandırmak, uzak yakın demeden bütün akrabalar ile tekrardan iletişim kurmak için en güzel vesiledir. Büyüklerimizin ellerini öpmek, küçüklerimizi sevindirmek, aile bireyleriyle samimi sohbetlerde bulunmak, bayramın ruhunu en güzel şekilde yaşamamıza vesile olur. Çünkü bayram, insanı insan yapan değerlerin hatırlandığı, kardeşliğin ve vefanın tazelendiği, akrabalık bağlarının yeniden tesis edildiği, küslerin barıştığı ve müminlerin ancak kardeş olduğunun tekrardan hatırlandığı fırsat günleridir.
Bayram, sadece akrabalık bağlarımızı değil, toplum içindeki dayanışma ruhumuzu da pekiştiren bir zaman dilimidir. Yetimlerin başını okşamak, ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatmak, komşularımızla gönül köprüleri kurmak, bayram sevincini herkes için yaşanır kılmak, bayramın gerçek anlamını bulmasını sağlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” (Hâkim, Müstedrek, 4/183) buyurarak bizlere paylaşmanın önemini hatırlatmıştır. İşte bayramlar, bu paylaşım ruhunun zirveye ulaştığı vakitlerdir.
Dargınlıkları bir kenara bırakmanın, kırgınlıkları sonlandırmanın tam zamanıdır bayram. İçimizi kin ve nefretten arındırıp, sevgi ve muhabbetle doldurmalıyız. Zira affetmek, insanın hem dünyada hem de ahirette huzura kavuşmasını sağlayan en güzel hasletlerden biridir. Birbirimize sarıldıkça, sevgimizi paylaştıkça, bayramın bereketini ve huzurunu daha derinden hissedeceğiz.
Bu mübarek günlerde dualarımızda birbirimizi unutmayalım. Rabbimiz bizleri bir sonraki bayrama sağlıkla, huzurla, birlik ve beraberlik içinde kavuştursun. Kardeşliğimizin pekişeceği, aramızdaki küslüklerin son bulacağı, yetimlerin mutlu olacağı, tüm mazlumların yüzlerinin güleceği bir bayram geçirmeyi Rabbimiz bizlere nasip eylesin… Tüm İslam âleminin ve milletimizin Ramazan Bayramı mübarek olsun…
Abdurrahman ARDUÇ
Vaiz
MEAL OKUYORUM
Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, idare ve himayeniz altında olanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” (en-Nisâ 4/36)
HER GÜNE BİR HADİS
“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynısıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten kişi, kendisiyle alâkayı kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.” (Buhârî, Edeb, 15; Ebû Dâvûd, Zekât, 45; Tirmizî, Birr, 10)
GÜNÜN DUASI
Allah’ım! Bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle, dünyada rezil olmaktan ve ahiret azabından bizi koru...
BİR SORU-BİR CEVAP
Fıtır sadakası cami inşaatı için verilebilir mi?
Fıtır sadakasının geçerlilik şartlarından biri de temliktir. Temlik eşya üzerindeki mülkiyet hakkını veya malî bir hakkı başkasına devretmeyi ifade eder. Cami, okul, köprü, yol vb. yerlere temlik söz konusu olmayacağından fıtır sadakası verilemez (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 291, 325). (Fetvalar,DİB Yay.syf.258)