Sözlükte “artma, arıtma; övgü ve bereket” manalarına gelen zekât, terim olarak; Kur’an’da belirtilen sınıflara sarf edilmek üzere dinen zengin sayılan Müslümanların malından alınan belli payı ifade eder. Örfte bu payın maldan çıkarılması işlemine de zekât denilir. 

Zekâtın farz olması için; malların nisaba ulaşması yanında nâmî (hakikaten ya da hükmen üreyici/artıcı) olması, sahip olunduğu andan itibaren üzerinden bir yıl geçmesi, bir yıllık borcundan ve aslî ihtiyaçlardan fazla olması gerekir.

Nisap, zekâtla yükümlü olmak için esas alınan zenginlik ölçüsüdür. Bu ölçü, altında 20 miskal (80.18 gr.), devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.

Zekâtın kimlere verileceği Kur’an-ı Kerim’de ayrıntılı şekilde açıklanmış (Tevbe 9/60), nisabı da hadislerde belirtilmiştir (Buhârî, Zekât, 32; Müslim, Zekât, 1-5). Buna göre temel ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olan kişinin, yukarıda belirtilen diğer şartlar da yerine gelmişse bu mallarının zekâtını vermesi gerekir (Din İşleri Yüksek Kurulu, 12.07.2017).

Gerçekçiliği her zaman dikkate alan İslam, toplumu tekdüze kabul etmez. Onların değişik tabakalardan meydana gelebileceğini ilke olarak kabul eder. Çünkü bilir ki insanlar yaratılışları, özellikleri, meyilleri ve kabiliyetleri itibariyle farklıdırlar. Dolayısıyla mevcut olan bu farklılıkları yok sayıp bunları her yönden eşitlemeye kalkmak beyhude girişimler olup, insanlığa ve onun gerçekliğine saygısızlıktır. Bu itibarla insanlık ekonomik anlamda zengin ve fakir olmak üzere iki sınıftan oluşmaktadır. Zekât bu iki sınıf arasında bir bağlantıdır. Nebevî bir benzetme ile nasıl ki namaz dinin direği ise, zekât da İslam’ın köprüsüdür (el-Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb). Gerçekten zekât tehlikeli vadileri aşmak ve selametle cennete ulaşmak için en sağlam köprülerden biridir. Bu köprüyü koruyan kimse felaketlerden uzak olur. Zekâtı verilmiş mal sigorta edilmiş demektir. Zekâtı verilen mal artar, bereketlenir. Hem mal temizlenir, hem mal sahibi temizlenmiş olur, hem de kişinin ahlakı yükselir.

İnsanların büyük bir çoğunluğunun mal edinme hususunda zaafı vardır. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde “İnsanoğlunun iki vadi dolusu altını olsa, mutlaka bir üçüncüsünü ister; onun gözünü ancak toprak doyurur; tövbe edenlerin tövbesini Allah kabul eder” (Müslim, Zekât, 116) buyurmaktadır. Bu itibarla Müslümanlar zekât ibadetiyle beraber hem Allah’ın emrini yerine getirerek ibadet yapmış olurlar hem de ihtiyaç sahiplerine yardım ederek mal biriktirme hırslarını, bencilliklerini yok ederler. Bir taraftan başta cimrilik olmak üzere birçok kötü huy ve alışkanlıktan uzaklaşırken, diğer taraftan da yüce Rabbimizin, “Yardım isteyenlere ve yoksullara mallarından belli bir pay ayırırlardı” (Zâriyât 51/19) buyruğunun gereği, fakirin hakkını ayırıp vererek başkalarının hakkından da arınmış olurlar. Böylece zenginin malı arınmış, fakirin gönlü de kinden, hasetten temizlenmiş olur. Zengin ve fakir arasında sevgi, merhamet ve yardımlaşmaya dayalı bir gönül köprüsü kurulmuş olur. Zekâtla desteklenen muhtaç kişi, genel servet içinde bir payının olduğunu bilerek, zihnini meşgul eden fakirlik sıkıntısını hafifletmiş olur. Bu şekilde sıkıntıya maruz kalan onurlu insanların dilencilik ve karamsarlık gibi durumlara düşmelerinin önüne geçilmiş olur.

İslam, insanların dünya saadetini önemsemiştir. Bazı rivayetlerde iyi bir eş, geniş bir ev, iyi bir binek birer saadet vesilesi olarak sunulmaktadır (Buhârî, Nikâh, 18). Öte yandan Hz. Peygamber, fakirliğin istenilmeyen, hatta Allah’a sığınılması gereken bir hal olduğunu da belirtmiştir (Buhârî, Deavât, 40). Dolayısıyla İslam’da asıl olan, her ferdin bütün imkânlarını zorlayarak kendi geçimini temin etmesidir. Fakat bu imkânları elde edemeyip varlık sahibi olamayan insanların ihtiyaçlarının giderilmesi ve onların da aktif ve verimli bir şekilde toplum hayatına katılımlarının sağlanması, toplumun genel huzuru açısından önem arz etmektedir…

Celalettin MERT

 Vaiz

Asr Suresi Okunuşu -Vel Asr Duası Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Fazileti ve Faydaları (Diyanet Meali & Dinle) Asr Suresi Okunuşu -Vel Asr Duası Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Fazileti ve Faydaları (Diyanet Meali & Dinle)

MEAL OKUYORUM

Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve rukû edenlerle beraber siz de rukû 

edin.

(Bakara / 43)

HER GÜNE BİR HADİS 

“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizi, Savm 82)

GÜNÜN DUASI

Allah’ım! Verdiğin nimetin yok olup gitmesinden, lütfettiğin afiyetin bozulmasından, ansızın vereceğin cezadan ve senin gazabını üzerime çekecek her şeyden sana sığınırım.

BİR SORU-BİR CEVAP

Önceki yıllara ait zekâtını vermeyen bir kimse daha sonra zekât borçlarını nasıl öder?

Zekât vermekle yükümlü olduğu hâlde önceki yıllarda zekâtını vermemiş olan kimse, elinde malı varsa zekâtını vermediği geçmiş yılların zekâtını da verir. Mesela iki yıl zekât vermeyen bir kişi, ilk yılın zekâtını verdikten sonra ikinci sene için kalan paranın % 2,5’unu zekât olarak verir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 329-333, 391). (Fetvalar,DİB Yay.syf.249)

Editör: Tuğçe Kaş