Eskişehir'de can dostların görüntüsü içleri ısıttı! Eskişehir'de can dostların görüntüsü içleri ısıttı!

Kısa bir süre sonra hayata geçecek olan Ankara-Eskişehir Yüksek Hızlı Tren projesinde, trenin Eskişehir’de durmayacak olmasına tepki gösteren Süllü, “Sivrihisar’dan geçecek ve Ankara – İzmir arası 3 buçuk saate inecek. Eskişehir demiryollarının kavşak noktası. Sivrihisar’da geçtiği güzergahta orada obruklar çok fazla. TMMOB’un uyarısı var. Ben yeni bir soru önergesi hazırladım konuyla ilgili. Eskişehir merkezinden geçerek İstanbul’u bağlaması imkanı olacak. Emirdağ üzerinden döneceğine buradan geçerek tüm güzergahı toplayabilir böylece İstanbul yolcusunda İzmir’e ulaştırma imkanı olabilir. Bu konuda soru önergesini meclise verdik. Bunu da ilk olarak sizin aracılığınızla açıklayayım. Eskişehir’in üvey evlat muamelesinden kurtulması lazım. Bu dönem Nebi Bey’e ve diğer AKP milletvekillerimize baya iş düşüyor. Onları bu konuda rahat bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. 

KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILDI
9 yıldır Odunpazarı Tarihi Bölge’de açılması beklenen ETİ Şehir ve Göç Müzesi’nin, TÜGVA Kıraathanesi’ne dönüştürülmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Süllü, “2012 yılında Eskişehir, Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak Astana’dan unvanı devralmıştı ve bu çerçevede de 2012 yılının sonlarına doğru bir kanun geçirildi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden. 6303 sayılı bir kanun. Orada da Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Hakkında Kanun denilerek bir ajans kuruldu ve 2013 yılı içindeki tüm etkinlikler bu ajans çerçevesinde yürütüldü. Olay bitti, 2013 yılı geçti. Aslında 31 Aralık 2013 itibariyle ajansın tasfiyesi gerekiyordu. 2014’te Mart seçimleri vardı. Yerel seçimler ve yerel seçimler sonuna kadar beklendi aslında ve bir kanunda değişiklik yapıldı. 522 sayılı kanun. Tekrar Nabi hocanın imzasıyla TBMM’ye getirildi. O dönem ben vekil değildim. O konunda da dendi ki; 6 ay içinde tasfiyesi gerçekleşecek dendi. Fakat bu kanunu şöyle enteresan bir yanı vardı çünkü. Ajansın gelirleri belediyelerden, üniversitelerden, bağışlardan, sanayiden elde edilmişti. 6’ncı maddesinde de diyordu ki; toplanan ödenek, gelir ve bağışlardan artan meblağ, tasfiyeyi takiben iki eşit parçaya bölünüp İl Özel İdaresi ve Eskişehir Büyükşehir bütçelerine gelir olarak kaydedilir deniliyordu. 2014'teki 522 sayılı kanunla ajans yönetim kuruluna bırakıldı. Ve çok ilginç şekilde o dönemde de hatırlarsanız 2014'te mali idarelerin yapısında bir değişiklik oldu ve Büyükşehir Yasası girince İl Özel İdaresi kalktı.Dolayısıyla paranın kalan bütün mal varlığının Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi gerekiyordu” dedi.
MAL VARLIĞI BÜYÜKŞEHİR YERİNE VAKFA AKTARILDI
Süllü şöyle devam etti: “2014 seçimlerinde Yılmaz Hoca tekrar kazanınca belediyeyi mal varlıkları, belediyeye devredilmesi gerekirken bir vakıf kuruldu. Türk Dünyası Vakfı kuruldu ve o vakfa verildi. Bütün mal varlığı aktarıldı. Bir yönetim kurulu var, mütevelli heyeti var. 2015 yılında da hemen işte bu kurulmasından sonra vakfın 2015 yılında ben de Yılmaz Hocayla hatta Büyükşehir Meclis üyesiydim. Bir gün biz oraya gittik. Temel attık. Orada sponsor firmanın yönetim kurulu başkanı vardı. Dönemin valisi vardı. O dönemki milletvekili Salih Koca vardı. Temel atıldı. 2015 yılından sonra ben sürekli inşaatı takip ettim. Çünkü Göç Müzesi gerçekten bu şehir için son derece önemli bir müze. Çünkü Eskişehir hepimizin bildiği gibi Balkanlardan,  Kafkaslardan, Kırım’dan gelen göçlerle son derece büyük bir kültürel zenginliğe sahip ve böyle bir mirası var bu şehrin. Sonuçta orada tüm bu Göç Müzesi’nde bunların sergilenecek olması hepimizde heyecan yarattı. Ben hatta müzenin inşaatı bittikten sonra iç yapımında bir ara gitmiştim ve resimler çekmiştim.”
