Türkiye Kamu Sen İl temsilcisi Alp Arslan, ES TV’de yayımlanan Ekstra Gündem programının konuğu oldu. Arslan, memurların düşük ücret nedeniyle memuriyetten ayrıldığını, bununla birlikte memuriyet hakkını kazanmış kişilerin de yine bu yüzden görevlerine başlamadığını söyledi. Arslan; “Tüm özlük haklarımızı toplu görüşme masasında kaybettirdiler. Üstelik komik rakamlara imza attılar” şeklinde konuştu.
TOPLU GÖRÜŞMEDE ÖZLÜK HAKLARIMIZ UNUTULDU
Kamu Sen İl temsilcisi Alp Arslan, ES TV Stüdyolarında yaptığı açıklamada; “Özlük haklarının eksik kaldığı sözleşmede sadece memur ücretleri gündeme geldi. Bizler asıl özlük haklarının konuşulduğu bir toplu sözleşme olsun istedik. Bu görüşmelerin şeffaflıkla sürdürülmesi gerektiğini her platformda dillendirdik. Ama gelişmeler öyle olmadı. Sözleşmede ana tema memurun sosyal haklarının korunması ve geliştirilmesidir. Okul yardımıdır, yakıttır, kiradır, yiyecektir. Bunların hepsinin görüşülmesi gerekiyordu. Ama hiçbir şekilde bu şekilde görüşülmedi ve kamuoyundan gizli tutuldu. Kamu Sen olarak görüşmelere dahil olmak istedik fakat bir şekilde olmadı. Yetkili konfederasyon kendileri çalıp kendileri oynadı. 2024 Yılı için komik rakamlara, 2025 yılı için çok daha komik rakamlara imzalar atıldı. Bunu çok fazla dillendirmek istemiyoruz. Bizim asıl derdimiz özlük haklarımızla ilgili. Kira yardımı vardı, kayboldu. Yol yardımı vardı kayboldu. Pek çok kuruluşta bunlar gitti. Fazla mesailerin izin şeklinde kullanılması döngüsünü kıramadık. Bu kırılsaydı fazla mesai yapan arkadaşlarımız önemli bir kazanım elde edecekti. Devlet memuru çalışırsa devlet çalışır. Bunun bir karşılığının olması gerekir. Biz tüm bunların hazırlığını yaptık. 327 Maddelik bir toplu sözleşme metni hazırladık. Bunu Memur Sen ile paylaşalım istedik, buna bile gelmediler. Aklın yolu birdir. Memur için hangi dağın ardında ince bir kazanım varsa biz o yola düşeriz. Ama arkadaşlar bir türlü bizimle aynı yola gelmediler. 2024-2025 Yılı için yapılan 7. Dönem toplu sözleşmeler bir öncekinin kopyala yapıştırı gibi oldu. Arkadaşlar tüm kazanımlarımızı artık unutmuşlar. Birinci dereceye yükselme hakkı olan tüm kamu çalışanlarının 3600 ek gösterge ile ödüllendirilmesini istiyoruz.” dedi.
