Biraz zorlu geçen bir meclis akşamıydı.
Aslında meclis içinde iletişimsizlik vardı... Hocam başkanlık makamında demokratik bir hoş görü örneğini göstererek herkese söz hakkı verdi.
Meclisi locadan izlemek güzel. Her şeyi tepeden görüyor fotoğraflıyorsun.
Gözünüzden hiçbir şey kaçmıyor.
****
Akşam yemeğine davet etti. İkramları yedikten sonra, hocam hadi dedi kısa bir şehir turu yapalım.
Uzun zamandan beri dolaşmamıştık birlikte.
Pandemi girince askıda kaldı.
Makam aracın önü koltuğunda otururdu Hocam. Neden dedim? Önde oturunca şehrin ışıklarını daha iyi görüyorum.
Arkaya oturtunca espriyi patlattı. Sanada bulaşsın!

Sürücüye talimat verir. Yavaş gider. Ulus meydanından geçerken özgürlüğün sanat eseri yansıyor gözlerimize.
Gecenin çağdaş ışıltısı şehri aydınlatır. Cıvıl cıvıl yaşayan bir kent. Alacakaranlığa gömülmemiş bir şehir. Şehrin ışıkları çağdaşlığı yansıtıyor kaldırımlara.
Aslında gördükleri hayallerinin gerçekleşmesinin ışıldamalarıdır. Bir nefes almak gibi bir şey.
Yüzünde gülümseme.
****
Çok yıllar öncesinde akademi başkanlığı yaptığı döneminde İsmet İnönü Caddesi ve Bağlar caddesinden gelip geçerken ah! Der şu yollarda şöyle olsa. Etrafında ışıl ışıl pastaneler, meydanlar, sanat merkezleri sağlı sollu... Hep şehri düşünmüş alternatifler, projeler üretmiştir.
Dedi ki hayal ettiklerimi yapmak bana nasip oldu.
Şunu unutmayalım belki hocamıza nasip oldu ama, Eskişehir'de yaşayanlar nasiplendi.
Çağdaşlığı, yeniden aydınlanmayı yakaladı..
Hani bir laf vardır. İnsanı doğduğu yere peygamber yapmazlar. Eskişehir'i için geçerli olmadığını düşünmek istiyorum. İyi ki Hocamızı belediye başkanı yapmışız.
Herkese nasip olmaz.

