İki gün önce TEKSAN Sanayi Sitesi’ne arabamın bir parçasını almak için tarif üzerine yedek parça satan bir işyerine gittim…
Büyük bir işyeri, hangi yedek parçayı ararsan bulmak mümkün…
İçeride 10’un üzerinde müşteri vardı…
Sıra beklerken iki kişinin konuşmaları ilgimi çekti, kulak misafiri oldum…
“İki sokak arkada bir atölyenin önünde itfaiye, TOMA araçları gördüm. Önce içeride bir olay var diye düşündüm. Atölyenin kapısı açıktı. Ürpererek atölyenin kapısından içeriye baktım. Herhangi olumsuzluk yoktu. Tam ayrılırken o araçların yanında üst yapılarını onaran bayan gördüm. Meraklandım içeriye girdim. Bayan yanında iki erkekle itfaiye aracını tamir ediyordu. ‘kolay gelsin’ dedim. Bayan teşekkür ederek ‘birisini mi arıyorsunuz?’ dedi. ‘Hayır, ilk kez bir bayanın itfaiye araçlarının bakımını yaptığını görünce şaşırdım. Merak ettim’ dedim. Ayaküstü 5 dakika sohbet ettik. Bayanı kutluyorum…”
* * *
Eskişehir’de bir bayanın itfaiye, TOMA gibi araçların üst yapılarını onardığını duyunca şaşırmadım desem yalan olur…
Hemen adamın yanına giderek, “Affedersiniz az önceki konuşmanızı dinledim. Ben gazeteciyim. Atölyeyi tam olarak tarif edebilir misiniz? Kendisiyle röportaj yapmak isterim” dedim…
Adam benim yedek parçamı almamı bekledi…
Dükkandan çıktık, atölyenin önüne kadar beni götürdü “burası” dedi…
Kapıda bir itfaiye aracı ile TOMA vardı…
Kendisine teşekkür ettikten sonra atölyeye girdim…
İçeride bir erkek vardı…
“Burada bayan bir usta varmış. Gazeteciyim kendisiyle görüşmek istiyorum” dedim…
Beni atölyenin içerisinde merdivenle çıkılan bir odaya götürdü…
“Siz kapıda bekleyin. Ben kendisine haber vereyim” dedi…
“Buyurun Derya Hanım sizi bekliyor” diyerek odaya davet etti…
Boş vakitlerini geçirdiği ve konuklarını ağırladığı odaya girer girmez ismini beni odasına çıkaran adamdan öğrendiğim Derya Hanım ayakta karşıladı…
“Derya Hanım ben gazeteciyim. Aynı zamanda köşe yazarıyım. İki sokak önünüzdeki yedek parça satan dükkanda iki kişi sizi konuşurken kulak misafiri oldum. Atölyenizi onlar tarif ettiler. Sizinle tanışmak istedim. Müsaitseniz biraz sohbet edebilir miyiz?” dedim…
Güzel giyimli ve güzel Türkçe konuşan Derya Hanım, “Tabi ki buyurun lütfen” diyerek yer gösterdi…
Kendimi tanıttım. Sonra Derya Hanım da (Derya Kelsaka) kendisini tanıttı…
Hemen bizzat kendisi kahve yaparak getirdi…
Kahvemizi içerken, “Siz atölyede itfaiye ve TOMA araçlarının üst yapılarını yapıyormuşsunuz. Ben bırakın Eskişehir’i Türkiye’de bir bayanın bu işi yaptığını ilk kez duydum. Sizi kutluyorum. Bir erkeğin bile yapamadığı işi yapıyorsunuz” dedim…
Teşekkür ederek, “Biraz zamansız geldiniz. Elimde bir TOMA ve itfaiye aracı vardı. Onların üst yapılarını tamamladım. Biraz sonra almaya gelecekler. Dün gelmiş olsaydınız beni çalışırken görürdünüz” dedi…
* * *
“Biraz yaptığınız işlerden bahseder misiniz, kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz, merakınız nasıl başladı, aile mesleği mi?” diye peş peşe sorular sordum…
