Bakın bu konu önemli… Daha doğrusu AK Parti siyaseti yapanlar için hassasiyet taşıyan bir konu. Şehirde olup bitenlere bodoslama dalıp, “İyi bir şey yapıyorum” hissinin aslında ne denli ters teptiğini anlatan bir yazı…

Bakın bu konu önemli…

Daha doğrusu AK Parti siyaseti yapanlar için hassasiyet taşıyan bir konu.

Şehirde olup bitenlere bodoslama dalıp, “İyi bir şey yapıyorum” hissinin aslında ne denli ters teptiğini anlatan bir yazı…

Şöyle anlatalım…

Biliyorsunuz; Yılmaz Hoca, kim ne derse desin bu şehirde bir devrim gerçekleştirdi.

Senfoniler, tiyatrolar, heykeller, tramvaylar, tematik parklar ve şehir turizmi…

Eskişehir’in tarihinde görmediği şeyler her biri…

Böyle oldukça Eskişehir halkı daha sıkı durdu Hoca’nın ardında…

25 Yıldır şehri bir başka partiye teslim etmekten hep imtina etti!

Bunun yapmasının en önemli sebebi de şu oldu;

“Şehrin bunca kazanımı giderse korkusu!”

Yazılarımızda hep belirtiyoruz…

“AK Parti Eskişehir’i kazanmak istiyorsa bugüne kadar yapılanlara teşekkür edip, hepsini koruyup kollayacağını söylemeli önce!”

Ardından kentin özgür yapısına karışmayacağına ikna etmeli halkı…

Sonrasında ise yapılmışların üzerine hükümet desteği ile daha iyi hizmetler yapacaklarını vaat etmeleri…

Şu ana kadar bunu yapmadıkları için, yapabileceklerini ancak cılız sesle söyledikleri için ve en önemlisi tüm kazanımların korunması adına halka samimi gelemedikleri için hep kaybettiler…

Gelelim bugüne…

Sosyal medyada orada burada yine bazı söylemlerde bulunuyor AK Parti tarafındaki isimler…

“Kazanırsak orayı yıkacağız, burayı yok edeceğiz” gibi vaatlerde bulunuyorlar…

Dediğim gibi iyi bir şey yaptıkları sanıyorlar…

Lakin halktaki “Eskişehir’in kazanımları giderse” korkusunu daha da pekiştirmekten başka da bir şey yapmıyorlar…

O yüzden şimdiden uyaralım, söyleyelim;

Daha seçime vakit varken bize göre söylemler yıkmaktan değil yapmaktan yana doğru gitmeli…

***********

ATATÜRK VE ESKİŞEHİR OPERASI!

NTV’de muhteşem bir belgesel izledik dün…

“Cumhuriyet’in Rotası” isimli bir yapım…

Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurana kadar yaşadıklarını bir bir ve yerinde anlatıyor.

Okul günlerinden, askerlik günlerine kadar pek çok detay var.

Onlardan birisi Atatürk’ün Sofya Günleriyle ilgili…

Bulgaristan’ın Osmanlı’dan ayrıldıktan sonra yaşadığı gelişimin Atatürk’ü nasıl etkilediği belirtiliyor.

Sofya’da bir opera gösterisi için davet yapılıyor.

Davetliler arasında Mustafa Kemal de var.

Genç Asker, ilk kez bir opera izleme imkânını orada buluyor.

Yaşadığı atmosferden oldukça etkileniyor.

Gece uykuları kaçıyor ve birlikte kaldığı arkadaşını uyandırıp şunu söylüyor;

“Bizim ülkemizde de bir gün opera ve opera salonları olur mu acaba?”

Gazi’nin çağdaş bir ülke kurma hayalleri o günlerde daha da perçinleniyor.

Kadınları hür, toplumu özgür, sanatın kültürün hüküm sürdüğü, bilimsel eğitimin yapıldığı bir ülke…

Sofya Günlerinde başlayan o hayal daha sonra gittiği her cephede, girdiği her savaşta hiç çıkmıyor aklından…

Verilen büyük mücadelelerden sonra da Ata, peşinden gittiği Cumhuriyet Rejimini halka armağan ediyor.

Cumhuriyet’le birlikte Türk halkı da her medeni toplumda olduğu gibi gibi tüm temel hak ve özgürlüklerine kavuşuyor…

Ve bugün…

Ata’mızın hayal ettiği o opera salonu ve opera gösterileri Eskişehir’in en güzel yerinde, en büyük ilgi ve alakayla duruyor…

Kısacası;

Eskişehir ve Eskişehir Halkı, Ata’sının hayallerinden de, hedeflerinden de hiç ayrılmadı, ayrılmıyor…

************

TEPEBAŞI’NDA ÖĞRENCİ OLMAK!

Son günlerde çok üzüntü duyduğumuz olaylar yaşanıyor.

Maalesef ki genç öğrencilerimiz bir bir yaşamlarından oluyor.

Art arda yüreğimizi yakan gelişmelere tanık oluyoruz.

Hele en sonuncusu tam bir fecaat!

Aydın’da öğrenci yurdunun asansörünün düşmesi sonucu gencecik yaştaki bir kızımız daha yaşamından oldu.

Protestolar aldı başını gitti doğal olarak.

Hele dün Sinop’ta yapılan bir protestoda, yurt müdürü gençlere neler diyor biliyor musunuz?

“Korkuyorsan, çakılacağını düşünüyorsan, binme o zaman o asansöre!”

Akıl tutulmasını yaşıyoruz resmen…

Eskişehir eğitim kenti.

Binlerce öğrenci var.

Belediyelerimiz de bu yüzden kendisini sorumlu hissediyor.

Tepebaşı Belediyesi bu iş için çok hassasiyet gösteriyor.

Sadece yüksek öğrenim değil…

İlk ve orta öğrenimde okuyan çocuklar için bile beslenme desteği sağlıyor.

Üniversite kampüsleri girişinde yemek ikram ediyor.

Öğrenciler için psikolojik destek hizmeti sağlıyor.

Kendisine ait binaları yurt şekline dönüştürüp, onların barınma ihtiyaçlarını gideriyor.

Açtığı gençlik merkezleri, verdiği kurslar ile eğitimlerine destek oluyor.

Verdiği burslar, sosyal faaliyetler ve diğerleri cabası…

Gördüğünüz üzere; bir tarafta “Bize ne, binmeyin asansöre!” diyen bir zihniyet…

Diğer tarafta A’dan Z’ye her ihtiyacı düşünülmüş öğrencilerin yaşadığı Tepebaşı!

Daha fazla yoruma gerek yok!