Sadece 20 yıl önce Türkiye’de 8 eczacılık fakültesi varken bugün bu sayı 63’e ulaştı. Fakülte sayısındaki artış, yetersiz altyapı ve akademik eksiklikler nedeniyle eğitim niteliğinin de düşmesine neden oluyor. Yakın gelecekte binlerce işsiz eczacı olacağına dikkat çeken Eskişehir Eczacı Odası Başkanı Mustafa Çelik, istihdam sorununun bugünden başladığını söyledi. 

TÜM ÜLKENİN SORUNU

Yeni mezunlar için yeni istihdam politikalarının acilen hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyen Çelik, “Kamu kuruluşlarında, özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde, ilaç sanayiinde, dağıtım kanallarında, ilaca ilişkin hizmetlerin yürütüldüğü her alanda eczacı sayısı artırılmalı. Kamuda daha fazla eczacı istihdam edilmesi, hastalarımızın daha etkin eczacılık hizmeti almasına katkı sağlayacak. İlaç sanayiinde ilacın gerçek uzmanı olan eczacıların daha fazla görev almasını sağlayacak kapsamlı istihdam politikaları hayata geçirilmeli. Bu sadece bizim sorunumuz olmaktan da çıktı. Çünkü bu fakültelerde okuyan, mezun olmayı bekleyen genç arkadaşlarımız var. Onların aileleri var. Dolayısıyla bütün ülkeyi ilgilendiren bir istihdam sorunu haline doğru evriliyor” ifadelerini kullandı.

TESPİT VAR ÇÖZÜM YOK

Artan fakülte sayısını “fakülte enflasyonu” olarak nitelendiren Çelik, “Fakülte enflasyonu, eczacı enflasyonunu da ciddi şekilde artırıyor. 2023 yılı için Türkiye’nin ihtiyacı olan eczacı sayısın yaklaşık 30 - 32 bin seviyesinde. Ama biz bugün baktığımızda eczacı sayısı 50 binin üzerinde. Sağlık Bakanlığı, 2011 yılında “Sağlıkta İnsan Kaynakları 2023 Vizyonu” diye bir rapor hazırladı. 2011 yılında bu rapor yazılırken Eczacılık Fakültesi sayısı 20’ydi. Bugün 63 Eczacılık Fakültesi var. Ülkemizde gelecek projeksiyonlar, vizyon planları, durum tespitleri çok güzel ama maalesef popülist politikalardan vazgeçemiyoruz. Hal böyle olunca da maalesef sorunlar da katlana katlana artacak” şeklinde konuştu. 

İSTİHDAM ÖNERİLERİ

Kamuda ve özel sektörde eczacı istihdamı için önerilerde de bulunan Çelik, “Bugün şehrimizde 4 tane cezaevi var. 2 tane kapalı, 2 tane açık. Orada çalışan doktorlardan ve hastanelerden mahkumlara reçeteler üretiliyor. Bu reçeteler karşılığında birçok ilacı da biz eczacılar olarak götürüp kurumlara teslim ediyoruz.  Ama ilaç içeriye girdikten sonra eczacı yok. Orada Adalet Bakanlığı’na bağlı bir eczacının istihdam edilmesi, orada hastaların ilaçla olan etkileşimleri konusunda ciddi katkı sağlayacaktır. Bu da ülke ekonomisine katkı sağlayacaktır. Bir başka örnek vermek gerekirse; spor eczacılığı diye yeni gelişen alan var. Ülkemizde birçok spor kulübü var. Spor kulüplerinde sporcuların hepsi gıda takviyesi ve ciddi ilaçlar kullanıyorlar. Hatta sporcular fark etmeden doping sayılabilecek ilaçlar da kullanabiliyorlar. Profesyonel spor kulüpleri en azından 1 eczacı istihdam etmiş olsa bu konularda sporcunun performansını da artırabilir. Bunun gibi birçok alan var. Biz bu konuda çalışmalar yapıyoruz ama sadece bizim çalışmamız yetmez. Sağlık otoritesinin de elini taşın altına koyması lazım” dedi.

FAKÜLTE YERİNE AR-GE MERKEZİ

Türkiye’deki 63 eczacılık fakültesi’nden yalnızca 15’inin akredite olduğunun altını çizen Çelik, “Akredite olmayan fakülteler AR-GE merkezlerine dönüştürülebilir. Sadece akredite olan fakültelerle devam edersek eczacı ihtiyacımızı fazlasıyla karşılayabiliyoruz aslında. Bizim eczacılık fakültemiz en köklü fakültelerden bir tanesi. Bizim akademisyenlerimiz Afyonkarahisar’a ya da başka üniversitelere ders vermeye gidiyorlar. Yani taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Muhabir: CANER AKSU