Eskişehir İl Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı Faruk DOYUK'un yazısı...



Âlimler, ayet-i kerîme ve hadis-i şerîfleri incelemişler ve İslam'ın beş temel değeri korumayı hedeflediği sonucuna varmışlardır.Bunlardin, mal, can, akıl ve namustur. İnsanın maddi ve manevi varlığını koruması, dünya ve ahiret saadetini sağlayabilmesi için kişinin bu değerlere sahip çıkması gerekir. Toplumsal huzur ve barışın temini için de, bu temel değerlerin muhafazası oldukça önemlidir.
İçki yasağını bu temel değerler açısından ele aldığımızda şu tespitleri yapmamız mümkündür:
İnsan, aklını kaybettiği takdirde saygınlığını da kaybeder. Oysa İslam, insanın hafife alınması ve onuruyla oynanmasına müsaade etmez. İçkinin yasaklanmasının hikmetlerinden birinin de bu olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü alkol veya uyuşturucunun kullanılması halinde, insanın aklı ve iradesi zafiyete uğramaktadır. İşte sarhoş edici maddelerin yasaklanmasının ardında, bu duruma fırsat vermeme hikmetinin yattığını söyleyebiliriz.
Diğer taraftan dinî hayatın gerektiği şekilde devam edebilmesi, insanın sağlıklı olmasına bağlıdır. Aksi takdirde ibadetler ve toplumsal sorumlulukların yerine getirilmesinde ciddi aksamalar olacaktır. Dolayısıyla içki ve uyuşturucu bağımlılığından korunmak son derece önemlidir. Çünkü bu tür bağımlılıklar, bedensel ve psikolojik birçok hastalığa sebep olmaktadır. Kısaca, sarhoş edici maddelerin yasaklanması, insan sağlığını, dolayısıyla dinî hayatını koruma hikmetini de içermektedir.
Bir başka husus da içki ve uyuşturucu maddelerin, ayet ve hadislerle açık bir şekilde haram kılınmasıdır. Müslümanların kesin inancı budur. Bir Müslümanın içki müptelası olması, diğer ilahî buyruklar karşısında da lakayt davranmasına sebep olmaktadır. Başka bir ifadeyle bu kimsenin kulluk duygusu ciddi bir yara almaktadır. Namaz, hac vb. diğer ibadetleri de ihmal eder bir hale gelmektedir. Demek ki bu yasağın ihlal edilmesi, çeşitli yönleriyle dinî hayatı sekteye uğratmaktadır.
Yine madde bağımlısı olan kimseler, akıl ve irade dengesini yitirdiklerinden, haramlara karşı direnme gücünü de kaybetmekte, dolayısıyla kolaylıkla zina, kumar vb. kötü alışkanlıklara kapılabilmektedirler.
Demek ki alkol ve uyuşturucu kullanımını, sadece bir ilahî yasağın çiğnenmesi olarakdeğerlendirmemek gerekir. Bu yasağın ihlal edilmesi dinî hayatın şirazeden çıkmasına, çorap söküğü gibi birçok haramın işlenmesine sebep olmaktadır. İbadet hayatından, ahlaki hayata, ailevi sorumluluklardan toplumsal görevlere kadar birçok dinî mükellefiyetin ihmal edilmesine yol açmaktadır.
İlahî buyruklara gönülden bağlanmak, madde bağımlılığından korunmada en etkili yöntemdir. Bu tür hastalıkları olanların tedavi görüp yeniden normal hayata dönmeleri için İslam mükemmel bir değerler sistemi sunar. Yeter ki kişi, İslam'ın huzur ve esenlik sarayına samimi bir tevbe ile girsin.

İslam, hayata tutunmanın, hatta sonsuz lütuflara ermek için bu hayatta canla başla çalışmanın yollarını gösterir. Her şeyden önce dinimiz, insanı Rabbini tanımaya ve O'na bağlanmaya çağırır. Bu ise, insana verilebilecek eşsiz bir müjdedir. Çünkü bütün güzelliklerin kapısı Allah'a inanmak ve bağlanmakla açılır. Yine bütün ümitler, sonsuz rahmet ve merhamet sahibi Yüce Allah'a gönülden teslim olmakla başlar.


Günün Duası:

'Allah'ım! Seni anmak, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmekte bize yardım et.' (İbnHanbel, II, 299)