Şeffaflık... Siyasi etik, Türk siyasetinin önemli ihtiyacı. Siyasetin finansmanı yasasına o kadar ihtiyaç var ki…

Şu belediye başkanları mal varlıklarını şeffaf bir şekilde billboardlarda açıklasalar ya.

Çok mu zor?

Meclis üyeleri de dâhil.

Parça başı çalışma yürütenler de dâhil.

Aklıma takıldı? Son 20 yılda kaç imar plan tadilatı yapıldı? Önemli bir ipucu olabilir…

İzlerini sürerseniz nelerle karşılaşacaksınız?

Dedelerinden miras kalmıştır…

Haldun Taner’in Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım tiyatro eserini defalarca izlemişimdir…

Efruz ve Vicdani karakteri… Cuk oturmuş. Günümüzde değişen ne var ki?
Siyasetimizin hali pür melali…

Saymakla bitmez.

AHMET MİTHAT EFENDİ TİYAROSU…

TANZİMAT’ın en önemli aydınlarından biridir. Ömer Seyfettin; Ahmet Mithat Efendi, Sami Paşazade Sezai ve Halit Ziya Uşaklıgil ile birlikte Türk hikâyesinin gelenekselden, moderne yönelişini temsil eden, kurucu isimleri arasında yer alır. Bu yönelişi temsili, sadece kurgusal niteliklerde değil, hikâyelerinin konu yelpazesinde de kendisini göstermektedir.
 

İçerik itibarıyla, tarihsel olandan güncele ve evrensele uzanan konular, yazarın, hem edebî hem de toplumsal kaygılarını gözler önüne serer.

Her ne kadar direkler arası –Şehzadebaşı olmasa da, politika sahnesinde orta oyunu devam ediyor…

Ahmet Mithat Efendi başrejisör.

Suflörleri yardımcı oyuncu olarak perde arkasında…

Direkler arasında, Elveda Rumeli diyen var…

Demem o ki, demokrasilerde veda pek olmaz ama bazen veda hutbesi yıllar yılı unutulmaz.

Müzik değişti dans değişti… Ahmet Mithat Efendi demokrasi sahnesinde…

Hayrola…

Şimdi Tanzimat’tan günümüze baskıcı rejime karşı hep eşitlik, hürriyet lafları vardır.

Üzerinden 100 yıl geçti beceremedik.

DEMOKRASİ OYUNU

Şimdi belediye seçimleri öncesi yine demokrasi oyunu başladı. Gerçi bu güne kadar sizlere politikacılar hep demokrasi fragmanını sahnelediler.

Değişen hiçbir şey yok.

Ramazandayız. Artık belediyeler verdikleri iftar yemeklerinin sayıları ile ölçüm yapıyorlar.

Tabii kamu kaynakları kullanılıyor. Ama belediye başkanları bunları politik propaganda argümanı olarak kullanıyorlar.

Bu iş Refah Partisi ile başladı, şimdi her parti devam ettiriyor.

SANDIĞA GİTMEYECEK SEÇMEN VAR…

Eskişehir’i geziyorum. Tepebaşı ağırlıklı. İnsanları dinliyorum... Camide, berberde, kahvede, pazarda… Ve görüyorum ki seçmen durumdan hiç memnun değil. Ne AKP’lisi ne de CHP’lisi.

Mutlu Tepebaşı’nı beklerken, öyle gülümseyen yüzler göremedik. Çünkü iktidarın mağdur ettiği öyle kesimler var ki bunlar hep AKP’ye oy vermişler…
Pek çok seçmen sandığa gitmeyecek.
Niçin mi?
Partisinin seçimde başarılı olmaması için... Parti yönetimiyle hesaplaşmak için... İntikam için. Mevcut belediye başkan adaylarını ve meclis üyelerini beğenmediği için…
 

Aynı durum, İYİ Parti'de de mevcut... İstifa eden, başka parti trenine binen çok.
Böyle siyaset, böyle particilik olur mu? diyen de var.  Ancak, ZAFER Partisinin büyükşehir adayı olan genç Oğuz BEKİ’nin çok ciddi bir çıkışına tanık oluyoruz. Gençler sosyal medyadan çok ilgi gösteriyor.

