Üniversite öğrenimi için 2020 yılında Hatay’dan Eskişehir’e gelen Ahmet K. Bahçelievler Mahallesi’nde 750 TL kira bedeli karşılığında bir eve yerleşti. Öğrencinin yaşadığı ev 2021 yılında M.A. tarafından satın alındı. Satın alma işleminden yaklaşık 1 ay sonra yeni ev sahibi, kendi barınma ihtiyacı için kullanacağını belirterek kiracı Ahmet K’nin daireyi tahliye etmesini istedi. Ahmet K. tahliyeye itiraz ederek evde kalmaya devam etti. Bunun üzerine ev sahibi M.A. 2022’nin Haziran ayında kiracıya tahliye davası açtı. Bu süreçte evde kalmaya devam eden Ahmet K, 2023’ün Şubat ayında yarıyıl tatili için döndüğü memleketi Hatay’da depreme yakalandı.

DAVAYA KESİN RET

Eskişehir Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen davada karar verildi. Mahkeme, Yargıtay ilamına da değinerek ev sahibinin ihtiyaç talebinin samimi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Ayrıca, harca esas değerin istinaf sınırının altında kalması nedeniyle davanın istinaf yolu kapalı olmak üzere kesin olarak reddine karar verildi.

İHTİYACIN SÜREKLİ OLMASI GEREKİR

Yargıtay’ın konuyla ilgili ilamı ise şöyle: “İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın varlığının kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç, tahliye sebebi yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun süreye bağlı ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sahibinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.”

“BAŞKA BARINMA İMKANI YOK”

Dava sürecine değinen kiracı Ahmet K’nin avukatı Halil Şen, “Müvekkilime yeni malikin gereksinimi nedeniyle açılan tahliye davasının reddine karar verildi. Yargılama sırasında davacının yurt dışında yaşadığı, Türkiye’deki kamu görevinden istifa ettiği ve Türkiye’de bir konuta ihtiyaç duymadığını ortaya koyduk. Müvekkilim ayrıca büyük depreme Hatay’da ailesinin yanında yakalandı. Ailesinin konutu orta derecede hasar görmüş durumda. Yani Eskişehir’de kirada yaşadığı daireden başka barınma imkanı da yok” diye konuştu.

“HAKLARINI İYİ BİLMELERİ ÖNEMLİ”

Adliyede en sık görülen davaların başında kira uyuşmazlıkları ve tahliye davaları olduğunu kaydeden, “Pandemi ve deprem sonrasında günün ekonomik koşulları ile paranın satın alma gücü değerlendirildiğinde en sık görülen davalardan biri kira uyuşmazlıkları oldu. Kanundaki yüzde 25 düzenlemesi ve kiracıların gelirlerinin ödemeye yeterli olmama durumları göz önüne alındığında davaların arttığı görülüyor. Kiracılar haklarını bilmemekte olup, ev sahiplerinin dayatmalarıyla tahliye taahhütnamelerini imzalayabiliyor. Ev sahipleri ve kiracıların haklarını iyi bilip buna göre hareket etmesi önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

Abdullah Güçlü

Editör: Tuğçe Kaş