“İYİ Parti’nin kader günü” başlığıyla yazdığım yazıda şunu söyledim,

“İYİ Parti, CHP’nin işbirliği teklifine ‘evet’ dese geri vitese taktı diye suçlanacak.

‘Hayır’ diye yanıt verse bu kez AK Parti’nin yerel seçimi de kazanmasına neden olacaklar diye eleştirilecek.”

Bu hengâme içerisinde İYİ Parti “Hayır” demeyi seçti.

Üstelik bunu GİK’e taşıyıp, GİK’te oylatarak demokratik bir biçimde aldı.

Dahası, alınan karar yine oy çokluğu ile alındı.

İşte bu noktada pek çok kişinin, “AK Parti’ye seçim kazandırıyorsunuz” eleştirilerinin düzeyi birden aşağı düştü.

İYİ Parti neden doğru karar verdi?

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, kurulan her parti hür ve bağımsız olmalı.

Başka partilerin destekçisi durumunda olan parti her zaman eleştirilir, sorgulanır.

Hatta kaybedilen seçimlerin de suçlusu ilan edilir.

Son seçimde İYİ Parti’nin başına gelenler gibi.

Bu bir.

İkincisi yerel seçimdeki hedeflerle ilgili.

Malum, şu an İYİ Parti’nin elinde tek bir belediye bile yok.

Mevcut durumda avuçlarının içinde koskocaman bir “sıfır” var.

Kısacası;

İYİ Parti’nin zaten kaybedecek bir şeyi yok, seçim sonrası yine değişiklik olmaz belki.

Ama CHP’nin çok var!

İstanbul var, Ankara var belki Eskişehir var!

O yüzden İYİ Parti bu kararla kendisini kurtardı ve muhafaza altına aldı.

Şimdi düşünmesi gereken CHP!

Şuradaki başkanı beğenmiyoruz, buradaki başkanı değiştirelim gibi fanteziler yapmaya kalkan CHP!

Bu da iki!

**********************

ESKİŞEHİR GERÇEKTEN ÜVEY EVLAT GİBİ!

Milletvekili Utku Çakırözer, geçtiğimiz günlerde TBMM’de bir konuşma yaptı.

Konu Eskişehir’e Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sağlanan ödenekler.

Pardon!

Daha doğrusu sağlanmayan ödenekler!

Zira Çakırözer konuşmasında bunun altını çiziyor ve diyor ki;

“Bakanlığın en az bütçe ayırdığı şehir Eskişehir olmuştur”

Eskişehir’in haklı olarak beklentileri var merkezi hükümetten.

Haklılığı da üretiminin tüketiminden fazla olmasından ve vergisini günü gününe ödeyen bir kent olmasından kaynaklanıyor.

Buna rağmen kasabalara yapılan tünelli, köprülü otobanlardan birisi bile bu kente ve insanına layık görülmüyor.

Bu yüzden iktidarın Eskişehir’deki temsilcileri de bu işi “Zaten yola ihtiyaç yok” diyerek kotarmaya çalışıyor.

Beri yandan ilçelerine gidemeyen bir şehir halindeyiz.

Uçağın inmediği, yatırımların çok görüldüğü bir kentte yaşıyoruz.

Aynı durumun kültür sanat işinde de yaşandığını öğrenince gerçekten üzüldük.

Biliyorsunuz, Eskişehir bir kültür sanat kenti.

Bunun yanında destek verilmesi gereken turistik değerleri var.

Çakırözer, tüm bunları sıralıyor…

Frig Vadisi, Han Yer Altı Şehri’ni söylüyor. Seyitgazi ve Çifteler’e dikkat çekiyor.

Dahası, Eskişehir’in tiyatro, opera ve senfoni orkestraları ve özel etkinliklerin en fazla yapıldığı il olduğunu anlatıyor.

Eskişehir’in tüm bunlara rağmen bakanlıktan en az ödeneğin verildiği yer olduğuna vurgu yapıyor.

Tüm bunları bir araya getirdiğimizde ise artık bazı şeylere inanmaya başlıyoruz.

Özellikle Eskişehir’in cezalandırılması noktasında şüphelerimiz daha da artıyor.

Hatta Eskişehir’in üvey evlat muamelesi gördüğüne artık tamamen inanıyoruz…

****************

ŞU SİYASİ YORUMLARDAN FİLM ÇIKAR!

Öylesine şeyler duyuyoruz, öylesine senaryolar kuruluyor ki ağzımız açık dinliyoruz.

Seçim yaklaştığından mıdır nedir, kurgulanan siyasi olaylar artık uydurma aşamasını da geçti!

Adeta bir komplo teorisine döndü, döndürüldü her şey...

Öyle teoriler ki, bırakın Mart ayında yapılacak seçimi, seçimden sonrası, seçimin bir yıl sonrası, iki yıl, üç, dört yıl sonra hatta bir sonraki dönem bile planlanmış.

Dedik ya, dinlerken ağzımız açık kalıyor diye!

Gerçekten de uydurulanlar öyle böyle değil!

İşte o oraya boşuna aday olmamış, bunun altında başka iş varmış.

Birisi diğerinin kuyusunu kazmak için aday çıkarıyormuş, diğerinin şansı hiç kalmıyormuş.

Genel Merkezlerde tüm planlar yapılmış, Eskişehir’in 100 sene sonrasının bile adayı şimdiden belliymiş.

Öylesine oyun kurulmuş ki, şehirdeki tüm dengeler sarsılacakmış.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış, zaten çıkan aday adaylarından da öyle olmayacağı belliymiş.

Yani şehirdeki seçime dair yorumlar öyle bir hal aldı ki;

Yazımızın başında söylediğimiz gibi komplo teorilerinden farksız hale geldi.

Hatta hepsini bir araya toplayın ortaya bir bilim kurgu filmi bile çıkar!

Bu işin meraklıları için de iyi de gişe yapar!

Bu durumda parayı filmi yapan kazanırken, o filmi izleyenler de gerçeklerden çok uzak olmasına rağmen izledikleri her şeyi gerçek zanneder!

Zaten hep öyle olmuyor mu?