Bağımlılık, çağımızın en büyük toplumsal sorunlarındandır. Kişiyi, aileyi ve bütün toplumu olumsuz etkileyen psiko-sosyal bir problemdir. Madde bağımlılığından, davranışsal bağımlılığa birçok türevleri olan bağımlılık, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de her yaştan vatandaşımızı tehdit eden bir sorun haline gelmiştir. Hayatları karartan, aileleri tarumar eden, insanların ölümüne yol açan büyük bir felakete dönüşmüştür.

Çağımızın felaketi bağımlılıkla mücadeleyi göz ardı edemeyiz. Bu sorunu görmezlikten gelmek, neme lazımcılık yapmak kesinlikle kabul edilecek bir durum değildir. Zira, bu meseleyle ilgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin (ona karşı kin ve nefret beslesin). Bu ise imanın asgari gereğidir” (Müslim, İman, 78).

İnsan bedeni ilk etapta zararlı bir maddeyi almak istemez ama zamanla bu maddeyi kullanmaya başlayınca ona alışır. Maddeyi kullandıkça içindeki “etken madde” nedeniyle bağımlı hale gelir. Bağımlılıkta iki tane kavram vardır: Bunlardan birincisi “tolerans”, ikincisi “yoksunluk” tur. Tolerans: Bir maddeden alınan etkinin aynısını elde etmek için bağımlının dozu giderek artırma ihtiyacı hissetmesidir. Yoksunluk: Madde alınmadığı veya yeterli dozda alınmadığı zaman vücutta; titreme, terleme, sinirlenme, depresyon vb. hallerin görülmesidir.

Bağımlılık çok çeşitli olup her bir bağımlılık türünün de farklı kaynakları olduğu için, bağımlılık sorununun çözüm yolları da bağımlılık türüne uygun olmak durumundadır.  Bağımlılıkla mücadele toplumsal bir sorumluluğu gerektirdiği için merkezi yönetimden yerel yönetimlere, sivil toplumdan ailelere kadar konunun tüm aktörlerinin aktif katılım ve desteği olmadan başarı elde etmek zordur. Bu sebeple, bağımlılıkta toplumsal mücadele şarttır.

Her zaman olduğu gibi bağımlılıkla mücadelede de en büyük sorumluluk ailelere düşmektedir. Aile; çocukların karakter oluşumunda en önemli etkiye sahip olup, onların fikirlerini, davranışlarını ve tutumlarını etkileyen en önemli kurumdur. Ebeveynler, çocuklarıyla madde bağımlılığı ya da davranışsal bağımlılığın tehlikeleri hakkında konuşmalar yaparak onları davranışları konusunda daha bilinçli ve dikkatli olmaları konusunda uyarmalı ve takip etmelidirler. 

Eğitim, bağımlılıkla mücadelede en başta gelen önlemlerden birisidir. Zira bağımlılığın en temel sebeplerinden biri eğitimsizliktir. Bağımlılığının başlangıcında etkili olan nedenlerin başında merak duygusu yer almaktadır. Bu merakın, fiiliyata geçmeden giderilmesi ancak eğitim yoluyla mümkündür. Bu bağlamda kendimizi ve ailemizi bağımlılıklardan korumak için okumalar yapmak, alanında uzman kişilerden eğitimler almak gerekmektedir. 

İSLAM’DA ENGELLİLERE TANINAN KOLAYLIKLAR İSLAM’DA ENGELLİLERE TANINAN KOLAYLIKLAR

Bağımlı hale gelen bireyler evvela şunu bilmelidir ki bağımlılık bir hastalıktır. Her hastalıkta olduğu gibi bağımlılıkta da tedavi olmak şarttır. Tedaviyi alanında uzman kişilerden veya kuruluşlardan almak başarı için önemlidir. Bağımlılıkla ilgili tedavi uzun süreli bir tedavi olduğu gibi sabır-sebat isteyen bir tedavi şeklidir. Tedavi olacak kişilerin, iyileşeceğine dair inançlarını ve ümitlerini hiçbir zaman kaybetmemeleri gerekir. Bir diğer husus da; tedavi sürecinde ve hayatımızın her anında arkadaş seçiminde çok dikkat etmemiz gerektiğini aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir.

Allah Teâlâ insanı yaratmış ve ona cüz-i irade vermiştir. İnsanlar da iradesini kullanarak iyiyi ve kötüyü seçmektedir. Bizler de hata yapabiliriz ama önemli olan hatada ısrar etmemektir. Yaptığımız hatayı terk edip pişman olup Allah’a tövbe etmemiz gerekmektedir. Allah Rasulu (s.a.v.) bir hadisinde, “Âdemoğullarının hepsi hata yapar, hata yapanların en hayırlısı ise tövbe edendir” (İbn Mâce, Zühd, 30) buyurmaktadır. 

Bu hayatta bize verilen her bir nimet emanet olduğu gibi bedenlerimiz de emanettir. Bu bakımdan zararlı maddelerden ve davranışlardan uzak durmak her birimizin en önemli görevidir…

                                                                                                              Bayram AKSU 

                                                                                                        Din Hizmetleri Uzmanı

MEAL OKUYORUM
 

Görmediler mi ki biz, kupkuru yerlere suyu ulaştırıyoruz da onunla gerek hayvanlarının gerekse kendilerinin yediği ekini çıkarıyoruz. Hâlâ ibret gözüyle bakmayacaklar mı? (Secde 32/27)

GÜNÜN DUASI

“ Rabbim! Beni, annemi babamı, inanmış olarak evime girenleri, mümin erkekleri ve mümin kadınları bağışla, zalimleri ise daima helâk et.

 (Nuh 71/28)

HER GÜNE BİR HADİS 

"Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar." 

(Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167-168.)

Diş kanaması ve diş yarasından çıkan kanın tükürük ile yutulması orucu bozar mı?

 Diş kanaması orucu bozmaz. Ancak çıkan kan, karıştığı tükürüğe eşit veya daha fazla olursa yutulması hâlinde oruç bozulur ve kaza edilmesi gerekir. Daha az miktarda olan kan ise dikkate alınmaz.

(Fetvalar, DİB Yay.syf.283)

Kaynak: HABER MERKEZİ