Hiç mi dersler çıkartmıyoruz. Akıl başa gelinceye kadar devam eder…

Siyaset bu kadar mı laçkalaştı. Bu kadar mı Emniyetin içine kadar bulaştı?

Demek ki bulaşmış…

Ankara da neler oldu?

 

Her şey Bora Kaplan olayı ile başlayan bir süreçte gelişiyor. Ortaya dosyalar saçılıyor. Polis şeflerinin bu adamı korudukları anlaşılıyor.

 

Meselenin diğer boyutları yargıda… Bakalım nereye kadar gidecek?

Susurluk’un Ankara versiyonu… Bir de bilinmeyenler var…

MİT raporundan sonra göreceğiz.

 

YÖNETİM SİSTEMİ BÜROKTRATİK OLİGARŞİK BİR SİSTEM VAR.

 

27 Mayıs darbesi bu gün farklı eleştiriliyor. Bir zamanlar 27 Mayıs Hürriyet ve anayasa bayramı olarak kutlanılıyordu..!’ Eylül askeri cuntası bunu kaldırmıştı.

 

Türk siyasetinde emekliyen demokrasimizde bu bir devlet eliyle yapılan bir cinayetti…

 

+++++

Türkiye’nin yönetimsel sisteminden kaynaklanan temel bazı sorunları vardı. Bu güne kadar da arpa boyu kadar yol alınamadı…

Eskiden memur olanlar hele kendilerini ÜST düzey devlet memuru olarak tanımlayanlar, kendilerini devletin sahibi olduklarını zannediyorlardı.

Bunlar “laikçi” ağırlıklıydı.

Sonra, AKP 2002’de geldi… 22 yıllık iktidarında klasik memurluk sistemini alt üst ederek, nitelik ve liyakat yerini istisnai memurluk sistemine bıraktı.

FETÖ’nün etkin olduğu dönemlerde, dilimize yerleşen kelime “kumpas” idi…

Kurum içinde birbirlerine kumpaslar çekiyorlardı…Fakat en büyük “kumpas ‘TSK’ ya çekilmişti…

Sonra Emniyet teşkilatında kumpaslar başladı… Sonra bütün kurumlarda kumpaslar dönemi başladı…

Sonra yıllarca sürecek olan kumpas davaları ile tanıştık. Kumpas yargıya da sıçramıştı artık.

Yerleştirme sınav soruları verildi. Tombaladan memur yapılanların sayısı on binleri geçerken muhafazakâr/ mütedeyyinler kamu yönetimimin en alt basamağından en yüksek basamağına kadar getirdiler.

Her yerde onlar var...

Eskiden, asker ve sivil bürokratik oligarşi varken şimdi de, tarikat + ticaret+siyaset bürokratik oligarşisi oluştu. En temel politik argümanları da din üzerinden politik argümanlar üreterek sahnede yerlerini aldılar.

Peki, bu yapı birden, bir gecede mi oluştu? Elbette hayır! Askeri ve sivil bürokrasinin yıllarca yaptıkları bireysel hataların ve siyasi parti liderlerinin bu yapının oluşturulmasına destek oldular.

Doğal bir taban oluşturuldu. İşte bu ABD’nin yeşil kuşak projesiydi. Başardılar.

Onlar şöyle düşünüyorlar. Biz sandıktan çıktık. Her yaptığımız meşrudur. Kimse bizden hesap soramaz…

Belli bir dönem için askeri vesayet, bürokratik oligarşi kavramı çok kullanılmıştır. Şimdi, toplumun derin kodlarında bu vardır. Devlette vardır. Osmanlı’da da vardı Cumhuriyet’te de vardı.

Zaman zaman konjonktüre göre ortaya çıkarlar. İşte o zaman devlet yönetiminde çıkar çatışmaları yaşanır.

Şimdi ise sözde muhafazakâr/ mütedeyyin bürokratik oligarşik yapı seküler oligarşinin yerini alırken, ciddi anlamda siyasi destek gördüler.

