Kıbrıs'ta trafiğin sağdan akması ilginç bir durum olmalı soruma araç kullanırken çekmiş olduğu videoyla cevap vermişti…
Tabi burada mevzuu edeceğimiz Erdi'nin aldığı otomobil değil /elbet… Konumuz Bonapart… Nasıl demeyin lütfen okumaya devam edin efendim…
Türkiye'miz dahil Avrupa'da trafiğin sağdan akmasının Napolyon'un süngü tehdidine dayanan bir sebeple belirlendiği bir olay olduğunu biliyor muydunuz?
Başta Fransa, Almanya, Türkiye gibi 51 ülkede direksiyon solda… Napolyon'un işgal edemeyip etkisini yayamadığı İngiltere ve onun Avustralya, Hindistan gibi sömürgelerinde ise sağdadır /Kıbrıs'ta da…
İnanılmaz mali faturayla karşılaşılacağı için İngilizler bunu değiştiremiyor bile... Napolyon deyip geçmeyelim… Asıl adı 'Napoleon di Buonaparte' olan Napolyon Bonapart 17. Yy'ın sonlarına damgasını vuran, sonraki asırda ve halen adından söz ettiren bir lider /hatta diktatör…
Çoğumuz Fransa imparatoru Napolyon'u 'Savaş yapıp kazanmak için ne gerekir sorusu üzerine 'Para Para Para' sözünü söylemesiyle tanırız…
Halbuki
*Henüz 24 yaşındayken generalliğe terfi ettirililen,
*1796'da İtalya'daki Fransız kuvvetlerine başkomutan olan,
*Mısır ve doğu ticaret yollarını ele geçirmek üzere 1798'de Mısır
seferine çıkan…
*Piramitler Muharebesi'nde Osmanlı-Memluk ordusunu yendikten sonra
Mısır'ı ele geçiren…
*Suriye'yi alıp oradan ya İstanbul'a ya da Hindistan'a yürümek
isteyen, Akka'da Cezzar Ahmet Paşa'ya yenilen bir generaldir Napolyon…
***
Napolyon'un Türk ordusuna hayranlığı ise bilinen bir gerçek…
*Türkler öldürülebilir ama asla yok edilemezler…
*Bana Türklerden oluşan bir ordu verin tüm Dünya'yı fethedeyim…' demesi hayranlığının cümlelere dökülmüş hali…
Napolyon 'Beni, başta Sultan'ın Osmanlısı olmak üzere /tüm Asya'ya hakim olmasını Türk-İngiliz birleşik savunmasına karşı bozguna uğradığı akka engellemiştir.' Dediği de söylenir…
Üniversite yıllarımda okuduğum kaynak /Kitap'ta Napolyon'un İstanbul'a yürüyeceğinden bahseder… İşte o vakit hayran olduğu Türklerle karşılaşacak ve belki de Anadolu mezarı olacaktı…
***
Napolyon'u 'Savaş yapıp kazanmak için ne gerekir sorusu üzerine 'Para Para Para' sözünü söylemesiyle tanırız…' demiştik… Hayatını okudum /kısa da olsa araştırdım… Öyle ezbere konuşan boş bir lider de değil Napolyon…
*1800'de Fransa Merkez Bankası'nı (Banque de France) kuran, Maliyeyi düzelten,
*Üniversiteleri çağın ihtiyacına uygun şekilde düzenleyen…
*Olağanüstü bir hızla 400 bin kişilik yeni ordusu örgütleyen,
*İtalya'daki Fransız yönetimini kabul ettiren, bir savaşı kazanmak
için ne gerekir sorusuna 'para, para, para' yanıtını veren' farklı
meziyetleri de olan farklı bir kişilik…
Napolyon 'para, para, para' diyeceğine 'eğitim, eğitim, eğitim' ya da 'üretim, üretim, üretim' deseymiş /keşke...
***
Şaka bir yana son dönemlerde ülkemiz ekonomik olarak ciddi bir sıkıntı içinde… Sosyal ağlarda dolaşan ve 'Malum yayın yasağı var' diye başlayan bir caps /fotoğraf'ta Şey 6.77, diğer şey 7.85, gram şey 261, çeyrek şey 414, şeyin litresi 6.90, diğer şey'in litresi 6.27' diyordu… Gülsek mi ağlasak mı
bilemedim… Artık herkes her şeyin farkında… Ve durum sanılandan vahim…
Geçen gün EOS'de yönetici bir arkadaşımla iş arası ÇAY sohbetimizde konu geldi Türkiye'nin gündemine çattı…
Tespitlerimizin yanı sıra reçetelerimizde oldu… Ülkemiz bir dakika bile vakit geçirmeden miş gibi muş gibi yapmadan yerli /milli üretime geçmesi konusunda hemfikir olduk…
***
Geçmişten günümüze görüyoruz ki eğitim ve üretim işini çözen ülkeler zaten almış başını gitmiş… Bakın gelişmiş ülkelere istisnasız hepsinin eğitim ve üretim sorununu çok önceden çözdüğünü göreceksiniz…
Kurtuluş reçetesi net… 'Üretim, üretim, üretim', 'Eğitim, eğitim, eğitim…' Örneğin kimya sanayi, elektronik mamuller, metal sanayi başta olmak üzere ithal ettiğimiz ürünleri yerli /milli üretmemiz elzemdir…
Nasıl ki Güney Kore Samsung ile anılıyor ise Türk markalı cep telefonları vb markalaşmamız kurtuluş reçetelerimizdendir…
Lakin öyle miş gibi, muş gibi değil, samimi bir dille isteyen bir gönülle… Muktedirler istesin yeter…
Türk milletinin önünde kimse duramaz…
////////////////
S/öven değil, seven gönül,
D/öven değil, öven dil tatlıdır azizim…
Söversen, döversen AYI ininden,
Seversen, hak edeni översen yılan deliğinden çıksın,
Sarsın sarmalasın beşeri…
Neylersin / Güvence