Hiçbir darbe Plansız, programsız yapılmadı. Her Türk insanı provoke edilmişti. NATO’cu askeri ve sivil kanat mandacıydı. Türkiye ye format atmak istiyorlardı. ABD ve NATO. 1960 27 Mayıs 1960 darbesi böyleydi.

Hiçbir darbe Plansız, programsız yapılmadı.

Her Türk insanı provoke edilmişti. NATO’ cu askeri ve sivil kanat mandacıydı. Türkiye ye format atmak istiyorlardı.

ABD ve NATO.

1960 27 Mayıs 1960 darbesi böyleydi.

12 Mart 1971 böyleydi.

12 Eylül 1980 böyleydi..

Neo-Liberal politikalar pilot bölge olan Türkiye’de uygulanmaya başlanmıştı..

Bu krizlerin nedeni, emperyalizmin bize dayattığı ekonomik politikalardı… Kısacası, Türkiye deney laboratuvarı gibiydi.

*****

Cuntacı askerlerin ruhu satılmıştı… İnsanlar bilerek sağ-sol diye çatıştırıldı. Ve darbe ye giden yolda olgunlaştırıldı.

Sivil kanat ise, TURGUT ÖZAL eliyle 24 Ocak neo-liberal ekonomik kararlarını uygulamaya bir bir yürürlüğe konuluyordu. Artık sermaye sınıfının yüzü gülüyordu. İş ve sendikalar yasası işverenlerin lehine değiştirildi. Sosyal ve siyasal haklar budandı..

Ağır bir döneden geçiliyordu. Yunanistan NATO’nun askeri kanadına hiçbir menfaat elde etmeden Evren tarafından onay veridi. AB ile ilişkilerimiz bozuldu.

Yalnızlaştırıldık.

Demokratik bir ortamda bu kararların yürürlüğe konulması söz konusu değildi.

Sendikalar güçlüydü.

İşçi sınıfı etkiliydi.

Sonuç aynı…

ATATÜRK Cumhuriyetin, temel ilkeleri ve kuruluş felsefesi kökten sarsılmıştı.

Proje buydu. Ortadoğu projesi buydu ve süreç içinde adım adım gerçekleştirilmişti..

Asker –bürokrat vesayet dönemi başlamıştı. Sol-sosyalist düşünce akımları ve örgütlenme hakları yok edilmişti.

Çok acımasız ve sert bir siyasal yaşam başlamıştı. Siyasal idamlar, işkenceler ve infazlar yapılıyordu.

TÜRKİYE YENİDEN BİÇİMLENDİRİLİYORDU.

Bu gün darbenin üzerinden 43 sene geçmiş… Ama varlığını sürdürüyor. Düzen aynı düzen.

Yeni bir hibrit çıkarcı siyasal İslamcı işbirlikçi siyasal düzen, bütün yaşamı kuşatmaya başladı. Bunlar her türlü maskeyi takar ve bütün olanakları kullanırlar..

Demokratik Cumhuriyetin sosyal hukuk devletinin kazanımlarına, insanlığın ilerici birikimine, aydınlanmaya, laiklik ve seküler yaşama, demokratik hak ve özgürlüklere, düşünceyi ifade etme ve yayma özgürlüklerine yönelik bu saldırı dalgası sözde hukuk sopası ile varlığını devam ettiriyor.

Toplum ciddi bir biçimde ayrışıyor. Özellikle 14 Mayıs ve 28 Mayıstan sonraki tabloyu iyi okumak lazım. Maalesef siyasiler bunu okuyamıyor.

Muhalefet darmaduman olmuş durumda…

Türkiye yeni bir çıkış yolu arıyor.

12 Eylülde paşalar bütün siyasileri tencereyi kirletme ile suçlamış ve bunlara Türkiye’yi bir daha vermeyeceklerini söyleyerek siyasi yasaklar ge 7 Kasım 1982 nedir?

12 Eylül Darbesi'nden sonra hazırlanan 1982 Anayasası için yapıldı. 7 Kasım 1982 Pazar günü yapılan halk oylaması ile 1982 Anayasası yüzde 8,63 "RED"  oyuna karşılık yüzde 91,37 "KABUL" oyuyla kabul edildi.

Kenan evrende otomatik cumhurbaşkanı, yanındaki kuvvet komutanları da cumhurbaşkanı konsey üyesi olarak kendilerini koruma zırhına aldılar.

Sonra?

Zincirbozan ve Hamzakoy’da liderlere siyasi yasaklar getirildi. Liderler politik örgütlenmelerini mutemet insanlarla birlikte yaptılar. Yasakları deldiler ve Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan’ın siyasi yasakları 1987 Referandumundan “evet” çıkınca 82 anayasanın geçici 4. madde yürürlükten kalktı.

Demirel şunları söylemişti. "Siyaset inancı ve iddiası olan insanın  işidir... İnancım tam, iddiam da var... Yine döneceğim... Yine siyaset yapacağım... Ve yine Başbakan olacağım."

Sonra DYP’ yi kurdu. ANAP göçtü. Başbakan oldu. Cumhurbaşkanı oldu.

Bülent Ecevit DSP’yi kurdu ve koalisyon da olsa başbakan oldu.
Deniz Baykal, Alpaslan Türkeş, Necmettin Erbakan siyasi partilerine kurdular ve siyaset yaptılar.

Kısacası,  “12 Eylül'' le hesaplaşma” gerçekleşemedi ve siyasal rejim mutasyona uğratılarak otoriteşlemeye giden bir siyasal formatlar atıldı.

Önce Türkiye... Ülke hepimizin.

EY Muhalefet kendinize çeki düzen verin. Sizin bu memlekete, oy veren seçmene borcunuz var. Eğer bu egolarınızı bir kenara koyup işbirliği yapamazsınız bilin ki bir daha demokrasi elveda dersiniz. Bunun vebali çok ağır olur. Düş kırıklığı yaratmayın.

Muhalefetten bir umut beklemiyor. Kimsenin de umurunda değil.

Bütün siyasal mühendislikleriniz çöker gider..