Eskişehir’in bir bilim ve teknoloji kenti olması gerektiğini söylüyor… Melih AYDIN’ı beğenen çok. Genç diyorlar. ESTV’ de izlemişler. Çok hoşlarına gitmiş. Daha 10 gün var ama gelecekte yıldızı parlayacak isimlerden biri olacak.

Diğerleri gibi sırtında kamburu yok.

Harcamalarını kendi cebinden yapıyor.

+++++

DEVA’da dava insanları kalmamış. Emin olun kimler var kimler yok bilmiyorum.

Eskiden en azından bildiklerimiz vardı. Koşturuyorlardı. Deva  “devalık” olmuş…

Bir de deva olmaya geldik diyorlar. Önce kendilerine deva olsalar!

Şeffaflık adına, şimdiye kadar bir açıklama duymadım, işitmedim…

Devamlı gündeme getiririm. Türkiye’de parti bolluğu var içinde partili yok.

CHP’de bir şeyler değişir diye umutlanmıştım… Lakin Özgür Özel döneminde de değişen hiçbir şey yok…

Aynı tas aynı hamam. Siyaseti okuyamıyorlar…

POLİTİKA BİR İDDİA İŞİDİR…

Evrensel kuralı iyi bilmek gerekir.

İddiası ve inancı olan insanın işidir... İddiası olmayan gitsin kahvede okey oynasın veya inci tanelerini izlesin…


Bizde de... iddiası ve inancı olan siyasetçi çok. Fakat bu iddiasını gerçekleştiren Lider sayısı çok azdır. Kim ne derse desin bizde partiler kurumsal değil, hepsi LİDER partileridir…

İktidarda... Ya da muhalefette... İz bırakıyorlar.
Bir de... İddiası olan... Ama inançtan nasibini almayanlar var.
Kimler mi? Tabela partisi kuranlar... Siyasette izlerini göremezsiniz... 

Çoğunun adını bile bilmezsiniz. 10 tanesinin adını sayamazsınız bile...


Enflasyonun önlenemez yükselişi


Tarih 31 Temmuz 2002...
Meclis, seçim kararı aldı... Türkiye'deki siyasi parti sayısı 47.
 

Seçim 3 Kasım 2002'de yapıldığı zaman... Parti sayısı 50'ye yükselmişti.
Sonra ne oldu?
Bu partilerden 23'ü seçime katılma hakkını elde etti.
Seçime katılan partilerin sayısı ise 18 oldu.
Sandıktan çıkanlara gelince...
Biliyorsunuz:
Sadece iki parti... Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi.
Daha sonraki yıllar... Enflasyonun önlenemez tırmanışı... Siyasi parti enflasyonu. Sayıları 150’yi geçmiş durumda.

GÖZLERİMİ KAPARIM, VAZİFEMİ YAPARIM MODU

Haldun Taner’in gözlerimi kaparım vazifemi yaparım 2 perdelik tiyatro oyunun izlemeyen varsa çok şey kaybetmiş demektir…

Türkiye yakın tarihinde gerçekleşen toplumsal değişimlerini, siyasetini Vicdani ve Efruz adlı iki karakterin yaşam hikâyeleri aracılığıyla anlatır.
 

İşte o zaman, “rüzgârgüllerini” görürsünüz. Şimdi toplumun her tarafını bir “UR” gibi sarmış.

Utanmasalar kendilerini, “Zeus” ilan edecekler.

Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin geldiği son durumun fotoğrafı…

Ne söyleyeyim? 

Bu ayıpta şimdilik onlara yeter her halde!