Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ABD’ ye BM’ de konuşma yapmak için gitmişti. Yüzlerce iş adamını da görüşmeler yapsın diye yanında götürmüştü.

Haberlerde gördüm. Reklam panolarında Erdoğan'ın Türkiye'ye yatırım yapın çağrısı reklam panolarında yer aldı. Sadece reklam panolarında değil giydirilmiş karavan araçlarda da bu reklamlar vardı. Türkiye’ye yatırım yabancı yatırımcılarla da buluşması önemliydi.

UMUT bu ya.

Yabancı yatırımcı ben bu reklamlardan sonra Türkiye yaklaşık bir 100 milyar dolar civarında yatırım geleceğini düşünüyorum vallahi. Wall street’ te öğlen yemeğe çıkan büyük fon yöneticileri bu reklamı görerek Türkiye'ye koşarak gelecekler tabii ki… Ömürlerinde ilk defa böyle bir reklama tanık oluyorlar.

Bu işin şakası ama Türkiye gibi bir ülkenin reklamla yatırımcı araması ya da, bunu farklı bir algıyla yapması bana göre çok acı bir gerçek…

Yani Türkiye'nin düştüğü içler acısı durum bu. Türkiye tanınan bilinen bir ülke daha 10 yıl öncesine kadar birçok dünyanın her bölgesinden yatırımcıların yatırım yaptığı, Fabrikalar açtığı, hisse senetlerini aldığı tahvillerini aldığı bir ülkeydik. Ancak biz bugün öyle bir hale gelmişiz ki artık neredeyse tabiri caizse bir sente bile muhtaç hale gelmişiz. Elimizdeki kasamızdaki o son kuruşu da götürüyoruz… Burada bu

Reklamlarla New York caddelerindeki seyyare araçlarla görsel çığırtkanlık yaparak gelin bize, yatırım yapın diyoruz.  Böyle bir şey olur mu yahu. Ne yapıyorsunuz siz. Yok, öyle bir şey böyle bir dünya yok!

Bunlar ben ekonomistim diyor. Zaten sülale boyu ekonomistlik var. Birde hergeleci heteredoks ekonomistler var.

 Şunu bilmiyorlar mı zannediyorsunuz? Para dünyada neye gelir?

Güçlü bir ekonomiye gelir.. Yabancı yatırımcı bunu da yayımlanan verilerle okur. Verileri görürler. Bizim verileri onlar uluslararası ekonomik kurumlardan izlerler. Bunların başında kredi derecelendirme kuruluşlarından gelir, dünya bankası ve IMF’ den gelir.

Yatırım yapmak isteyenler, verilerle görür şimdi bizim verilerimiz ortada.  Dünyada en yüksek enflasyon oranına sahibiz. Dünyada en yüksek faizi biz veriyoruz. Demokrasi konusunda sınıfta kalmış bir ülkeyiz

Mehmet Şimşek para bulmak için dünyayı turladı. Yaklaşık 55.bin kilometre dolaştı. Yüzlerce fon yöneticileriyle toplantıya katıldı, yüz yüze   görüştü tam 1,5 yıldır somut bir şey yok.

Mehmet Şimşek maalesef Türkiye'ye para getiremedi… Peki, Mehmet Şimşek'in anlatarak projeyle yapamadığını Wall strett caddelerinde reklamla mı yapacağız. Çok yazık… Türkiye'nin kaynakları bu tür şeylerle israf ediliyor.

Bu reklam amaçlı tanıtımlarda, Türkiye’nin güçlü dayanıklı hızlı büyüyen ekonomiye sahip,  yatırım süreçlerini kolaylaştıran bir uygulamanın olduğu söyleselerdi yatırımcıları dinlediğinizde gerçeklerin böyle olmadığını söylüyorlar.

Yabancı yatırımcılar ne Cumhurbaşkanlığı yatırım ofisinin mesajlarına nede bu reklama bakacak… Nede maliye bakanlarının söylemlere bakılacak.

Tabii yabancı için makroekonomik rasyolar önemlidir. Yani senin ülkenin Merkez Bankasının bilançosuna bakıyor külli zararda. Peki neden? Çünkü hazinenin borçlarını da yüklenmiş. Neden? Çünkü KKM’ nin yükünü MB yüklenmiş.

Yani bas bas paraları leylaya yapmışlar. Senin şirketlerinin bilançosu

Bakın. Yabancı yatırımcılar geliyorlar çok ciddi milyonlarca EURO vererek burada şirket alıyorlar. Sonra mali gerçeklerle yüzleşiyorlar. 

Kandırılmışlar..

