Uzman Klinik Psikolog Özge Bilir, son yıllarda sıkça karşılaşılan ve toplumda geniş bir yayılım gösteren İmposter Sendromu hakkında bilgi verdi. Bu psikolojik durum, bireylerin başarılarını kendilerine ait hissetmekte zorlanması ve sürekli olarak aldıkları takdiri hak etmediklerini düşünmelerine yol açıyor. Çoğunlukla mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip olanlar arasında yaygın olarak görülen bu sendrom, aynı zamanda yüksek beklentiler ve baskılar altında olan bireylerde daha fazla gözlemleniyor.
İmposter sendromunun etkisinde olan kişiler, başarılarını dış faktörlere ya da tesadüfe bağlama eğiliminde olup, bu nedenle çoğu zaman başarılarını görmezden gelirler. Özge Bilir, bu durumun zihinsel çarpıtmalarla ilişkili olduğunu ve bu çarpıtmaların bireylerin gerçeklikten uzaklaşmalarına neden olabileceğini belirtiyor. Zihinsel yanılsamalar ve olumsuz düşünceler, kişilerin öz-değerlerini sorgulamalarına, başarılara karşı güvensizlik duymalarına yol açabiliyor.
"İş ve sosyal yaşamda ciddi etkiler yaratabilir"
İmposter sendromu, ilk olarak 1978 yılında tanımlanmış olmasına rağmen, yalnızca kadınlar arasında görüldüğü düşünülse de bugün hem erkeklerde hem de kadınlarda eşit oranda rastlanan bir durumdur. Yapılan araştırmalara göre, dünya genelinde yaklaşık %42 oranında görülmekte, ABD'de ise bu oran %70'lere kadar çıkmaktadır. Özellikle kariyerlerinde başarılı olan, mükemmeliyetçi anne-babalarla yetişmiş bireylerde bu sendrom daha fazla yaşanmaktadır. Bilir, bu durumu "Çocuklukta aile baskıları ve performans kaygısı, yetişkinlikte imposter sendromuna zemin hazırlayabilir" şeklinde açıklıyor.
Bilir, bu sendromun kişileri nasıl etkilediğini ve başa çıkma yöntemlerini de sıralıyor. Başarıyı kabullenmek ve içsel sesin olumsuz etkilerini sorgulamak, kişilerin bu durumu aşmalarına yardımcı olabilir. Ayrıca, bu tür bir durumda profesyonel destek almanın önemini vurgulayan Bilir, bilişsel davranışçı terapilerin bu sendromla başa çıkmada etkili bir yöntem olduğunu belirtiyor. İmposter sendromu, iş ve sosyal yaşamda ciddi etkiler yaratabilir. Ancak, farkındalık geliştirmek ve sağlıklı başa çıkma stratejileriyle, bireyler bu durumu aşarak öz güvenlerini yeniden kazanabilirler.