YARDIMCI HİZMETLERE KADROLARI VERİLSİN
Yardımcı hizmetler sınıfında çalışanların hala görev statülerinin belli olmadığını ve bunun büyük bir mağduriyet ortaya çıkardığını söyleyen Arslan, konuyla ilgili şunları söyledi; “Yardımcı hizmetler sınıfın çalışanların genel hizmetler kadrosuna geçişi beklentimiz devam ediyor. Bu konu 110 bin çalışanımızı ilgilendiriyor. Dolayısıyla 500-600 bin aile için büyük bir sorun. Sorunun temelinde görev tanımları var. Temizlik işleri, getir götür işleri gibi işleri yapanlar 2-3 yıl önce kadroya geçmelerinin ardından görev tanımları ortadan kalktı. Devlete işçi olarak alınanlar akitlerini yenilediler. Yani devlet işçisi statüsü kazandılar. Devlet işçisinin tüm haklarını bu şekilde kazandılar. Ancak memuriyette öyle olmadı. Memur statüsünde olmadıkları için bu arkadaşlarımız memura tanınan tüm haklardan faydalanamıyorlar. Nasıl ki 3600’ü tüm memurlarımız için istiyorsak, yardımcı hizmetler sınıfındaki arkadaşların da kesinlikle memur kadrosunda yer almaları ve bununla ilgili bir düzenleme yapılmasını istiyoruz. Bu konuyu çok önemsiyoruz. Bununla ilgili çok görüşmelerde bulunduk. Ama gelin görün ki sözleşme hukuku, statü hukukun önüne geçtiği için bir sonuç alamadık. Bu arkadaşlarımızın bir defaya mahsus genel idare kadrosuna alınmasıyla sorun hemen çözülecek. Ama başka bir konu var o da sözleşme. Biliyorsunuz işçinin sözleşmesi olduğu gibi memurun da sözleşmesi var. Toplu sözleşme içerisine bu beklenti konulabilirdi. Bu olmadı. Aynı sözleşme içerisinde beklediğimiz sosyal yardımlar da konulabilirdi. İşçi toplu sözleşmede kira yardımından diğerlerine kadar hepsini kazanıyor. Ama memura bu bile çok görüldü. Bu durumda kurumun en alt çalışanıyla, en üst çalışanı aynı parayı alıyor. Bugün işçi kadrosuna alınan arkadaşlarımız tediyelerinden, yemek yardımlarına kadar aldığı için bugün bir memur müdürle aynı parayı alıyor. Bu acı bir durumdur.”
MEMUR GÖREVİNİ BIRAKIYOR, YENİ MEMUR GÖREVE BAŞLAMIYOR
Memurun çok fazla maaş aldığına yönelik kamuoyunda bir algının oluştuğunu da söyleyen Arslan; “Son 15-20 yıldır kamuya girmek büyük rağbet görüyordu. Son dönemde 12 bin devlet memuru hakkını kazanmış olmasına rağmen özellikle büyük kentlerde ya memuriyetinden vazgeçiyor ya da atanmasına rağmen işe başlamıyor. Şu an en düşük memur maaşı 20 bin 900 lira düzeyinde. Rakamlar öyle kamuoyuna yansıdığı gibi değil. Devlet memuru olmak öyle kolay değil. Ailen sana para ayırıyor, okullara gönderiyor, vakit veriyor. Sonra milyonlarca kişinin girdiği sınavı kazanıp bir başarı sağlıyorsunuz. Yetmiyor pek çok soruşturmadan geçiyor pek çok elemeye tabi oluyorsunuz. Ve o devletin masasına bu şekilde ulaşıyorsunuz. Bir statünüz ortaya çıkıyor. Devleti devlet yapan tüm memurlar üst düzey memurlar kadar kıymetlidir. İşe hakim, doktor maaşı olarak bakmamalıyız. En alttaki memurun durumundan bakmalıyız. En alt kademedeki memur olmazsa, en üst kademedeki memur da olmaz. Mübaşir olmadan hakim mahkeme kurabilir mi? Her sektörde durum böyle. Herkes elbette çok kazansın ama en alt kademedeki memur da kazansın. İstanbul’a atanan bir zabıt kâtibi, alacağı para 20 bin 900 lira. Fazla mesai yok, yol yok, yemek yok hiçbir şey yok. Bu kişi İstanbul’da nasıl geçinsin? Toplumda şöyle bir algı var; “Devlet memuru çok para kazanıyor. Hayır arkadaş, memur çok para kazanmıyor. Biz buralara gelmek için emek harcıyoruz. Devlet bize bir masa veriyor. O masanın usül ve esaslarına uyduğumuz için de karşılığını istiyoruz. Artık çoğumuz yüksek lisans mezunu memurlarımız. Bunun karşılığı olanı talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.