Eskişehir de sebze üretiminde oldukça iyi durumda. İstanbul başta olmak üzere Antalya’ya ya kadar uzanan yelpazede ciddi bir üretim kapasitesi var.

Ancak kurban bayramı nedeniyle “semt “pazarları kurulmayınca sebze üreticilerinin elinde çok ciddi sebze stoku tarlada kaldı. Ürünlerini satamayan çiftçilerse koyunlarını tarlaya saldı.

Çünkü tarlanın temizlenip taze sebzeler yetiştirmek için hazırlıkların yapılması gerekiyordu. Hayvanlara yedirerek üretici tarlalarını temizliyorlar, böylelikle işçilik maliyetlerinden kurtulmuş oluyor..

Yeşil Sakarya üreticiler birliği başkanı Süleyman buluşan yıllardır hep aynı sorunları dile getiriyor. Fakat değişen bir şey yok.

Diyor ki; "Plansız üretim hem üreticiyi hem tüketiciyi mağdur ediyor". Sıcak giden havaların birden soğuması birinci mahsullerde hastalık yaptı. Ardından tekrar aşırı sıcaklardan ürünler etkilendi. Her gün  Eskişehir semt pazarlarına, İstanbul, Ankara, İzmir ve çevre illere giden sebzeler,  tatilin uzun olması nedeniyle elde kaldı. Günlük sevk edilen tonlarca ürün tarlada bekledi. Talep olmayınca satılmayan maydanoz, marul, semizotu tarlarını yeniden tazesinin yetişmesi için hayvanlara yedirerek üretici tarlalarını temizliyor dedi.

Eh ne yapsın üretici? Çareyi koyunları, Koyunları, kuzuları otlatmakta bulmuş. Baksanıza, sebzelerin en tazesi küçükbaşlara nasip olmuş.

Onlarda Tepebaşı/ Sakin tepede otlamaktan mutlular..

+++++

Eskişehir'in en işlek birkaç caddesi var. Bu caddelerde trafik kuralları pek işlemiyor…

Çağdaş Eskişehir dediğimiz ve övündüğümüz bu kentte Eskişehir kültüründen nasiplenmemişler tam anlamıyla “maganda” lık yapıyorlar. Yürüyüşlerinden, tavırlarından belli oluyor. Hatta, kızların bile gün yüzü görmemiş galiz küfürlerine bile şahit olmuşumdur.

Ağzım açık kalmıştı..

Vay! anasına be dedim. Nereden nereye gelmişiz. Sanki adı konulmamış bir travma ile karşı karşıyayız.

KALDIIRMLAR İŞGAL ALTINDA..

Kaldırımlar işgal altında. Bu insancıkların umurlarında bile değiller. Yayaların kullanma alanlarına motosikletlerini park etmişler. Geç geçebilirsen. Bir de, kaldırımda yürüme kültürümüzde yok. Birbirimize çarparak geçmekten sanki özel bir zevk alıyoruz.

Yahu adalardaki porsuk üzerinde estetik güzelliği olan köprülerden motosikletler, bisikletler moto-kuryeler sürekli kullanıyor.

Zabıta nerede. Trafik nerede. Bütçe görüşmelerinde zabıtalarla ilgili fazla mesaisi görüşülürken, meclis üyelerine kulis yapmasını bilirlerde, esnafın kaldırım ve yol işgallerini görmezden gelirler.

Kaldırım işgallerini önlemek, kaldırmak çok mu zor? O halde neden o makamlarda duruyorsunuz? Makamlar, yan gelip yatma yerimi?

3 belediyede’ de değil mi? Sonra çıkıp sosyal –demokrat fetva verirler.

 

CHP örgütü bu konuda ne diyor. Hamasi nutuklarının dışında?

Her şeye maydanoz olan esnaf odalarından bu konularda nedense çıt çıkmıyor..

Bu caddelerde küçük esnaf yoğunluklu.  Onlarda bölgede sürekli olarak trafik kurallarının ihlal edilmesi nedeniyle sıkça kazaların yaşanmasından rahatsızlar…

Trafik mi?

Ne yapsın? Onlarda düzene uymuş. Zamanında şimdiki Es park bölgesinin imara açılmaması gerektiğini, söyledik. Buranın yeşil alan olarak kalmasını söylediğimizde kamuoyu destek te vermişti. Hatta Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet ATAÇ’ ta desteklemiş, buranın imara açılmaması için demeç bile vermişlerdi. Bu manşetlerden biride “ Şehir zehirlenir” demişlerdi..

