Sosyal ilişkilerin temelinde güven, samimiyet, nezaket …. var...
Sosyal hayatta dünyamız küçüldükçe bunlar da küçülüyor mu sizce?
Sizce yalnızlığımız gün geçtikçe artıyor mu?
Yalnızlaştıkça yaşamada zorlanıyor muyuz sizce?
Zorluklarla mücadelede bocalaya bocalaya geçip gidiyor ömrümüz.
Yaşadığımız ortamda barış ve huzuru olumlu ya da olumsuz etkileyen her şey, güven ya da güvensizliğe bağlı değil mi sizce de?
Komşuluk ilişkilerinde, iş hayatında, insanlar arasındaki her tür ilişkide güven esas değil mi sizce de?
Çağın şaşırtıcıları diyebileceğimiz makam, mevki, şöhret, hırs vb. tahrik edicilere tahammül edebilmek, oldukça zor. Bunlar, güveni de zedeliyor. Bunun törpülenmesi elzem değil mi sizce de?
Güveni sarsmadan güzellikleri hayat boyu sürdürmek gerçekten zor değil mi?
Güven sarsılınca bütün ilişkiler bir anda yıkılıyor adeta paramparça oluyor değil mi?
Gerçek dostluk ve arkadaşlıklar yıllar sonra; insanların birbirini tanıması ve tartmasıyla, güven duygusuyla kuruluyor değil mi?
İnsanların kendine güveninin artması, insanlar arasında güven tesisini kolaylaştırıyor; sevgi, saygı, hoşgörü ortamı çabuk oluşuyor değil mi?
Güvenmeyen kişi, iletişim kurmada çok zorluk çekiyor hatta iletişim kuramıyor değil mi?
Cömert, iyi huylu, uysal, başkalarının hak ve hukukunu gözetenler güvenilir kişiler değil mi?
Soruları biraz fazla sordum değil mi?
'Güvensizlik başlayınca dostluk kaybolur.' esasını aklımızdan çıkarmayacağız.
Konumumuza da mevkiimize de adımıza ya da şöhretimize de güvenmeyeceğiz. Her şeyden önce özümüze, sözümüze, gücümüze güveneceğiz.
Güven var gibi görünse de temelde güvensizlik olan hususları yeniden gözden geçireceğiz. Güvenli bir hayat yaşamaya daha çok gayret edeceğiz. Güveni aptal cesaretiyle karıştırmayacağız.
Kendimize olan güvenimizi kaybetmeyeceğiz. Güvenimizi kaybedince kaybedecek bir şeyimiz kalmayacağını bileceğiz.
Unutmayalım; sevdikçe sevileceğiz, güvendikçe güvenileceğiz.
Duygu ve düşüncelerini, ideallerini, hayallerini, güçlü ve zayıf yanlarını açıkça ortaya koyabilme ve bundan zarar görmeme güvencesine sahip kişileri örnek alacağız.
Güveni geliştirmek yıllar aldığını, yıkmanın da bir dakika aldığını unutmayacağız. Bize duyulan güveni kesinlikle hak edeceğiz; onu muhafaza edeceğiz.
Güven ortamında yetişememiş olsak da çevremizi güven ortamıyla bezemek durumundayız.
Yakınlık ve dayanışma duygularımızı pekiştirmek durumundayız.
Güven verenlere daha çok yaklaşacağız. Birlikte çalıştığımız insanlara güvenmeyi daha çabuk öğreneceğiz.
Güven, sevgiden önce geliyor tabi.
Kimi seveceğimizi, kime güveneceğimizi bilmek durumundayız tabi.
Sevgimizi, değerimizi ve güvenimizi layık olana vereceğiz tabi.
Güven duygusunun önemi hakkında Peygamberimiz (SAV), 'Hakiki mümin odur ki insanlar malları ve canları hususunda emniyet içindedirler.' diyor.
İşin bu noktasında 'Allah'a dayan saye sarıl hükmüne ram ol / Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol' diyen Mehmed Akif Ersoy (1873 - 1936)'u rahmetle yad ediyorum.
Kutadgu Bilig'teki şu beyite kulak verelim hele bir:
'Herkese güven fakat kendini gözet
Sana karşı şefkatli olan senin kendi gözündür.'
Arif Nihat Asya (1904 - 1975) merhumu çok severim. Çoğunuz biliyordur ama tekrarında fayda olduğuna inandığım şöyle bir sözü var. Onunla bitirelim şimdilik:
'Boyasına güvenen halı, güneş ışığına çıkmaktan korkmaz.'
Evet; 'güven' daha başka nasıl anlatılır ki.