Bilançolar uluslararası standartlarda olmayınca, gerçek dışı olunca Şimdi onlar tahkimdeler. Sonuçlarına katlanacaklar..

Türkiye belki de tarihinin en büyük resesyonun giriyor. Bundan çıkamazsınız. Şimdi böyle bir ülkeye siz kalkıp da reklamla yatırımcı çağıramazsınız.

Öncelikle ekonominizi yani evinizi tamir etmeniz lazım. Mehmet Şimşek'in bundan 5 yıl önce şunları söylemişti. Evin çatısı akıyorsa ilk önce evin çatısını güneşli havada tamir etmek gerekir demişti. Yozlaşmış ekonomi karar vericileri bunu yapamadı…

Yağmur, sel, fırtına, kar da,  biz bu çatıyı tamir etmeye çalışıyoruz. Ancak yapamayacağız Şu anda da yapılamıyor. Bu nedenle yabancı yatırımcı Türkiye'ye maalesef gelmiyor…

Anladınız mı?

Haberlerde şunu da duyuyoruz. Merkez bankasının kasasına şu kadar dolar girdi... Peki, merkez bankasına gelen para nedir?

Merkez Bankası'na gelen dünyadaki en yüksek faizi veren bir ülkeye geçici parktır. Yani Vurgundur yağmadır şu anda yapılan. Türkiye'ye belirli fonlar kısa devre yağmaya geliyor ve vur-kaç yapıyorlar. Öyle uzun süreli Yatırım değil… Türkiye’nin gerçek anlamda kalkınması ya da ekonomisinin düzlüğe çıkması için direkt yatırım gelmesi gerekiyor. Direkt yatırım gelmiyor… Mesela geçen haftalarda Merkez Bankası 9 milyar dolar piyasadan para çekti aldı… Ne oldu? Bankanın aktif rezervleri doğal olarak arttı. Peki, şimdi bu 9 milyarı biz ihracat yaparak ya da benzeri katma değerli ürünleri satarak bunu yapmadık…

Neyle yaptık? % 50 net faize geldi. Yabancı bunlar. En ufak bir krizde, çalkantı da bir siyasi gerilimde hemen anında çıkıyor…

İşte bu durum korkunç bir hasar bırakarak çıkıyor…        

Piyasacılar bilir ama sizler de son zamanlarda duyar oldunuz...

Bu nedenle makul olan bu tür Carry trade gelen para değildir… Carry trade’in temel mantığında, düşük faizli borçlanma maliyeti ile, yüksek faizli yatırım getirisinden yararlanmak vardır.

Onun için Türkiye paradan para kazanma cenneti haline gelmiştir. Japonlar bu konuda daha yeteneklidirler. Çünkü Japonya’da YEN’ in kredi  faizi çok düşüktür. Oradan alıp buraya geliyorlar ve çıkarken de % 40 gibi dolar bazında para kazandırılıyorlar.

Türkiye’nin gerçek kalkınması yüksek katma değerli endüstriyel üretim -arge-teknolojik, inovasyon yatırımlardır. Aslında reklamda da direkt yatırıma davet ediyor ama direkt yatırım reklamla olmaz.

Reform yapmanız lazım… ekonomi alanında hukuk alanında yapmanız lazım öncelikle..

Enflasyon sorununu çözmeniz lazım.

BDDK’ nın  Merkez Bankası'nın uyum içerisinde çalışması lazım. Siyasetin, özellikle Merkez Bankası ve BDDK üzerinde hakimiyetinin olmaması lazım..

Bunların özerk kurum olması lazım.  Şimdi biz bunu burada görüyoruz da o adamlar görmüyor mu?

En azından liyakatli olsalar hadi diyelim hakkıdır. Amma velakin BDDK nın başındaki adam eski merkez bankası başkanı değil miydi? Yardımcısı geçenlerde evlenmiş. Takı takma töreni düzenlenmiş. Yerli ve milli bankaların, finans kurumlarının ve büyük bankacıların CEO’ ları, genel müdürleri  kuyruğa girmiş takı takmak için kuyruğa girmişler..

 Takı torbaları o kadar çabuk doluyormuş ki, torbaların biri gitmiş, diğeri gelmiş.

Ne olur ne olmaz diye de yedek torbalar ile gelinmiş! Bu çok önemli. Ya yedek torba olmasaydı bütün takılar görülürdü.

İleride zenginliğin kaynağı sorulduğu zaman cevap hazır. Evlendiğimizde takılan takılardır. Torbalarımız doldu derler.

AKP döneminde kasalar değil, çıkını değil torbalar, çuvallar, doldu doldu taştı.

Sizlere de nasip olur inşallah. Maşallah!