Masasının çekmecesinden katalog çıkardı…
“6 yıldır bu işi yapıyorum. Başlangıcım itfaiye araçlarının üst yapımları oldu. Daha sonra kanal açma, vidanjör, kombine araçlarıyla devam ettim. Sonra da Türkiye de ilk bir bayan usta olarak AFAD’ın arama kurtarma araçlarının üst yapılarını yapmaya başladım” dedi…
“Bu işe nasıl başladınız, baba mesleği mi?” diye sordum…
“Aile mesleği sayılabilir. Başlangıcım küçük oğlumun özellikle itfaiye ve TOMA araçlarını çizim merakından dolayı. Küçük oğlum itfaiye ve diğer araç çizimleriyle ve araçlara merakı vardı. Onları çiziyordu. Oğlumun bu çabası bana bu işyerimi açmanın ilhamını verdi... Önce yanıma itfaiye ve TOMA araçları üst yapıları ile bakım-onarımı yapan ustalar aldım. Onlar araçların üst yapılarını yaparken ben de meraklı olduğumdan yanlarında oldum. Onlar bana çok yardımcı oldu. İlerleyen aylarda elime onarımda kullandıkları anahtarları verdiler. Şu parçayı sök, tak ile başladım. Ustalarım araçların üst yapılarını yaparken araçların başından hiç ayrılmadım. Onların söktükleri ve tamir ettikleri parçaları pür dikkat izledim. Bir yıl sonra ‘Artık kalfa oldun’ diyerek işi bana yaptırmaya başladılar. Birkaç araçta zorlandım. Ustaların yardımlarıyla 4-5 aracın üst yapılarını yaptıktan sonra onların desteği olmadan itfaiye ve TOMA araçlarının üst bakımlarını tek başıma yapmaya başladım. İleriki süreçte oğlumun çizdiği diğer araçların bakım ve onarımlarını yapmak için ilk adımı attım. Ailem en büyük destekçim oldu. 5’nci yılımı tamamlıyorum. 6’ıncı yılıma girdim. Başlangıcım itfaiye araçlarıyla oldu. Daha sonra kanal açma, vidanjör, kombine araçlarıyla devam ettim. Daha sonra Türkiye de ilk bir bayan usta olarak AFAD’ın arama kurtarma araçlarının üst yapılarını yapmaya başladım. Üç yıldır da TOMA araçlarının da üst yapılarını yapmaya başladım.”
* * *
Anlatırken yaptığı işten ne kadar zevk aldığını ve heyecan duyduğunu gördüm...
“Bir kadın olarak hem ev işleri, hem de çocuklarınızın bakımını yapıyorsunuz. Sabah işyerinize gelip elinize anahtar alıp araçların onarımlarını yapıyorsunuz. Zor olmuyor mu?” diye sordum.
Derya Kelsaka’nın yanıtı şöyle oldu: “Zor olmuyor. İşime aşığım. Ekibim iyi. Ekibimle bir bütün olduğum için işi paylaşıyoruz. Zaman zaman gece iki-üçlere kadar çalışıp gelen araçları zamanında teslim ediyoruz. Benim en önceliğim çocuklarımdan sonra işim. Üst yapılarını yaptığımız araçların yedek parça satımlarına başladık. Artık dışarıdan parça aramıyorum. Yeni projelerimiz içerisinde ocak ayından itibaren sadece üst yapı değil alt yapı bakımlarını da gerçekleştireceğiz. Herkes sevdiği işi yapmalı. Ben işimi seviyorum. Herkes çıktığı yolda önce işini sevmesi gerekiyor. Önce kendilerine inanmalı ve güvenmeliler. Ben hiçbir zaman araç ustalığını erkek işi olarak görmüyorum. Çünkü mesleğin cinsiyeti olmaz ustası olur diye bakıyorum. Bayanlarında bu meslekte çalışmasını istiyorum. Yetiştirsinler kendilerini ve ayaklarının üstünde dursunlar. Erkek egemendir yargısını yıkalım.”
