AK Parti’de seçim sonrası iç hesaplaşmalar başlayacaktı.

Ağır şekilde kaybedilen son mahalli seçimlerin faturasının da birilerine çıkarılması gerekiyordu.

Zira bu minvalde birkaç yazı kaleme almış;

“AK Parti’de hezimetin suçlusu ya da suçluları olarak bakalım kimler bulunacak?” diye sormuştuk.

İşte o günlere gelmeye başladık ve görünen o ki;

“Parti içindeki bazı gruplar yaşanan mağlubiyetin faturasını İl Başkanı Gürhan Albayrak’a kesmek için bir hazırlık başlatmış!”

Parti yönetimini almak, partiyi yeniden dizayn etmek isteyenler, seçim mağlubiyeti bahanesiyle mevcut yönetimi çeşitli yerde epeyce eleştirir olmuş.

Sadece seçimde alınan yenilgi değil!

Albayrak’ın CHP’li Ayşe Ünlüce ziyareti de bu gerekçelerden birisi haline gelmiş.

Tablo bu şekilde…

O zaman biraz geri çekilip büyük fotoğrafa bakmaya çalışıp şu soruyu soralım;

“Göreve geleli 3 ay olmuş bir il başkanı tüm olup bitenin nasıl sorumlusu olabilir?”

Meseleye bu soru çerçevesinde bakarsak Albayrak’ın alınan yenilgide en masum kişi olduğunu kolayca söyleyebiliriz.

Dahası;

Ayşe Ünlüce ziyaretinin de sadece bir bahaneden ibaret olduğunu çok iyi görebiliriz…

Ki bize göre Sayın Albayrak bu tavrı ile kent siyasetine son derece nezaket getirmiştir..

Lafı uzatmayalım…

AK Parti kaybedilen seçimlerin suçlusunu arıyorsa biraz kafayı kaldırıp yerel seçim sürecinden bu yana yaşananlara bakmalı.

Hatta biraz daha geriye gidip genel seçim öncesi ve seçim sürecinde olup bitenleri sorgulamalı.

O günlerden bugüne kadar hatalar silsilesinin nedenlerini bulmalı.

En önemlisi de halktan, kamuoyundan, toplumdan partinin nasıl koptuğunu, koparıldığını kendilerine sormalılar…

Kamuda, bürokraside, pek çok yönetim alanında kayırmacılıkların, torpillerin halkta nasıl öfke yarattığını masaya yatırmalılar.

Örneğin, son olarak TÜGVA’ya yapılan yer tahsisi olayı var.

Bu tahsisin partiye açtığı yara, kusurların kişilere yıkılması ile telafi edilebilir mi?

Kısacası;

AK Parti hatayı, kusuru kişilerde değil, genel çerçevede yapılan onlarca hatada aramak zorunda.

Bize göre AK Parti’nin yapması gereken asıl özeleştiri bu olmalı!

Kalan tavırlar, “Sen kenara çekil biraz da ben kaybedeyim” mantığından öte gitmez…

*************

KAZIM KURT’TAN SORULAR

Şehrin gündeminde müze olarak temeli atılan ancak en sonda TÜGVA’ya tahsis edilen bina meselesi var.

Söz konusu yer kamuya tahsisli.

Bu nedenle geçmişte Türk Dünyası Vakfı’nın kullanımına sunulmuş.

Türk Dünyası Vakfı da şehrin en büyük firmalarından birisini sponsor ederek burada bir müze oluşturmaya başlamış.

Ne var ki aradan geçen 9 yıl içinde sözü edilen müze bir türlü tamamlanamamış.

Ne zaman biteceği merak edilirken, geçen süreç içerisinde konuyu takip edenlerden birisi Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt olmuş.

Zaman zaman konuyla ilgili uyarılarda bulunmuş Başkan Kurt.

Bulunma sebebi belli!

Kendi yönettiği ve binlerce turistin geldiği tarihi alanda bir bilinmezlik yaşanmasını hiçbir yönetici istemez.

Beri yandan Başkan Kurt’un bu konuda hassas olmasının sebebi de ortaya çıkmış durumda.

9 Yıldır bitmeyen binaya bir günde TÜGVA tabelası asılıverdi çünkü!

Kıraathane olarak kullanılacağı belirtilen binayla ilgili bir anda ortaya pek çok sorular çıktı.

O soruları soranlardan birisi de yine Başkan Kazım Kurt oldu.

Kurt’un soruları cevaplanmayacak türden değil.

Basit, açık ve net.

Şunları soruyor Kurt;

Türk Dünyası Vakfı ne kadar gelir elde etti?

Bu geliri nerelere harcadı?

Eskişehir'den aldıklarını nereye götürdü?

Türk Dünyası Vakfı niçin İstanbul'a taşınıyor?

Genel Kurul tutanakları niçin paylaşılmıyor?

O Kıraathane’de ne olacak?

Dediğimiz gibi kolayca yanıtlanacak türden sorular.

Ancak yanıt gelir mi işte o büyük bir soru işareti…

*************