SİTEDE HER ŞEY AÇIK
2019 yılında konuyla ilgili bir soru önergesi verdiğini ve cevabın 2020’de geldiğini söyleyen Süllü, “Soru önergem burada işte, soruyorum, diyorum ki; müze neden yapılamadı? Burada gelen yanıt da çok ilginç. Diyor ki; böyle bir ETİ Şehir ve Göç Müzesi ismiyle yapılan veya yapılması planlanan bir çalışma bulunmamaktadır diyor. Kültür Bakanlığı’nın cevabı bu bana. Yani Kültür Bakanlığı’nın müzeden haberi yok. Ve diyor ki; özel müze olarak faaliyette bulunmak amacıyla Genel Müdürlüğe, bize yapılmış herhangi bir başvuru da mevcut değildir. Ancak başvuruda bulunması halinde konu değerlendirilecektir diyor. Yani Kültür Bakanlığı benim böyle bir şeyden haberim yok diyor. Çok ilginç… Bakın burası Kültür Bakanlığı’na bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün arsası. Yani binanın yapıldığı yer Kültür Bakanlığı’nın. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün sayfasına girdiğimizde herkes görebilir bunu. Sadece ben değil, yapım veya onarım, kiralama karşılığı yani kiralama adı altında verilen 448 yerden bir tanesi burası. ETİ Şehir ve Göç Müzesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün sayfasında bir tapu kaydı var. Metrekare ve kullanım amacı müze diyor. Sözleşme süresi 15 yıl diyor ve aylık kira bedeli 2 bin 100 lira diyor. Çok komik her şey çok açık. Şimdi vakfın sayfasına da giriyoruz. Vakfın sayfasında da devam eden eserlerimiz arasında ETİ Şehir ve Göç Müzesi diye devam eden eserlerimiz arasında burasını da görüyoruz. Burası tahsisli yer, zaten kamunun yeri. Kültür Bakanlığı bilmiyoruz diyor. Yani bu kadar habersiz… ETİ, sponsor firma her şeyin üstlenmiş. Bina inşaatını yapmış, içini yapımını A'dan Z’ye üstlenmiş, isminiz zaten vermiş. Ben firmayı o gün ilk gün haberim olur olmaz bir WhatsApp mesajı Yönetim Kurulu Başkanı’na attım ama halen bir cevap yok” ifadelerini kullandı. 
AÇIKLAMA DEĞİL AÇILSIN İSTİYORUZ
TÜGVA’ya “Siz burayı nasıl aldınız?” sorusunu yönelten Süllü, “TÜGVA bir açıklama yaptı biliyorsunuz. Şimdi TÜGVA da biz sanki biz kıraathanenin ne olduğunu bilmiyoruz. İtirazımız şu yönde diye düşünüyorlar herhalde; burası kahve olacak diye… Tabii ki Türk Dil Kurumu sözlüğü alacakmışız da efendim, kıraathanenin şeyine bakacakmışız da… Kardeşim biz onu sormuyoruz. Sen burayı nasıl aldın? Müzenin içindekiler ne oldu? Balkan dernekleri ile görüştüm. Ağlıyor insanlar… Diyorlar ki anneannelerimizin çeyizlerini çıkarttık verdik diyorlar. Elimizdeki göç belgelerini çıkartıp verdik diyorlar. Nerede bunlar şimdi? Neredeler bilmiyoruz. Görebildiğim kadarıyla o gün kapalı kilitli üstü, sadece tabela değişmiş. Görebildiğim kadarıyla sıralar, masalar falan var. Ama benim hatırladığım kadarıyla hamur teknesi oradaydı. Şimdi onlar nerede? Oradaki dokümanlar nerede? Bunu yasal olarak nasıl yaptılar. Yani genel kurulları toplanmamış. Son dönemde şeffaf bir süreç yok. Bakın o kadar üzüntü verici bir durum ki şimdi baktığınız zaman aslında son 18 yılda 13 milyar lira kaynak aktarılmış kamudan bu vakıflara. Bir tanesi de TÜGVA. Böyle bir şey olabilir mi, yandaş vakıfların kamu kaynaklarına çökmesidir bu. Şehirde başka hiçbir kıraathane açacak yer kalmadı da bu şehrin mirasını sergileneceği, kültürel birikimin sergileneceği bir müzeye mi çökülüyor? Bir kişi de çıkıp açıklama yapmadı. Yani Eskişehirler cevap bekliyor. Biz buradan duyurmuş olalım. En azından ne yapmayı planlıyorlar? Akıllarındaki ne? Buradakiler nerede? Firmadan da bir açıklama gelmedi. Merak ediyoruz. O tabelanın oradan indirilip eski tabelanın konulmasını ve müzenin acilen neredeyse o bütün sözü edilen bu imalatlar, verilen o kıymetli dokümanlar, insanların el emeği, göz nurları, hatıraları, onların tamamının getirilip bu müzenin açılmasını istiyoruz. Artık açıklama falan değil, açsınlar istiyoruz” şeklinde konuştu.

Muhabir: HÜSAMETTİN POLAT