Rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan Ramazan, bir kez daha gönüllerimize misafir oluyor. “On bir ayın sultanı” olarak nitelendirilen bu mübarek zaman dilimi, sadece açlık ve susuzlukla değil, ruhun ve kalbin arınmasıyla da anlam kazanır. Ramazan, manevî bir eğitimin, sabır ve irade terbiyesinin, toplumsal dayanışma ve yardımlaşmanın en güzel örneklerinin sergilendiği bir aydır. Bu mübarek ayın manevî atmosferine girdiğimizde, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şu müjdesi yüreklerimize huzur verir: “Ramazan ayı girince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur” (Buhârî, Savm, 5). Bu hadis-i şerif, Ramazan’ın bizlere sunduğu büyük fırsatları ve Allah’ın rahmetini hatırlatmaktadır. Günahlarımızdan arınmak, Rabbimizin merhametine sığınmak ve kulluğumuzu en güzel şekilde yerine getirmek için bu ayı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı, insanlığa en büyük rehberin armağan edildiği aydır. Kadir gecesinin bu ay içerisinde yer alması, Ramazan’ı daha da kıymetli kılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de bu gece hakkında şöyle buyrulur: “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik… Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır” (Kadir 97/1-3). Ramazan ayında oruç tutmak farzdır. Oruç, insanı hem bedenen hem de ruhen arındırarak takva bilincini artırır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki takva sahibi olursunuz” (Bakara 2/183). Ramazan’ın gelişiyle birlikte ibadetlerimizde ve sosyal hayatımızda farklı bir atmosfer oluşur. Sahur ve iftar sofralarında bereketi hisseder, teravih namazlarıyla manevî huzuru yakalarız. Geceleri sahura kalkmak, Allah’a olan kulluğumuzun bir göstergesi olurken, iftar sofraları paylaşmanın ve birlikteliğin en güzel örneklerini sunar. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.); “Sahur yapınız, çünkü sahurda bereket vardır” (Buhârî, Savm, 20) buyurarak bizleri bu fazilete teşvik etmiştir. Bu ayın bizlere kazandırdığı en önemli değerlerden biri de infaktır. Zekât, fitre ve sadaka ile ihtiyaç sahiplerine el uzatmak, toplumsal dayanışmayı pekiştirir. Allah Rasulü (s.a.v.); “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” (Hâkim, el-Müstedrek, 4/183) buyurarak paylaşmanın, müminin en önemli ahlakî sorumluluklarından biri olduğuna dikkat çekmiştir. Ramazan ayı, sadece bedenin değil, ruhun da eğitildiği bir aydır. Bu mübarek günleri gafletle geçirmemek, bilinçli bir şekilde değerlendirmek gerekir. Belki de bu Ramazan, ömrümüzdeki son Ramazan olacaktır. O halde onu sadece oruçla değil, Kur’an’la, dua ile, iyilikle ve merhametle en güzel şekilde değerlendirmeliyiz. Sezai Karakoç, orucu ve Ramazan ayını şu sözlerle anlatır: Oruç, insanın iradesini güçlendiren, sabır ve şükür bilincini artıran bir ibadettir. Açlık ve susuzluk, nefsin arzularını kontrol etmeye, kalbin saflaşmasına ve ruhun olgunlaşmasına vesile olur. Bu bilinçle hareket ettiğimizde Ramazan, bizim için yalnızca aç kalmaktan ibaret olmaktan çıkıp manevî bir yolculuğa dönüşecektir. Şehr-i Ramazan’a hoş geldin derken, bu ayın bizleri manevî anlamda yeniden inşa etmesini, kalplerimizi arındırmasını ve Rabbimize daha yakın kılmasını niyaz ediyoruz. Rabbimiz, bu mübarek ayı hakkıyla idrak etmeyi ve ibadetlerimizi en güzel şekilde yerine getirmeyi bizlere nasip eylesin… Ramazan’ımız mübarek olsun!.. Dr. Tuba Kevser ŞAHİN Vaiz |
|
MEAL OKUYORUM
Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. (Bakara 2/183)
HER GÜNE BİR HADİS
Kim inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.
(Buhari,İman,28)
BİR SORU-BİR CEVAP
Sahur yemeğinin dindeki önemi nedir?
Sahur yemeği, oruç tutacak kişilerin imsak vaktinden önce gece yedikleri yemektir. Hz. Peygamber (s.a.s.) sahura kalkmış ve bunu ümmetine de tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 19, 20). Resûl-i Ekrem(s.a.s.), sahur yemeğinde “bereket” (Buhârî, Savm, 20) olduğunu ifade etmiş ve sahur yemeğinin, müslümanların orucu ile ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli farklardan biri olduğunu belirtmiştir (Müslim, Sıyâm, 46). Onun sahurla ilgili söz ve uygulamalarından hareketle fakihler, sahura kalkmanın ve sahuru geciktirmenin sünnet olduğunu söylemişlerdir (Kâsânî, Bedâî’, II, 105)
(Fetvalar, DİB Yay. syf. 266)
GÜNÜN DUASI
Allah’ım! Senin için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim, senin verdiğin rızık ile orucumu açtım .Hamdolsun verdiğin nimetlere sağlık ve afiyete… (Amin)