+++++

Son bir aydır Ankara’da, güvenlik bürokrasisinde bir hesaplaşma olduğu açıkça kamuoyunun gözü önünde olmaktadır…

Gazetecilerde zaman zaman bu klik çatışmaların nedenlerini araştırırken kirli bilgilere de alet olabiliyorlar…

Fevkalade bir durum söz konusu. Gelişen olaylar dudak uçuklatan cinsten…

Neler oluyor sorusu gündemden düşmüyor. Durumu iyice kavramadan ön yargılı değerlendirmeler bizleri yanlışa götürebilir. Böyle durumda bekle gör ve izlemek daha doğru olur.

+++++

Ankara emniyetinde gerçekten kavga çok büyük… Bu olay metastaz atmış görünüyor. Nerelere uzanır?

Onu devlet aklı bilir.

Emniyet teşkilatında Mülkiyelilerle, polisler arasında bir kavga var. Asıl sorun buradan başlıyor… Bu yeni bir şey değil esasında… Zamanında bu durum Erdoğan’a anlatılmış ve Mülkiyelilerden Polis yapılmaması konusunda önermelerde de bulunulmuş…

Yani bu Mülkiyelilerle polisler arasındaki kavga, hala emniyet içerisinde bitmiş değil. Pasifize olan polis şefleri öç alma noktasına gelmiş. Bunlar kendi aralarında bir klik oluşturmuş. Bunları kamuoyunun gözü önünde oluyor. Bazılarının istifaları istendi ama onlar bu isteği geri çevirdi. Bu ne anlama geliyor? İstifa etmiyoruz. Sizlerin görevden alma yetkiniz var. Bizleri görevden alabilirsiniz.

Vatandaşın canını teslim ettiği devletin emniyet teşkilatının durumu bu hale nasıl getirildi? Anayasa ve yasaların ve hukukun güvencesi ve koruyucusu!

Kikler arasındaki kavga siyasetin de desteğiyle siyasetin de belli bölümlerinin desteğiyle bir noktaya gelirse, bu durum bizlere neyi anlatır… Polis, Cumhuriyetin polisidir ve hiçbir siyasi partinin ne uzantısı ne de arka bahçesidir. Asli görevi anayasal devlerin yapısını, Cumhuriyetin temel ilkelerini korumak ve hukukun işlerliğini tesis etmektir.

Peki, böyle bir durum söz konusu mudur? Bu soruya cevap vermek o kadar kolay değildir.

 

Anlamadığım Bahçeli’nin gelişen olayları darbe olarak isimlendirmesi… Eğer böyle olduğunu düşünen varsa şerefli üniformasını çıkarsın…

Soruşturmalar açılsın.

Bunu çok açık söylüyor… Eğer böyle bir durum varsa bir gazeteci/ yazar olarak diyorum ki, ya vatandaş olarak ben kendimi bu durumda nasıl güvende hissedeceğim? Bu sürecin çok doğru yönetilmesi gerekiyor

Kim kime kumpas çekiyor?

Geçmişte bunun acısını çok çektik.12 Eylül öncesindeki polisler arasındaki bölünmeyi belki kimse bilmeyebilir,  polislerin nasıl ayrıştıklarını biliyoruz. Siyasiye yakınlığı, olanların nasıl atandıklarımda devletin arşivlerinde duruyor.

Susurluk olayı hafızalarımızda.

En yakın 15 Temmuz 2015 FETÖ darbesi. Beraber bizlere yaşatılmadı mı?

Son gelişen olaylar için Bahçeli İlk başta darbe dedi. Kumpas dendi. Bu sözler öyle kullanılır oldu ki, artık anlamını da yitirmeye başladı. Neredeyse meşruiyet kazandırmaya başlanıldı.

O zaman kim darbeci?

Kuklacılar kim? Onları kim oynatıyorÇakarlılar kimler? Vallahi bizlere operasyon çekiyorlar.

Kim bunlar? Kim bu ihanet şebekeleri?

Anlatında bilelim.

Öğrenmeye hakkımız var…