10 Ocak itibariyle, CHP’nin büyükşehir adayı olarak sahaya çıktı Av. Ayşe Ünlüce…

Çıktığı gün, şehrin tüm ilgisi üzerinde oldu.

“Nasıl bir siyaset yapacak, nasıl bir yol izleyecek, hangi politikaları geliştirecek ve en önemlisi de hangi söylemleri ortaya koyacak?” türünden pek çok soru ortaya çıktı.

Geçtiğimiz günlerde yazmıştık…

“Sözünü ettiğimiz onca soru günler ilerledikçe yanıt bulmaya;

Kamuoyunda sorular cevaplandıkça da Av. Ünlüce için büyük bir sevgi ortaya çıkmaya başladı.” demiştik.

Zira CHP’li Ünlüce, gittiği her yerde hoşgörülü tarzı, kibar yapısı ve gülen yüzü ile kısa sürede Eskişehirlilerin beğenisini kazandı.

Ve son viraja dönülürken şehirde kendisiyle ilgili oluşan hava;

“Ayşe Ünlüce, şehri yönetecek bilgi, beceri, donanım ve en önemlisi hoşgörüye sahip” yönünde oldu.

Dahası bugüne kadar şehrin elde ettiği modern kazanımların koruyucusu olarak görülmeye başlandı.

Kısacası;

Ünlüce kısa süre önce siyasete girmesine ve yine çok kısa bir süre seçim çalışması yapmasına rağmen halkta büyük bir yer edindi, sandık için çok büyük avantaj sağladı.

Böylesine bir portrenin ortaya çıkışı elbette birilerini rahatsız etmeye yetecekti!

Öyle de oldu!

Son 10 güne kadar şehre yakışır biçimde giden seçim yarışı, bir anda farklı yerlere evrilmeye başladı!

Şehrin markasına zarar veren söylemler ortaya çıktı bir anda…

Kentin gururu sularından tutun, gazetecilerine varan pek çok konuda suçlamalar birbirini kovaladı.

İspatı olmayan, temeli bulunmayan, gerisi getirilemeyen iddialar havada uçuşmaya başladı.

Tüm bunlar yapılırken de, ayrıca sözler sertleşti, suçlayıcı, karalayıcı cümleler geldi.

CHP Büyükşehir Adayı Av. Ayşe Ünlüce’nin önceki akşam bir seçim ofisi açılışı vardı.

Akşam saatleri olmasına ve soğuk havaya rağmen önemli bir kalabalık toplandı.

CHP’nin kurmayları da oradaydı ve seçime dair mesajlarını açılış vesilesiyle yine bir bir verdiler.

Kentin yaşadığı gelişimden, örnek alınan bir kentin yaratılmasından ve bundan sonra da şehrin aynı derecede gelişmeye devam edeceğinden söz ettiler.

Aynısı kuşkusuz Sayın Ünlüce için de geçerliydi.

Lakin!

Sayın Ünlüce, konuşmasının önemli bir kısmını “Şehrin korunması gerektiği” konusuna ayırdı.

Neler mi söyledi?

“Gurur duyduğumuz kenti kanal kanal gezip kötülüyorlar” dedi.

“İlmek ilmek örülerek bugünlere getirilen bu şehri kimse ziyan edemez” dedi.

“Eskişehir’in hoşgörülü ve dürüst bir yönetiminin olması hakkıdır” dedi.

“Farklı milletlerin buluştuğu ve barış içinde yaşadığı şehirdeki bu huzurun bozulmasına fırsat vermeyeceğiz” dedi.

“Şehrin geleceğini de barış üzerine kuracağız” dedi.

“Eskişehir’de öfke diline, kavga diline müsaade etmeyeceğiz” dedi.

“Birbirimize olan hoşgörüden asla taviz vermeyeceğiz” dedi.

“Başkaları ne yaparsa yapsın, barış dilini kullanmaya devam edeceğiz” dedi.

Peki, Sayın Ünlüce konuşmasında neden bunca yoruma gerek duydu ki?

Bunun sebebini de zaten yukarıda söyledik.

Seçim yaklaştıkça bazı adaylar ve taraftarları gerginleşmeye, sinirlendikçe de Eskişehir’e yakışmayan bir siyasi tarza büründü.

Bu da ortaya hem vatandaşın hem de Ayşe Ünlüce’nin gündemine kentin hoşgörüsünün korunması refleksini soktu.

Evet evet…

Eskişehirlilerin büyük bir bölümü son günlerdeki bazı siyasi üsluplardan epeyce rahatsız olmuş durumda.

Bu da ister istemez herkeste “Şehri koruma” içgüdüsüne dönüşüyor.

Ve bu psikoloji, mecburen söylemlere de yansımış durumda.

Yani Av. Ünlüce’nin “Barış, hoşgörü, sevgi” sözleri boşuna edilmiş sözler değil.

Bazı adayların şehirde öfke saçmalarının birer yansıması hepsi…

Ve dahası Sayın Ünlüce bunu da çok güzel anlatmayı başarmış.

Bunca gerginliğe, kentin değerlerine karşı yapılan karalamalara karşı bile nezaketini elden bırakmamış.

Eskişehirliye mesajını da yine kalplere dokunarak vermeyi başarmış!

Zira Yunus’un kentinde başka bir dil olamaz, olmamalı, oldurmaya çalışanlara da fırsat verilmemeli…