Mevcut ekonomik durum, yurttaşlarımızı ülkenin temel sorununun ekonomik sıkıntılar olduğu fikrine götürüyor. Ekonomik sıkıntılar gerçeği aşikar; belki de son 60 yılın en sancılı ekonomik sürecini yaşıyoruz; ne var ki biz temel sorunu ekonomik yapıda değil; yurttaşlık bilincinin erozyona uğramasında, yurttaşlık bilincindeki kayıpta görüyoruz. Evet; ülkemizin ana sorunu 'Yurttaşlık bilinci kaybı' realitesidir; ekonomik buhranın kökeninde de bu vardır…
Ülke kültüründe yurttaşlık kavramı anlamını kaybetmiştir. Özellikle Cumhuriyet karşıtı sağ tandanslı partilerden bir grubunun millet yerine ümmet kavramı ile bir bütünlük oluşturma fikri bizleri yurttaşlık yörüngesinden çıkarmıştır. Köken, din, dil farkları olmadan ülkemizde yaşayan herkesi yurttaş olarak niteleyen Cumhuriyet bakış açısı terk edilmiş; insanlarımız serseri mayınlar gibi, ortak bilinç ve kimlikten uzak bir halde yurt odaklı değil, menfaat odaklı bir hayat sürmeye mahkum edilmiştir. Bunun nedenle, gün geçtikçe milli kimliğimizden uzaklaşıyor, ekonomik sıkıntılar yaşıyor, etnik ve mezhepsel bölünme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyoruz. Yurttaşlık atmosferimiz de bozulmuş; ortak dil, kültür ve ülkü birliğinden uzaklaşmış; ırk, sermaye, etnik ve manevi köken yapılarının belirleyici olmaya çalıştığı bir acayip görünüme bürünmüştür
Cumhuriyet kültürüne baktığımızda bambaşka bir tabloyla karşılaşırız. Bu tabloda kazanan millet ve yurttaştır. Amasya Genelgesi ile başlayan, Erzurum ve Sivas kongreleriyle devam eden, T:B:M:M'nin açılmasıyla taçlanan milli sürecin her aşamasında milletin/yurttaşın süreçlere katılımı sağlanmış, bu yolla yurttaşlık kavramı ve bilincinin temelleri atılmıştır. Bu anlayışa göre, yurttaş iradesi en üstün, bölünmeyen, devredilemeyen temel unsur ve güçtür; güçlü yurttaşlar yetiştirmeden ne ekonomik ne de siyasi bağımsızlık elde edilebilir. Bu nedenle Mustafa Kemal, silahlı mücadelenin bitmesinden hemen sonra; Lozan'ı imzalamadan, Cumhuriyeti ilan etmeden önce İzmir İktisat Kongresi'nin toplamış; o günün zor şartlarında işçileri, çiftçileri, tüccar ve sanayicileri yurttaşlık kimliğinde, ortak ekonomik ve sosyal hedefe sevk etmiştir. Milli, güçlü ve bağımsız bir ekonomiye sahip olmanın önkoşulunu yurttaşlık bilinci olarak işaret eden Mustafa Kemal, çiftçinin emeğin karşılığını alması, işçinin sömürülmemesi, sanayicinin emperyalist şirketlere yem olmaması, tüccarın yabancı şirketlerle rekabet edebilmesi için yurttaşlık bilincinin güçlendirilmesinin altını çizmiştir. Okur yazar oranı %10 sınırında olan, nüfusunun %90'ı kırsalda yaşayan bir toplumda Anadolu Ajansı; Telgraf ve Telefon İdaresi anonim ortaklıklarını kurduran Mustafa Kemal, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu gibi yurttaşlarımız için son derece önemli olan kurumları millet yararına oluşturmayı kısa sürede başarmıştır. Özetle Atatürk,
'İstiklalimizi emin bulundurabilmek için heyet-i umumiyemizce, heyet-i milliyemizce bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı, hey'et-i milliyece mücadeleyi caiz gören bir mesleği takip eden insanlarız' derken, yurttaşlık bilincine ve millet iradesine vurgu yapmış, milli kalkınmanın anahtarı olarak bilinçli yurttaşlar yetiştirmeyi işaret emiştir.
Bugün bizlerin unuttuğu anlayış; işte bu anlayıştır. Ne yazık ki; millet değil kalabalık insan topluluğuyuz; yurttaş değil, tüketiciyiz. Ortak dil, ortak kültür, ortak ülkü, milli üretim bilincinden uzak, dijital hapishanelerde, hezeyanlar içinde 'bir garip tip' olarak sığ yaşamlarımıza devam ediyoruz. Bu sığlıktan kendimizi kurtarmak zorundayız, bu bizler için tarihi bir görevdir aynı zamanda…
Haydi hep beraber yeniden yurttaş olalım;
Dilimizle, tarihimizle barışalım,
Milli üretim ve kalkınma ülküsünde buluşalım,
Yurdumuzun coğrafi ve kültürel güzelliklerinden hep beraber faydalanalım,
Tüketen değil, üreten insanlar olalım,
Evrensel değerlerle uyumlu gelenek ve göreneklerimizi hayatımızda muhafaza edelim,
Spora, sanata duyarlı, okuma ve araştırma ile bütünleşmiş
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'nin TAM BAĞIMSIZ YURTTAŞLARI olalım…
O zaman ne dış mihraklar bizi etkiler ne elektrik ve doğalgaz faturaları bu kadar fazla gelir ne de Bidenlar ekonomimizi mahvetmekle bizleri tehdit edebilir…