Allah, insanı en güzel surette yaratmış, akıl gibi üstün nimetlerle donatmıştır. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık” (Tin 95/4).

İnsanın içinde yaşadığı toplumun en küçük birimi ailedir. Aileler birleşerek toplumları meydana getirir. Aile, hem bireylere hem de topluma huzur sağlayan sükûnet yuvasıdır. Hayatımızın en önemli zaman dilimini geçirdiğimiz ve gelecek nesillerin yetiştiği ortamdır. Mutlulukla geçirilen bir aile hayatı, dünya cennetinin adıdır.

Sağlıklı nesiller sağlıklı bir aile ortamında yetişir. Çocuk, hem fizikî hem ruhî hem de ahlâkî gelişimini önce buradan alır. Bir toplumda aile ne kadar sağlam temellere oturmuş ise; o toplum, o nispetle sağlam yapıya sahip olmuş demektir.  Güçlü toplum, güçlü aile bağları ile kurulur. İnsan aile ortamında huzur bulur. Huzurlu toplum, ancak aile huzuruyla kurulur. Bunun içindir ki, dinimiz aileye büyük önem vermiştir. Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ aile nimeti hakkında şöyle buyurmuştur:

“Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı...” (Nahl 16/80).

Teknoloji, zaman ve mekân ne kadar değişirse değişsin, insanın aileye duyduğu ihtiyaç ve ailede huzuru temin edecek değerler aynı kıymet ve önemde varlığını devam ettirmektedir.

Yüce Rabbimiz insanoğlunu tek başına var etmemiş, kendisine kendi neslinden eşler yaratarak, hayatı beraber paylaşma imkânı sunmuştur: “Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır” (Rûm 30/21).

Kadın ve erkeğin evlilik öncesinde, aileyi sevgi ve saygı temelleri üzerine kurmakta anlaşmaları gerekmektedir. Evlilik öncesinde bütün bu sorumlulukların iyi bilinmesi; günümüzde aile fertlerini birlik olmaya değil, tek başına bireyler olmaya yönlendiren akımların tesirine kapılmadan sağlıklı bir aile hayatı kurmak için çaba gösterilmesi gerekir.

Bu birlikteliği sevgi ve saygı çerçevesinde, anlayışla, hak ve hukuka riayet ederek devam ettirmek; sevinçler, mutluluklar ve huzurun paylaşıldığı gibi; hüzünler, sıkıntılar, dertler ve hayatın zorluklarının da paylaşıldığı bir aile olarak ayakta durmak gerekir.

Aile hayatının mutlu bir şekilde devam ettirilmesi için yumuşak davranmak, affedici olabilmek ve istişâre etmek en güzel ahlâkî prensiplerdendir. Huzurlu bir aile, merhamete açılan ve şiddete kapanan kapı ile mümkündür. Ailemizden daha fazla bizi düşünen, bize emek veren kimse yoktur. İyi davranışımızı, vicdanlı ve insaflı duruşumuzu en çok hak eden onlardır.

En güzel örnek Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tüm aile fertlerine daima merhametle, adaletle, iyilikle, güzellikle davranmış, bütün ilişkilerinde insan onuruna saygıyı esas almıştır. O, ailesine karşı en şefkatli ve aile değerlerine en bağlı olandır. Bugün aileyi korumak ve güçlendirmek, ailede huzuru yaşamak, Peygamberimizin gösterdiği değerleri ailede hâkim kılmakla mümkündür. 

Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Müminlerin imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır” (Tirmizî, Radâ, 11).

Allah’ın merhametine mazhar olmanın en etkili yollarından biri, insanlara merhamet etmektir. Peygamber Efendimiz bu gerçeği şöyle dile getirir: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez” (Buhârî, Tevhid, 2). Toplum içinde öncelikle eşimiz, çocuklarımız, aile büyüklerimiz merhameti hak eder. Ailede yeşeren merhamet tüm topluma yayılacaktır.

Biz, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, birbirimizle huzur bulalım (Rûm 30/21); birbirimizi iyiliğe yöneltelim, kötülükten uzak tutalım (Tevbe 9/71).

Berrin ERDOĞAN

İl Müftü Yardımcısı