İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Soner Solmaz,  beslenmenin kanser tedavisinde beş temel alanda etkili olduğunu belirterek, “Yeterli ve dengeli beslenme, kas kütlesini korur, enerji seviyesini yükseltir, bağışıklık sistemini destekler, tedaviye bağlı yan etkileri azaltır ve iyileşme sürecini hızlandırır” dedi. Protein, vitamin ve minerallerin yeterli alımının enfeksiyonlarla mücadelede önemli olduğunu kaydeden Solmaz, özellikle kemoterapi ve radyoterapi sürecinde vücudun direncini artırmak için beslenmenin öncelikli hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

“İştah Kaybı, Tat Bozukluğu ve Sindirim Sorunları Sık Görülüyor”
Kanser tedavisinin yan etkilerinin beslenmeyi zorlaştırabileceğini ifade eden Prof. Dr. Solmaz, iştahsızlık, tat ve koku duyularında değişiklik, sindirim sorunları ve yutma güçlüğünün en sık karşılaşılan problemler arasında yer aldığını aktardı. Ayrıca, tedavi sürecinde yaşanan stres, kaygı ve depresyonun da iştah üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirtti.

“Protein ve Kaloriden Zengin Gıdalar Tüketilmeli”
Kanser hastalarının yeterli protein almasının büyük önem taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Solmaz, et, balık, yumurta, süt ürünleri, kurubaklagiller ve fındık gibi besinlerin her öğünde yer alması gerektiğini ifade etti. Katı gıdaları tüketemeyen hastalar için ise protein içeriği yüksek içecekler ve smoothie’lerin uygun bir alternatif olduğunu belirtti.

Sabahları baş ağrısıyla uyanmanın 7 olası nedeni Sabahları baş ağrısıyla uyanmanın 7 olası nedeni

İştah kaybı yaşayan hastalar için kalorisi yoğun gıdaların tercih edilmesini öneren Solmaz, “Avokado, fındık ezmesi, zeytinyağı ve kuru meyveler gibi besinler, küçük porsiyonlarla yeterli enerji alımını sağlayabilir” dedi. Ayrıca sıvı kaybının da tedavi sürecini olumsuz etkileyebileceğini hatırlatarak, yeterli su tüketiminin ve su içeriği yüksek besinlerin önemine değindi.

“Yan Etkiler Kişiye Özel Beslenme Planıyla Yönetilebilir”
Kanser tedavisinde ortaya çıkan bulantı, kusma, kabızlık ve ishal gibi yan etkilerin kişiselleştirilmiş beslenme planları ile kontrol altına alınabileceğini söyleyen Solmaz, “Bulantı durumlarında zencefil, kraker ve pirinç gibi hafif gıdalar önerilirken, ishalde elma püresi ve beyaz pirinç; kabızlıkta ise liften zengin meyve ve sebzelerle su tüketimi artırılmalı. Ağız yaraları olan hastalarda ise serin, yumuşak ve tahriş etmeyen besinler tercih edilmeli” şeklinde konuştu.

“Antioksidanlar ve Omega-3 Takviyesi Önemli”
Tedavi sürecinde serbest radikallerin neden olduğu hücre hasarını önlemek için antioksidan zengini besinlerin tüketilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Solmaz, “Yaban mersini, çilek, ıspanak, domates gibi gıdalar bağışıklığı güçlendirir. Omega-3 yağ asitleri ise iltihaplanmayı azaltarak hücre zarını korur. Somon, ceviz ve keten tohumu bu açıdan değerli kaynaklardır” dedi.

Ayrıca bağırsak sağlığını korumak amacıyla probiyotik ve prebiyotik besinlerin de diyetlere dahil edilmesi gerektiğini belirten Solmaz, yoğurt, kefir, turşu gibi fermente ürünlerin ve sarımsak, soğan gibi prebiyotik içeren sebzelerin bağışıklık sistemine katkı sunduğunu ifade etti.

“Destek Ürünleri Mutlaka Uzman Kontrolünde Alınmalı”
Besin yoluyla yeterli alım sağlanamayan hastalarda takviye ürünlerin kullanılabileceğini ancak bu ürünlerin mutlaka doktor veya diyetisyen kontrolünde alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Solmaz, “Multivitaminler, D vitamini, Omega-3 ve protein takviyeleri, hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre planlanmalı. Onkoloji alanında deneyimli bir beslenme uzmanı ile çalışmak tedavi başarısına katkı sağlar” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: HABER MERKEZİ