Geçim Sıkıntısı
Dün ajanslarda şöyle bir haber geçiyordu: ''OECD ülkeleri arasında gıda fiyatları en çok artan ülke Türkiye''. OECD'yi basitçe; gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler olarak tanımlayabiliriz. Türkiye ben kendimi bildim bileli gelişmekte olan ülkeler arasında gösterildi. Ama artık Türkiye gelişmekte olan bir ülke değil, gerilemekte olan bir ülke. Türkiye kurulduğundan beri Atatürk'ün gösterdiği hedef doğrultusunda batı ülkelerini sanayi, teknoloji ve demokrasi alanlarında yakalayıp geçmek amacını güttü. Bazen başarılı, bazen başarısız olsa da iyi kötü Batı standartlarını kovalıyordu ve ülkenin yüzü batıya dönüktü. Ancak Türkiye son on yılda malum parti sayesinde yüzünü doğuya döndü ve bir Orta Doğu Arap Diktatörlüğü olma hevesiyle ciddi adımlar attı. Bunun sebeplerini önceki yazılarda tartıştık ve tartışmaya devam edeceğiz ama şu an en bariz sonucuna bakalım. Demokrasi ve adaletten kopuşun ilk ve en bariz sonucu hayat pahalılığı ve fakirliktir. İnsanların çoğu 2017'den bu yana neredeyse 4'e 5'e katlanan fiyatlara inanamıyor. Ama bu durum adalet ve demokrasinin önemini gerçekten kavramış insanlar için sürpriz değil. Adalet ve demokrasinin olmadığı yerde sefalet ve fakirlik vardır. Bu hiç değişmeyen ve değişmeyecek olan bir kuraldır. Anlamak isteyenler tarihi ve güncel örnekleri inceleyerek bu basit olguyu kolayca anlayabilir. Tabii anlamak isteyenler…
Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi vatandaşın çektiği yoksulluk, her gün ardı ardına gelen zamlar, 4'e 5'e katlanan fiyatlardır. Türkiye'nin günden güne fakirleşmesi karşısında bu kötü gidişin üzerini örtmek isteyen AKP kurnazca bir taktik uyguluyor. Her gündem boşluğunda fakirlikten, işsizlikten kırılan, intihar eden insanlar sosyal medya ve diğer mecralarda hemen üst sıralara çıkıyor ve herkes berbat giden ekonomiyi ve sorumlularını konuşmaya başlıyor. İşte tam bu noktada AKP ortaya enteresan ve muhalefeti kızdıracak bir tartışma atıyor ve Türkiye bir hafta saçma sapan bir konuyu konuşuyor. Açlık yoksulluk unutuluyor. Bu tuzağa bazen bizler de düşüyoruz ama düşmemeliyiz. Bu açlığın, yoksulluğun, durmak bilmez zamların hesabını her fırsatta sormalı ve gündemde tutmalıyız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları çöpten ekmek toplamayı hak etmiyor…
Erken Seçim Anketleri
Muhalefet cephesinde ciddi bir erken seçim isteği var. Halk arasında da erken seçim meselesi epeyce konuşuluyor. Hep söylediğim gibi yine söylüyorum. Erken seçim için henüz erken. Böyle düşünmemin bazı sebepleri var. Öncelikle biz hep sosyal medyada hükümete yönelik artan eleştirileri gördükçe toplumda AKP'den bir kopuş var zannediyoruz. Ama şunu unutmayın: AKP'nin seçmen kitlesi aktif olarak sosyal medyada değil. Paralı trollere aldanmayın. Genellikle genç kesim sosyal medyada çok aktif ve bu genç kesimin çoğu da muhalif. Yani toplumun bir kesimine bakarak ''AKP'ye tepki çok büyük, hemen erken seçime gidelim'' dersek hata etmiş oluruz. Yakın zamanda büyük anket şirketlerinin yaptığı anketleri inceledim. Bu anketler kısaca şunu söylüyor. Oy oranı azalsa da birinci parti hala AKP. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Erdoğan-Yavaş veya Erdoğan-İmamoğlu anketlerinde Erdoğan ikisine karşı da kafa kafaya geliyor. Yani toplumun AKP'nin her alanda getirdiği çöküş ve yıkımı anlaması için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Eğer gerçek bir zafer istiyorsak biraz daha sabretmek zorundayız. Benim tahminim, AKP seçimleri 2023 veya daha ileri bir tarihte yapmak için elinden geleni yapacaktır ama 2022'de Cumhur ittifakı meclis çoğunluğunu kaybedecek ve kaçınılmaz olarak seçime gidilecektir.

Herkes Eşittir Ama AKP'liler Daha Eşittir
Bildiğiniz gibi aşılar geldi. Laboratuvar incelemeleri de tamamlandı ve aşılanma başladı. Öncelik sıralamasını inceledim. Öncelik sıralaması ve aşılanma planı güzel yapılmış. Birçok ayrıntı düşünülmüş. Sağlık çalışanları ve yaşlılar başta olmak üzere uzayıp giden bir plan. Buraya kadar iyi güzel deherkes sırasını beklerken AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeleri kim oluyor da herkesten önce aşı olma hakkına sahip olabiliyor? Aşı konusunda AKP'lilere el altından torpil geçileceğini tahmin etmiştik ama kendilerinin rahat rahat bunun reklamını yapacağını tahmin etmemiştik. Sadece MKYK üyeleriyle kalsa iyi. Günlerdir AKP'ye yakın ünlüler başta olmak üzere bir vesileyle AKP ve yandaşlarıyla ilişkisi olanların da aşılandığını görüyoruz. Hani öncelik sıralaması, hani eşitlik? Goerge Orwell ünlü eseri Hayvan Çiftliği'nde domuzların 'Herkes Eşittir' sloganıyla iktidara gelip gücü ele geçirdikten sonra bu sloganın ''Tüm hayvanlareşittir ama bazıları daha eşittir'' şekline dönüşmesini anlatmıştır. Ne kadar tanıdık bir hikaye öyle değil mi?

Kitap Tavsiyesi: Siyaset – (Andrew Heywood)
Kitap siyaset alanında birçok önde gelen üniversitede temel ders kitabı olarak okutulmaktadır. Kitabın geniş hacmi gözünüzü korkutabilir ama siyasetin en temelinden başlayarak günümüze kadar anlatmanın da kısa bir yolu yoktur. Kitapta Platon ve Aristo'dan itibaren başlayan siyasi fikirler serüveninin günümüze kadar gelen anatomisini bulacaksınız ve gelmiş geçmiş tüm siyasi fikirleri tanıma ve üzerinde düşünme fırsatını bulacaksınız. Okuması zahmetli ve zaman alıcı ancak emin olun ki buna fazlasıyla değer.

Haftanın Sözü: Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın. (John Stuart Mill)
Yazılarımla alakalı olumlu, olumsuz görüşlerinizi ve dile getirmek istediğiniz sıkıntıları aktarmak için her zaman mail adresim üzerinden benimle iletişime geçebilirsiniz. Haftaya yine önemli gündem maddeleriyle bu köşede buluşmak üzere. Sağlıkla kalın.