Bağımlılık; kişinin kullandığı bir madde, nesne veya yaptığı bir davranış üzerinde kontrolünü kaybetmesidir. Kontrolsüzce kullanılan her madde ya da gerçekleştirilen her davranış, bağımlılık oluşturma riski taşır (Kültegin Ögel, Yeşilay Yayınları, 2018).

Her dönemin bağımlılığı değişmektedir. Günümüzde de dijital bağımlılık yaygındır. Herkesin, ucundan veya kıyısından irtibatlı olduğu bir dijital dünyanın parçasıyız. Bazılarının bir, bazılarının birden fazla sosyal medya hesabına sahip olduğu, her anında o hesabı takip ettiği malumdur. Sahabilerin, her gün Allah Rasûlü (s.a.v.)’nü, yeni bir ayet ve hadis öğrenmek için iştiyakla takip ettikleri gibi günümüz toplumu/Müslümanları, sosyal medya gelişmelerini ve paylaşımlarını an be an takip etmektedir. Bu durum, elimizde bulunan en değerli hazineyi, zamanı götürüp gitmektedir. Bizim, bilinçli bir sosyal medya yönetimine ihtiyacımız vardır. Belki bu noktada şu soruların sorulması ve cevaplandırılması gerekmektedir:

-        Dijital bağımlı olduklarımız, amaç mı araç mı, karar vermeliyiz. Gerekli mi zararlı mı?

-        Telefon bağımlılığımız acaba bizden bir şeyleri götürüyor mu, bize bir şeyler kazandırıyor mu?

-        Beğeni bağımlılığımız var mı? Birilerinin beğenmesi bize olumlu veya beğenmemesi olumsuz yansıyor mu?

-        Acaba kendimizi başkalarına gösterme bağımlılığı mı yaşıyoruz?

-        Paylaşma alışkanlığı, bir zorunluluk psikolojisi mi oluşturuyor? Dolayısıyla ahlakımızı da değiştiriyor mu?

Şu bir gerçektir ki, dijital dünya sahte bir gerçekliktir. Bugün varken yarın sistem kapanabilir, şirket iflas edebilir, sistem çökebilir. Ülkeler arası meydana gelebilecek savaşta, dijital dünya araçları, bir savaş aracı haline gelebilir, engellenebilir veya karşı tarafı yıpratma aracı olarak kullanılabilir. Rusya- Ukrayna savaşı bunun bir örneğidir. Batının elinde bunan dijital araçlar, Rusya’da kapatılmıştır. Aynı araçlar, Gazze’deki Müslümanların halini dünyaya duyuran hesapları kapatmışlar veya kısıtlama getirmişlerdir.

Belki de dijital dünya ile kendimizi daha iyi hissettiğimizi düşünürüz. Kendini ifade edebilme, yeni insanlarla tanışma, yüz yüze olmasa da etrafında birilerinin varlığını hissetme gibi düşünceler içine girilebilir. Ancak, bu dünya, bizi gerçek hayattan koparmaktadır. Yan yana oturduğumuz komşuyu tanımıyoruz, akraba ilişkileri çok zayıf, bireysellik artmış, aynı apartmandan cenaze çıkmış, haberimiz yok... Aslında dijital yalnızlığımızın fotoğrafı değil midir bu? Elbette az da olsa faydalı yanları olan bir mecradır dijital dünya; fakat hayatın yaşanan gerçekliğiyle örtüşmeyen yönlerinin, bizim birey olarak yalnızlaşmamıza ve etkisizleşmemize sebep olduğu muhakkaktır.

Dijital bağımlılıkla ilgili bu kadar tespitten sonra bir Müslüman olarak bizlerin neler yapması gerekmektedir?

-        Bizler, aldığımız her nefesin karşılığında hesabın olacağı ahirete inanan insanlarız. Her anımızı faydalı işlerle geçirmek zorundayız. Dijital dünya, bütünüyle zararlı değildir. Ancak onu gerektiği kadar ve faydalı kullanmak zorundayız.

-        Dijital araçlara olan bağlılığımız, bizi asıl amaçlarımızdan uzaklaştırmamalıdır. Burası fani bir dünya, burada imtihandayız, o zaman imtihanı başaracak ameller içinde olmalıyız. Her bir paylaşımın sorumluluk olduğunun idrakinde olmalıyız.

-        Dijital mecra, sevdiklerimize ayırmamız gereken zamandan çalmamalıdır. Çünkü hayatın hakikati, dijital dünyadan ziyade sevdiklerimizdir.

-        Sosyal medya paylaşımları, başta kul hakkı barındırmamalıdır. Gerçek veya sahte hesapla yapılan her bir paylaşımın Rabbimiz tarafından görüldüğünün bilincinde olmalıyız.

-  Müslümanlar olarak bizler, Kuran-ı Kerim’e, sünnete, millî ve manevî değerlere bağlılığımızı her gün için birer ödev haline getirmeliyiz. Çünkü bunlar, bizi biz yapan değerlerimizdir...

Betül ÖZTOPRAK

Vaiz