Şehit, kelime manası itibariyle şahit olan, hazır bulunan; ölüp yok olan değil berhayat olan, ölümsüzleşendir. Kur’an-ı Kerim’de; “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Hayır, onlar diridirler… Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar…” (Bakara 2/154; Âl-i İmran 3/169) buyrulmuştur. Canından daha mukaddes bildiği şeyler uğruna dünyadan ve dünyadaki her şeyden vazgeçip canını ortaya koyarak din ve davasının şahidi ve sahibi olduğunu ispatlayan kimsedir şehit. Hz. Ömer (r.a.)’in veciz tarifiyle, “Şehit, kendisini Allah yoluna adayan kimsedir.”
Peygamberimiz (s.a.v.) şehitliği şöyle övmektedir: “Ölüp de Allah katında hayırlı bir mertebeye erişen kullar içinde, şehitten başka hiç kimse -kendisine içindekilerle birlikte dünya verilecek olsa bile- yeniden dünyaya gelmek istemez. Ancak şehit hariç. Şehit, şehitliğin ne denli üstün bir mertebe olduğunu gördüğü için, dünyaya dönüp bir kez daha şehit olmak için can atar” (Buhârî, Cihad, 6). “Varlığım elinde bulunan Allah’a yemin ederim, istedim ki, Allah yolunda savaşıp öldürüleyim sonra diriltileyim, sonra Allah yolunda yeniden öldürüleyim, sonra tekrar diriltilip tekrar öldürüleyim!” (Buhârî, Temenni, 1). İşte Sevgili Efendimiz de böyle arzu duymuştur şehadete; zira şehadet nesiller ve çağlar üstü bir muştu, bir müjdedir. Şehitler vatanını, dinini, ırzını ve namusunu korurken canlarını veren kutlu yiğitlerdir. O sebeple Rabbimiz onları, kıyamet kopup bizler tekrar dirilinceye kadar cennet nimetleri ile rızıklandırmaktadır. Sevgili Peygamberimiz şehitlere verilecek mükâfatı ve nail olacakları nimetleri şöyle anlatmaktadır: “Şehitlerin ruhları yeşil kuşların içindedir. Bu kuşların arşa asılı kandilleri vardır. Onlar, cennette istedikleri yerde dolaşır sonra arşa asılı kandillere inerler. Allah onlara şöyle seslenir: ‘Herhangi bir arzunuz var mı?’ Onlar da, ‘Ey Rabbimiz! Başka ne arzu edebiliriz ki? Cennetteyiz, dilediğimiz şekilde yaşıyoruz’ derler. Yüce Allah onlara bunu üç defa sorar. Onlar Rablerinden bir şey dilemedikçe bırakılmayacaklarını anlayınca şöyle derler: ‘Ya Rab! Ruhlarımızı cesetlerimize geri döndür de dünyaya tekrar dönelim ve senin yolunda bir kez daha şehit olalım!’” (Müslim, İmâre, 121).
Şehitlik sadece harpte olmaz. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şu kimselerin de şehit sayıldığını buyurur: Yanarak, boğularak, yıkıntı veya enkaz altında kalarak, humma vb. yüksek ateşten, salgın hastalıklardan, karın ağrısından, ishalden, hamile iken veya doğum yaparken, ilim yolunda talebe iken ölen kimseler ile canını, malını, ırzını ve namusunu, ailesini korurken, zalimlerin zulmü sonucu baskı ve işkence altında ölen veya öldürülen kişiler de şehit sayılır (Ebû Dâvûd, Sünne, 29; Tirmizî, Diyât, 21; Buhârî, Cihâd, 30).
ÇANAKKALE
İnsanlığın dirildiği, ayrıca bir devrin battığı yerdir Çanakkale. Nice yetişmiş nesillerin vatan için can feda olduğu yerdir Çanakkale. Kirte Muharebelerinde teyemmümle abdest alarak kendi cenaze namazını kılıp birkaç dakika sonra şehadete koşanların yeridir Çanakkale. Karayürek Deresi’nde günlerce su yerine kanın aktığı, Kınalı Hasanların, Kınalı Alilerin, kınalı kuzuların kurban olduğu yerdir Çanakkale. Yaralı Fransız askerine yardım için koşan şanlı komutanlarımızdan Yarbay Hasan’ın şehadet anında son nefesini vermeden önce ayağa kalkıp; “Niçin zahmet buyurdunuz Ya Rasulallah” dediği kutlu bir harp, mübarek bir yerdir Çanakkale. En yüksek komuta subayından en düşük rütbe erine kadar gözlerini kırpmadan vatana canlarını kurban eden on binlerin, yüz binlerin yeridir Çanakkale. Eskişehir’in 843, Bilecik’in 854, Kütahya’nın 1487, Uşak’ın 818 şehit verdiği şehadet yurdudur Çanakkale. Hepsine selam olsun… Ruhları şad olsun…
Yahya DEMİRÖRS
Vaiz
MEAL OKUYORUM
Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlü'ne itaat ederse gerçekten büyük bir kazanç elde eder.
(Ahzâb, 33/70-71)
HER GÜNE BİR HADİS
“Bana kendi adınıza altı şeyin güvencesini verin, ben de size cennetin güvencesini vereyim: Konuştuğunuzda doğru söyleyin, söz verdiğinizde sözünüzü tutun, size (birşey) emanet edildiğinde ona riayet edin, iffetinizi koruyun, gözlerinizi (bakılması yasak olandan) sakının ve ellerinizi (haramdan) çekin.”(İbn Hanbel, V, 323)
GÜNÜN DUASI
Allah’ım! Senden dinimde, dünyamda, ailemde ve malımda af ve afiyet istiyorum. Allah’ım! Eksiklerimi, kusurlarımı ve ayıplarımı ört, korku ve endişelerimi güvene ve huzura çevir. (Ebû Davud, Edeb, 110)
BİR SORU-BİR CEVAP
Hayvanların zekâtı, para olarak da verilebilir mi?
Hayvanların zekâtı, kendi cinsinden verilebileceği gibi, değerleri üzerinden para olarak da verilebilir (Bkz. Kâsânî, Bedâî’, II, 41). Ancak fakirin yararına olanı tercih etmek daha uygundur. (Fetvalar,DİB Yay.syf.241)