 Rant çevreleri söylediklerimizden çok rahatsız olmuş, kulaklarını tıkamışlardı.

Yıl 1994..Bakınız  gazetelerin arşivlerine ,tutanaklarına.. O zamanlar fikri takibi en iyi yapan Murat Kâhyaoğlu ve Azmi Kerman vardı. Şimdi ikisinin de sesi çıkmıyor.

Gerçeği gördüler..

Eskişehir bir kentin çığlığını gündeme getirmiştik. O zamanlar bunları öngörmüştük ama,  hiç kimse bizler kadar ilgili ve dürüst değildi. Herkes bir tiyatronun içindeydi. Şehrin tırışkadan “elitleri” ise,  borusunu öttürüyorlardı. Şehir küçük olsun bizlerin olsun..

Bunların birçoğu sonradan görme para babasıydı. Bu eşraf kesimin dediği oluyordu. Çok gelişmemiş bir sanayi ve ticaret burjuvazisi vardı..

İşte bu kesim, Büyükerşen’in rektör olduğu dönemde “hidro-terapi” merkezi fikir projesine karşı çıkmış, projeleri kapan Afyonlu iş adamları ve Afyon valisi olan Bekir Aksoy’un öncülüğünde müteşebbislerin işbirliği ile, Oruçoğlu tesislerini yaparak Afyon’ u termal merkezi haline getirmişlerdi.

Şimdi Afyon Türkiye’de Termal-hidro terapi merkezi olarak konuşuluyor..

 

Trafik ..

Yıllardan beri değişen bir şey yok. Aynı tas aynı hamam. Kaldırımlar, caddeler yine işgal altında. Yollarda çift sıra parklar..

Öyle kızıyorum ki bu hanzolara..

"İtfaiye ya da ambulans geçmek istediğinde yolda yer bulamıyor"…

Böyle bir şey olabilir mi… Olmaz diyeceksiniz. Ama oluyor. Bundan 25 yıl önce Güllük, Bahçelievler, eski ve yeni bağlar, Tunalı, Ömer ağa, kumlubel ve Fatih mahallerinde imar düzenlemelerinde parsel bazında değil, ”ADA” bazında uygulamalara geçilseydi bu günkü gibi sorunlar çıkmazdı. İşte o zaman Tepebaşında hayat var diyebilirdik..

Tepebaşında hayat organize meyhaneler bölgesi için söyleniyorsa oralarda her gün kavga, her gün cinayet var..

HER ŞEYİ BİLEN MOKOLOMOGLAR..

İmar uygulamaları öyle kötü yapıldı ki, öyle aptalca işler yapılmış ki, şimdi bu yapılanmadan sonra ortaya çıkan bu durumdan her  halde eserleri ile kıvanç duyuyorlardır..

Siyasi rant için, oy için, iktidarda kalabilmek için yapılması mümkün olmayan hatalar yapılmış!

Ne söyleyeyim. Belediyeciliğin “B” sini bilmeyenler 25 yıldır Ahmet Mithat Efendi direkleler arası tiyatrosu oynuyorlar.

İÇ İŞLERİ BAKANI YERLİKAYA KURBAN BAYRAMI BİLANÇOSUNU AÇIKLADI.

Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada,  dün denetlenen 405 bin 88 araçtan 22 bin 975'ine hız ve radar işlemi, 37 bin 590'ına ise diğer ihlallerden işlem yapılmış.

Bayram tatilinin 8 gününde meydana gelen trafik kazalarında toplam 68 kişinin yaşamını yitirdiğini, 9 bin 787 kişinin de yaralandığını bildirmiş..

Düşünün onca tedbirlere rağmen rakamlar bu. Gece gündüz emniyet ve jandarma trafik birimlerinin denetim ve radarla hız kontrollerine, 24 saat aralıksız devam etmesine rağmen bu ölümlü kazalar oluyor.

Deme ki bir sorun var.

Neden?

Onca aldığımız tedbire rağmen. Bir de bunları almasak neler olurmuş. Her sene yurdumun insanından insan manzaraları. Bayramlar 9 gün olunca göçler başlıyor.

Terörde bu kadar ölü vermemişken biz trafikte veriyor. Demek ki trafik terörünü çok ciddiye almak lazım.

İnşallah bu işlerde düzelir… Ne zaman adam oluruz sorusuna cevap versem bir türlü veremsem bir türlü.

Sanki 2070 yılında belki?