İnan Çalışır

Çünkü tahammül edemiyoruz gerçekleri duymaya.
Biliyoruz ki acıtır her gerçek.
Saklanma çabası işte hep bundan.
Kaçma çabası işte hep bundan.
Oysa gerçeklerle çarpışarak kazanıyor insan; hayatla mücadeleyi ve içindeki bitmez savaşı!
Ve ancak kendini yenebilen insan duyar, bir başkasının sesini. Önce kendimizi yenmeyi öğrenmeli!
Çünkü hiçbir gerçek acıtamaz ve korkutamaz; kendini yenebilen insanı! Ki zaten onlar iyi bilir gideceği adresi.
Güçsüzü seçer onlar! Peki ya biz! Güçsüz müyüz? Değiliz! Öyleyse neden kesiyoruz doğruyu söyleyenlerin sözünü? Neden dinlemiyoruz? Neden anlamak istemiyoruz farklı olanı? Neden ötekileştiriyoruz?
Neden tüm renklere kucak açmıyoruz? Toplumca içe dönüş zamanı! Önce kendimizi yenmeli!
Çünkü kazanılacak nice zafer var içimizde...
Neden kesiyoruz?
'Başarıya koşanların önünü...'
Çünkü kıskanıyoruz! Evet! Açık ve net: Kıskanıyoruz! 'Biz yapamadık o da yapamasın!' diyoruz.
'Biz mutlu olamadık o da olamasın!' diyoruz. 'Biz başaramadık o da başaramasın!' diyoruz.
Çünkü en sevdiğimiz oyun: Kadercilik! Biz bu muyuz? Değiliz! Öyleyse neden kesiyoruz başarıya koşanların önünü?
Neden destek olmak yerine köstek oluyoruz?
Neden alkışlamıyoruz?
Neden tebrik etmiyoruz?
Toplumca içe dönüş zamanı! Çünkü gidilecek nice yol var içimizde...
Neden kesiyoruz? 'Dik duranların başını...'
Oysa bilmiyoruz; konuşmak lazım! Daha çok konuşmak... Daha çok haykırmak... Daha cesur olmak... Fakat hiçbir şey bilmiyoruz! Üstelik bilmediğimizi de bilmiyoruz! Ve daha da beteri; bu halimizden gayet memnunuz ve bilgilenmek dahi istemiyoruz! Çünkü öyle öğretildi bize: 'Az düşün, az konuş, çok çalış!' dendi. 'Her doğru her yerde söylenmez!' dendi. 'Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!' dendi.
İnandık biz de ve boyun eğdik sessizce düzene!
Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytanlara dönüştük. Bir minicik horozun bile, istediği vakitte ötme hakkını elinden aldık! 'Vakitsiz öten horozun, başını keserler!' dedik. Peki bu korku niye? Biz bu muyuz? Değiliz! Öyleyse neden kesiyoruz dik duranların başını? Neden savunmuyoruz haksızlığa karşı haykıranları? Neden tüm sesler çoğalıp çığlık olamıyoruz?
Neden kesiyoruz? 'Sevgiye uzanan yolları...'
Çünkü kaostan besleniyoruz! Sevgi ve mutluluk... Aşk ve dostluk... Kardeşlik ve paylaşım...
Kısacası hayata dair en gerçek duygular, yalnız masallarda olur sanıyoruz. İnanmıyoruz!
Evet! Asıl problem işte bu: İnanmıyoruz! Dünyayı değiştirecek tek gücün 'Sevgi' olduğuna inanmıyoruz!
Bunu göremeyecek kadar kör müyüz?
Sevgi dilini öğrenmemek için bu kadar direnmek niye? Biz bu muyuz? Değiliz! Öyleyse neden değer vermiyoruz; kendi içimizden kopup gelenlere? Neden kesiyoruz sevgiye uzanan yolları? Neden öğrenmiyoruz sevmeyi - sevilmeyi? Toplumca içe dönüş zamanı!
Çünkü paylaşacak nice sevgi var içimizde...
Neden kesiyoruz? Cana can katan fidanları... Bindiğimiz dalları! Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz ağaçları... Hani o; sırma saçlara taç yapılan çiçekleri... Hani o; güzel gözlü ceylanların pınarlarını.. Ve kim bilir; sayamadığım, daha nice doğal güzelliğimizi!
Neden kesiyoruz? Kesmeyin! Kestirtmeyin! Kesmeyelim! Kestirtmeyelim!
Kesecekseniz nefreti, kıskançlığı, öfkeyi, dedikoduyu, düşmanlığı, haksızlığı, savaşı, ihaneti kesin!