'Ahilik kültürünü gelecek kuşaklara tanıtmak /taşımak' cümlesi güzel, peki ya ne derece uygulanabiliyor?
Anmak ve anlatmak için önce anlamak, bu kuşağa tanıtmak gerekiyor…
Aksi halde sabahtan akşama kadar /soluksuz anlatın fayda etmez… Başka türlü zaten sirayet etmez şimdiki kuşağa /bizlere…
Sayın Ekrem Birsen başta olmak üzere herkese önemli görevler düşüyor…
Öyle bir haftayı yeterli görmek, geleneksel anma programlarının tekrarını yapmak, miş gibi muş gibi davranmak, şekilcilikten öte gitmez…
AHİLİĞİ TEKRAR GERİ GETİRMEK MÜMKÜN(mü?)
*İrfan medeniyetimizin temelini teşkil eden ticari ve sosyal hayatımızın vazgeçilmez unsuru Ahilik kurumunu adam akıllı bu kuşağa tanıtımını /gelecek nesle taşınmasını sağlamak lazım…
*Ticari ve sosyal hayatı koordine eden ahiliği sadece 3-5 güne sığdırır, o postu çıkarırsanız yılın geri kalan 360 gününden ne bekliyorsunuz ki!
* 'Ahilik temeli kardeşlik kavramıyla örülüdür' deriz… Peki, ne kadar bağlıyız birbirimize?
*Ne kadar destek veriyoruz kendimize, Kent'imize, esnafımıza?
*Ahilik, ahilik deyip duruyoruz; tesbih çekiyoruz durmadan…
*Allah cc aşkına ahiliğin olduğu dönemler bize; 'huzur, güven ve istikrar devirleri olarak' anlatılagelir… Esnafımız şimdilerde öyle mi?
Öylede bizim mi haberimiz yok?
HANS BARTH'IN TÜRKİYE DÜŞÜNCESİ…
Hans Barth İsviçre'li seyyah… Bakın ne diyor…
*Denilebilir ki, İstanbul halkı yeryüzünün en medeni ve en dürüst halkıdır… İstanbul'un hiçbir semtinde hatta en kuytu sokaklarında bile, bir yabancıya hakaret edilmez, yabancı muamelesi yapılmaz, mahalleden birisi gibi davranılır…
*Camileri ziyaret etmek, hatta ibadet saatlerinde bile içeri girmek mümkündür… Bizim kiliselere aynı rahatlıkla girilmez. Sokaklarda veya meydanlarda saygısız bir hitapla yahut hareketle karşılaşmanız mümkün değildir…
*Asla yabancı olduğunuz ima edilmez, aksine yardıma ihtiyacınız olup olmadığı siz fark etmeden gözlenir ve yardıma muhtaç iseniz hemen yanınıza koşup, nezaketle bir isteğiniz olup olmadığı sorulur…
*Özellikle çarşıda, camidekine benzer bir sükûnet görürsünüz. Olabildiğince esnafın az konuştuğu ve daha çok müşteriyi dinlediğine şahit olursunuz…
İnanılmaz değil mi? Peki, şimdilerde öyle mi? Batıya ışık olan bu topraklarda neden esnafa sahip çıkmamışız düşünmemiz lazım…
Biz nasıl bu hale geldik böyle?
ESNAF KAN AĞLIYOR KAN!
*Öyle şekilcilikten ziyade adam akıllı projelerle destek bekliyor… Ayakta kalmak için dayanak arıyor…
*Görünen o ki! Biz daha geçmişi bile idrak edememişiz… Bu durumda geleceği nasıl yöneteceğiz?
*Sayın Birsen'in dediği gibi /Bütün kabahati AVM'lere, dış güçlere atmakla /her şey düzelse keşke!
*Yapılması gereken 'bütün ticari faaliyetlerimizi, ahilik kültürü çerçevesinde nasıl yapabiliriz' onu yeniden keşfetmemiz elzemdir…
*Yaşadığımız çağda tekniğin, teknolojinin getirdiği yeniliklerle esnafımızı nasıl koordine edebiliriz konusuna kafa yormamız lazım…
*Neredeyse her yeniliğe açık olan(!) kapımızı, bacamızı medeniyetimizin temelini oluşturan, hayran olduğumuz köklü geleneğimize de açabilir Türk Malı olmak şerhiyle farklı oluşumlar denemeliyiz…
AHİ EVRAN TÜRK'TÜR…
Ahi Evran, Azerbaycan'ın Hoy kasabasında dünyaya gelir… Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in zamanında burası bir Türk köyüdür… Ahi Evran da aslen Türk'tür… Anadolu'da ahilik teşkilatının kurucusu olarak kabul edilir…
GELDİK ZURNANIN DÜT DEDİĞİ YERE!
Gelin azıcık vuralım kendimizi yerden yere;
Yazının başından bu yana araştırmalarımızı ve dahi yorumlarımızı aktarmaya çalıştık…
Dememiz odur ki!
*Biz 'Ahilik Haftası'nı mükemmel anıyoruz…
*Biz Seyyid Sultan Şücaaddin Veli'yi, Seyit Battal Gazi'yi, Hoca Nasreddin'i haftalarca anıyoruz…
*Biz Yunusemre'yi, Tabduk Emre'yi anmalara doyamıyoruz…
*15 Temmuz'u kutlarken (ki elbette kutlamalıyız) şehitlerimizi yad etmeyi unutuyor, Kent meydanlarında göbekler atacak kadar şarkılı, türkülü eğlencelerde buluyoruz kendimizi…
*Ana-ana yoruluyoruz adeta… Boğuluyoruz anmaktan…
*Kravatlı, kravatsız panayır havasına sokuyor, işin şirazesini kaydırıyor, kantarın topuzunu kaçırıyoruz…
*İşin suyunu çıkarıyoruz… İçimiz posa gibi kalmışız /farkına varmıyoruz…

ANIYORUZ DA! PEKİ, ANLIYOR MUYUZ?
*Peki, andığımız /kut'ladığımız Ahilik başta olmak üzere saydığımız bütün değerlerimizi anlıyor muyuz?
*Anlamak için çaba sarf ediyor muyuz?
*Anladıktan sonra anlatma yetisine sahip olabiliyorsak ne ala…
Senede 5 gün anıyor, geri kalan 360 gün gölgesinde sallanıyoruz /yan gelip yatıyoruz…
*Şekilcilikte, anmada, s/anmada şampiyonuz…
*Anlamada, anlayıp hayata intibak etmede çoktan küme düşmüşüz /yok Oluyoruz… Farkına bile varmıyor anmaya devam ediyoruz…
Bakalım toplum olarak ne vakit anmadan /anlama ve hayata tatbik mertebesine geçeceğiz…
*Biz anmaya çok anlam yüklüyor, işin suyunu çıkarıyor, özünü kaçırıyoruz…
Bizim sorunumuz hayatımıza uygulayamama hastalığı…
Rabbim cc şifamızı versin…
Amin…