24 Ocak 1993 tarihinde evinin önünde bulunan otomobile yerleştirilen bombanın infilak etmesiyle hayatını kaybeden Araştırmacı-Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu, ölümünün 32’inci yıldönümünde unutulmadı. Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Eğitim İş’in katkılarıyla Vilayet Meydanı’nda yapılan çelenk sunma törenine çok sayıda kişi katıldı.
Tören, katılımcıların Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı'nı okuması ile başladı. Ardından, günün anlam ve önemine ilişkin dernek ve sendika temsilcileri tarafından kısa konuşmalar yapıldı. Konuşmalarında, gazetecilik mesleğinin değerini ve Uğur Mumcu’nun hayatını anan konuşmalar yapan katılımcılar, "Unutmadık, Unutturmayacağız" pankartını taşıdı.
Etkinlikte konuşma yapan Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şube Başkanı Cihan Taşar, dernek genel başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy ile başlayan ölümlerin hesabını soracaklarına vurgu yaptı. Taşar, “12 Eylül 1980 faşist darbesi öncesi, topluma korku salmak ve darbeye meşruiyet kazandırmak amacıyla işlenen seri cinayetler, 31 Ocak 1990 günü Kurucu Genel Başkanımız Prof. Dr. Muammer Aksoy’un Ankara’da şehit edilmesiyle açılmıştır. Aynı yılın 6 Ekim’inde kurucu üyemiz Doç. Dr. Bahriye Üçok, 24 Ocak 1993’te Kalpaksız Kuvvacımız Uğur Mumcu cinayetiyle milletçe sarsıldık. 21 Ekim 1999 sabahı ise hedef, Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı olmuştur. Bütün bu cinayetlerin toplumda yarattığı büyük tepki ve tarifsiz acı nedeniyle her yıl 24 Ocak Uğur Mumcu ve 31 Ocak Muammer Aksoy cinayetleri arasındaki haftayı “Adalet ve Demokrasi Haftası” olarak değerlendiriyoruz. Muammer Aksoy cinayetinin üzerine kararlılıkla gidilmediği için kurucumuz Doç. Dr. Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun ve Musa Anter cinayetleriyle sürdürülen bu emperyal vahşet, Uğur Mumcu suikastıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Bütün yetkililer bu cinayeti tüm yönleriyle aydınlatacaklarına söz vermiştir. Ancak o “tuğla” bir türlü çekilememiş, o “duvar” bir türlü yıkılamamıştır. Türk ulusu, vatansever evlatlarını katleden alçakları asla unutmayacak ve bir gün mutlaka hesabını soracaktır” dedi.
"Yeni Mumcuların yanında olmak ise hepimizin görevi”
Eğitim-İş Eskişehir Şube Başkanı Fadime Arslan ise Uğur Mumcu’nun ölümünün hakikati susturma girişimi olduğuna dikkat çekti. Arslan, “32 yıl önce bugün, Ankara’nın Karlı Sokak’ından yükselen bir patlama sesi, bir ulusun vicdanını paramparça etti. İlkeli, cesur gazeteciliği ve tam bağımsız Türkiye sevdasıyla halkın gönlünde yer eden Uğur Mumcu, gericiliğin ve karanlığın korkulu rüyası olmuştu. Onun katledilmesi, yalnızca bir gazeteciye yönelik terör eylemi değil, örgütlü kötülüğün hakikati susturma girişimiydi. Ne yazık ki, aradan geçen yıllar Mumcu’nun uyarılarının doğruluğunu acı bir şekilde kanıtladı. Mafya ve siyaset ilişkilerinin üzerindeki sis perdesi hâlâ kaldırılmadı; tarikatların bürokrasiyle iç içe geçtiği yapı devam ettirildi; emperyalist güçlerin maşası olan terör örgütleriyle gerçek bir mücadele yerine siyasi çıkarlar gözetildi. Mumcu’nun ‘tam bağımsız Türkiye’ ideali, bugün de haklılığını koruyor. Ancak Uğur Mumcu’yu katledenler yanıldı. Mumcu’nun eserleri, fikirleri ve cesareti 32 yıldır elden ele, dilden dile yayılmaya devam ediyor. Onun mirası, susturulamayan bir vicdan olarak yaşamaya devam ediyor. Bu mirası yaşatmak ve hakikati savunan yeni Mumcuların yanında olmak ise hepimizin görevi” ifadelerini kullandı.
"Uğur Mumcu 40 yıl önce de haklıydı,bugün de haklı"
Uğur Mumcu’nun Türkiye’nin en cesur kalemlerinden biri olduğunu dile getiren Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Meltem Karakaş Kaya, Mumcu’nun izinden gitmeye devam edeceklerini belirtti. Karakaş, “Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesi, meslektaşımız, ustamız Uğur Mumcu’yu, aramızdan ayrılışının 32’inci yılında özlemle ve sevgiyle anıyoruz. Uğur Mumcu, yolsuzluk ve yoksulluktan arınmış, Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde tam bağımsız Türkiye ideali için gazetecilik yaptı. Türkiye’nin en cesur kalemlerinden biriydi. Yazılarında cumhuriyet düşmanlarının, yolsuzluktan ve haksızlıktan beslenen karanlık odakların, çetelerin üzerine gitti. Onun yazdıklarından korkanlar, arabasına koydukları bomba ile Uğur Mumcu’yu susturduklarını zannetseler de onun izinden giden yüzlerce, binlerce Uğur Mumcu yetişti bu ülkede ve yetişmeye de devam ediyor. Uğur Mumcu bizlere ülkesi için, bağımsız, özgür ve demokratik bir Türkiye için gazetecilik nasıl yapılır onu gösterdi. Uğur Mumcu 40 yıl önce de haklıydı, bugün de haklı. Uğur Mumcu’dan bizlere halkı için sadece gerçeği yazan keskin bir kalem kaldı. Unutulmasın ve bilinsin ki, Uğur Mumcu’nun kalemi asla yere düşmedi. Onun kalemiyle yazmaya, onun cesaretiyle yol yürümeye devam ediyoruz” açıklamasında bulundu