* * *
Gelen müşterilerinin kendisine hayretle baktığı söyleyen Derya Hanım tırnakları ojeli genç usta, bayan ustalar yetiştirmek istiyor…
“Özellikle sanayide kadın sayısının çoğalması gerekiyor. Kadınlarda her işi yapılabilir. 'Kadından olmaz' diye bir şey yok. Benden sonra 'Ablamız bizlere liderlik yaptı, onun sayesinde işe başladık' demelerini çok isterim” diyen Derya usta, son olarak gelecekte ne iş yapacağına karar veremeyen gençlere çıraklık okulunu tercih etmelerini önerdi…
* * *
Derya Ustayı bu medeni cesaretinden dolayı kutluyorum…
Kadınlara rol model olmuş…
Kendisi de yanına kız çıraklar alarak yetiştirmesini bu sayede her türlü araç tamirini yapan kadın ustaların sayısının artması konusunda ilk adımı atmasını önerdim...
Bir kez de buradan yazarak hatırlatmak istedim…
* * *
ÖNCE SÖZLEŞME SONRA EKİM
Hem şeker fiyatlarının belirlenmesi hem de şeker pancarı ekimi için yeni kurallar geliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan taslağa göre sözleşme yapılmadan şeker pancarı eken gerçek ve tüzel kişilere idari para cezası kesilecek.
Şeker fiyatlarında son dönemde artan fırsatçılık, hem üreticiyi hem de tüketiciyi zor durumda bırakıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, kamuoyunda yaşanan tartışmalara son verilmesi için bir dizi yeni kurallar getirileceğini açıkladı.
TABAN VE TAVAN FİYATI BELİRLENECEK
Bakanlık tarafından hazırlanan taslağa göre şeker satış fiyatları, şeker fabrikası işleten gerçek ve tüzel kişiler tarafından serbestçe belirlenecek. Ancak, bakanlık şeker fabrikalarının ham madde, enerji, işçilik ve diğer üretim maliyetlerini de göz önünde bulundurarak şeker için taban ve tavan satış fiyatı belirleyebilecek. Belirlenen taban ve tavan fiyatının dışında şeker satışı yapan şirketler hakkında, taban ve tavan fiyatının dışında satılan şeker miktarı ile tespitin yapıldığı tarihteki fabrika satış fiyatı üzerinden hesaplanacak tutar kadar bakanlıkça idari para cezası verilecek…
SÖZLEŞME YAPMAYANA PARA CEZASI
Şeker Şirketi önce üreticilerle sözleşme imzalayacak. Sözleşme yapılmadan şeker pancarı eken gerçek ve tüzel kişilere, kamu fabrikaları tarafından belirlenen yüzde 16 polar şeker ihtiva eden A kotası şeker pancarı baz alım fiyatı üzerinden hesaplanacak tutar kadar bakanlıkça idari para cezası verilecek.
* * *
Bu haberi okuyunca “bakanlık acaba şekerin hammaddesi olan pancarı üretmeyin mi?“ demek istiyor diye kafama soru işareti takıldı…
Türkiye pancar üretim merkezi…
Buna rağmen hala dışarıdan şeker ithalatı yapılıyor…
Pancar üreticisinin sözleşmesinde yazılan miktardan fazla ürün elde etmesi halinde Şeker Fabrikası “kota fazlası” diye ya açıklanan taban fiyattan düşük fiyatla alınıyor ya da üretim planlamasının altında pancar alımı yapan başka şeker fabrikalarına yönlendiriliyorlar…
Bu da üreticiye ek nakliye masrafına mal oluyor…
Son yıllarda Eskişehir Şeker Fabrikasında şeker üretimi düştü…
Bunun gerekçesi de “ithal edilmesi” olarak iddia ediliyor…
Üretici acaba fazla pancar ürettiği için cezalandırılıyor mu?
* * *