*****
Gazetelerin muhabirleri ve köşe yazarları belediye Meclislerini takip ederlerdi. Anlayamadıklarını sorarlardı.
Ben o zamanlarda düzenli olarak Yılmaz hocamı makamında ziyaret ediyordum. Gündeme gelen konular üzerinde bilgiler, belgeler veriyordum. Görüş alışverişinde bulunuyorduk..Hocamda, ilgi alanın dışında olan İmar değişikleri konusunda, arkadaşlarına talimat verip bizler için rapor hazırlatıyordu. Bende bunları Büyükşehir gurup başkanı olarak gurubumda tartışıyor ve şehrin gündemine getiriyordum.
O günlerde şahsımıza gösterdiği itimada hep müteşekkir kalmışımdır.
Onun için bu günlere gelmemde onun bana gösterdiği hayat derslerinin büyük katkısı vardır.
Yol haritası çok daha önemlidir.
Yılmaz hocam benim için çok özel öneme sahip bir ağabeydir ve şehrinde ağabeyidir.
Her zaman söyledikleri benim için birinci derece önemlidir. Konuşmasında ne demek istiyor? Niçin bunları söyledi. Ne istedi. Vermek istediği mesajların içeriği toplumun faydasına mı? Gibi düşünürdüm.
Kamucu hizmet etme yaklaşımlar benim felsefemdi.
Sonuçların baktığımızda, zaman içinde haklı çıktığını yaşayarak gördük.
Bir de engellenmeseydi neler olurdu? Bütün engellemelere, bütçe kısıklığına rağmen bunlar yapıldı.
Kim derdi ki, at arabalarının cirit attığı, kerpiç binaların ve gecekonduların şehri bir ur gibi sardığı, sosyal yaşamın neredeyse çok sınırlı olduğu, tiyatronun unutulduğu, sanat etkinliklerinin sokak düğünlerine indirgendiği, ulaşımda kentin dört bir tarafın da tramvayların kesintisiz hizmet verdiğini, çağdaş konforlu otobüslerin devreye sokulduğunu, sanat merkezlerin çoğaldığını, uluslararası nitelikte alışveriş merkezlerin olabileceğini, temiz bir yaşanabilir çevreci bir anlayışın şehrin sosyal yaşamına katkı vereceğini, her tarafı dökülen Odunpazarına yeniden bir sihirli elin değmesi gibi turistik bölge olacağını, her tarafta 5 yıldızlı otellerle olacağını, pislik akan Porsuğun yeniden tertemiz canlı olabileceğini, çevre düzenlemeleri ile, Avrupai anlamda ve büyüklükte tematik parkların, olabileceğini her yerden sanatın fışkırdığını.
Kim hayal edebilirdi.
Yaptığı hizmetleri gerçekleşen projeleri say say bitmez. Her tarafı dökülen bir kasaba görümünü çok daha planlı bir yaşanabilir örnek bir CUMHURİYET kenti olacağını kim? öngörebilirdi...
Sizlerin gördükleriniz üzerinden değerlendiriyorsunuz. Bir de göremedikleriniz var. Onlar, gördükleriniz en yüz katı yapılan hizmetler.
Kısacası şehir Eskişehir'dir sözü boşa söylenmiş bir söz değil.
Yılmaz Hocanın bu şehrin her sokağında bir imzası var.
Ne yazık ki, onun adını bulvara vermekle sınırlandırdık.
Ne olur ey meclis üyeleri... Kendi içinizde biriken egoları bir kenara bırakın.
Hocamıza yakışan bir kent parka, sanat merkezine adını verin.
Vefanızı gösterin..

*****
Büyükerşen'e verilen oy her zaman partisinin çok üzerindedir.
Politikada analizler yapılırken, seçmen davranış biçimlerini ve değişkenliklerin nedenlerini bilmesi gerekmez mi?
Gerekir değil mi.
Biraz bilgi ve doğru analiz.
Eğer matematik ve mantığı bir kenara koyarsanız, siyasal engellemeleri dikkate almazsınız, mevcut stratejik plan ve yatırım programları ile, bütçe olanaklarını dikkate almadan, mukayese etmeden Büyükerşen'i eleştiri yapmak 'yer çekimi yoktur' mantığı ile deyim yerindeyse aklımız yok varsaymakla eş anlamlıdır.


****
Hoca düşünceleri ile şehrin en önemli 'pusulasıdır'. Eskişehir zar, zor bulduğu pusulasına elbette sahip çıkacaktır. Şunu çok iyi biliyoruz ki, pusulasını şaşıranlar ne hale geldiğini hep birlikte görüyoruz!
Bursa'nın yeşilliği yok olurken, debelenirken, Büyükerşen döneminde, Eskişehir aydınlık çağı yakalamakla kalmamış, aynı zamanda Eskişehir eskiliği gitmiş, kendisini yenilemiş yeni bir medeniyetin inşasını yapmıştır.
Bu yol Atatürk'ün devrimlerinin yoludur. Halka hizmet etme yoludur.
Tıpkı Atatürk'ün Cumhuriyet devrimi dibi..
Biz, çağdaş medeniyetin ortasında demokrasiözgürlük oksijeni soluyup duruyoruz belki de hiç farkında olamıyoruz.

Belki Hocama en yakın dost bildikleri yeterli 'vefayı' göstermemiş olabilirler. Ama, bizim vefamız elbette olacaktır. Vefa İstanbul'daki bir semtin adı değil, bizim aldığımız edep ve adabın adıdır.
Başkaları anlamasa, bilmese bile!
Vefalı dostların selamı ile...