Yaşı denk gelenler bilir, 1995'li yıllarda meşhur bir TELEVOLELİK milletvekilimiz vardı. Adı Kubilay Uygun'du ama, kamuoyunda daha çok 'Fırıldak Kubi' diye nam salmıştı. Fırıldaklığının sebebi çok parti değiştirmiş olması. Bu konuda o kadar ustalaşmıştı ki geçişlerde neredeyse ışık hızını yakalamıştı.
Siyasal tarihimize not düştü. Bir gün içinde üç parti değiştirmişti. Parti değiştiren hiç bir milletvekili onun hızına ulaşamamıştı.
Gazeteciler bile şaşırmıştı.

*****

Herkes onu suçladı, aşağıladı.
Aslında o Türkiye politikasının tutarsızlığını bir öznesiydi. Bir fotoğrafıydı.
Belki de en masumuydu.
DSP üst yönetiminden hiç kimse şu soruyu sormadı. Bu adam kimdir?Neyin nesidir? Biz neden aday gösteriyoruz.

Liyakatine bakılmadan mebus adayı sıralamasına sokuluverdi.
Halbuki bu döneme bakıldığında demokrasinin değerleri çöktürülmüş, ekonomik yaşam rayından çıkmış, genel başkanların diktatör olduğu bir siyasal ortam vardı.

DSP'nin parti emekçileri bir kenara itiliverdiler. Genel merkez milletvekilleri listelerini hazırladılar YSK' ya bildirdiler. DSP'nin yerel örgütleri ise ırgatlık yaptı bu tipleri Melis'e taşıdı.

Kurnaz olan fırıldak KUBİLER siyasetin şifrelerini çoktan çözmüştü.
Tek bir amacı vardı. DSP' de yönetimsel bir boşluk vardı ve bunu değerlendirdi.
O da belliydi.

ADAM OLACAK ÇOCUK DÖNER KOLTUKTA OTURUR..

Peki, çocukluğu nasıldı?
Ticaret yapan bir ailesi vardı.Babasının bürosunda masanın arka tarafında eskilerin iskemle dediği bir oturak. Ne olsun.O dönemlerde öyleydi. Şimdiki gibi konforlu kendi ekseninde 360 derece dönen konforlu büro koltukları yoktu. Babası,23 Nisan günü KUBİ' ye sürpriz olsun diye yeni çıkan bir büro koltuğunu almış.
Kubi daha çocuk. Koltuğa oturmuş, bir sağa bir sola dönmeye başlamış. Sonra, çok hoşuna gitmiş. Başlamış kendi ekseninde dönmeye.Babasının işyerine gittiğinde,bunu oyun haline getirmiş.
Babasının masa üzerinde 'defter-i kebiri' duruyormuş. Yanında da, zimem defteri.
Onları karıştırmaya başlayınca babası çocuğunun ileride önemli birisi olduğunu anlamış..
Babası ANAP'lı. Siyasetin bir yerinde şöyle, böyle yer almış. Öyle,ciddi bir eğitimide yok. Koltukta,'fırfır dönmenin' ona kazandırdığı deneyimlerini oğluna öğretmiş. El vermiş. Bak oğlum demiş bu koltuk çok öneliydi. Seni izledim. Cingöz Recai gibisin maşallah. Bu tecrübelerini bundan böyle politikada kullan.
Zaman içinde, sosyal- siyasal fırıldaklık yapma yeteneklerini geliştirmiş. Neredeyse kanıksanır olmuş.

BEKA...
Herşey Türkiye için diyenlere bir baktık ki 'beka' dedikleri şey kendi çıkarlarıymış.
Memleket sevdası ise kocaman bir yalanmış!
Merak etmeyin! Eskişehir siyasetine bir göz atın. Çıkarları için kimler kimlerle beraber. Demek!Siyaset halka hizmet için yapılmıyormuş.
Hatta, fırıldaklık övünme vesilesi bile olmuş. Helal olsun be abi kim tutar seni. Çevresinde birçok kadrolu soytarı istihdam etmiş.
Abem benim!..
İşte bunları bildiğimden nerede bir politikacı görsem fırıldak 'kubiyi' anımsarım..
Anlarım ki, milletvekili olan bu zatı muhterem eğer kanguru gibi mezarlıklarda zıplayarak hatıra fotoğrafı çektiriyorsa, anlarım ki çocukluğunda muhakkak döner koltuğa oturmuştur. Dönmeli koltuklar çok hoş bir oyuncaktır. Oraya oturanlar kolay kolay kalkmak istemezler. Bağımlılık yapar. Politikada bulaşıcı hastalık gibidir. Çocukluktan gelen bir döner koltukta oturma alışkanlığı gün gelir işe yarar ve zamanın ruhu içinde ceylan derisi ile kaplı bir koltuğa oturuverirler!
O koltuğa oturmak çok keyifli bir şeydir.
Hatta çıkar için bir araya gelen partiden aday olmak isteyenlere ilk önce mülakat sırasında böyle dönmeli koltuklara oturturlar. Adayın dönme hızı nedir? Hareketleri nedir? Bir danışman psikolog görüş verir. Kim? fır fırı hızlı yapıyorsa genelde işimize yarar diye milletvekili tercihinde en üstte yazılır.
Tanık olmuşumdur..
Fır fırların çoğunlukta olduğu bir toplumda siz demokrasi bekliyorsunuz. Gülerim halinize. Siz, henüz demokrasiyi hak etmiyorsunuz ki. Demokratik yaşamın sahnesinde koltuğa oturan fırıldakları yüce necip Türk milletininim asil evlatları hep alkışlar.

****

Politik cehaletinizin pandemisinden kurulmak hiç öyle kolay olmuyor. Zira bu Möööövirüs'ü siyaseti 'enfekte' etmiş..
Bir de bu insanlar için çok zeki derler ya... Birde,dombra müziğini boşalan yağ tenekesi ile ramazan davulu gibi kulakları tırmalayıcı sesler çıkartmıyorlar mı?
Düzenin zengin ve zeki çocukları milletvekili olurlar. Yakalarına mebus rozeti takarlar. Kendilerini yeryüzü tanrılarından biri olduklarını sanırlar. Gümrüklü sahalarda, akaryakıt satış istasyonları açarlar, iş adamı olurlar. Her şey çıkarlar içindir. Vergiden düşmek için her türlü numarayı yaparlar.
Allah yürü ya kulum deyince, kulları yürütürmüş..
Çaplarına bakmadan ahkam keserler. Çarpık, suçlayıcı ve bölücü bir dil kullanan muhafazakarlar, düzeni bütün nimetlerinden yararlanırlar. Diğerlerine şükür duasını tavsiye ederler.
Yobazlıklarını saklamak içinde diniman,vatan,millet kavramlarının hamasiliğini yaparlar..
Demokrasi adına sizden oy isterler. Sizde tıpış, tıpış gidip oy veririsiniz.Sonrada neden bu bozuk düzen dersiniz!
Bu soruyu sormak bile sizin ne kadar acizlik içinde olduğunuzun bir göstergesi değil midir?
Sakın kızmayın. Ancak kendisi iradenizle size dayatılan adaylara karşı başkaldırırsanız kendi öz benliğinize dönersiniz.

NUMAN KURTULMUŞ bir zamanlar AK Parti için 'HARUN' gibi geldiler. Karun gibi zengin oldular diyordu.
Kadere bak!Kendisini hidayete ererek AK Partiye geçiverdi.
Politikanın fotoğraf bu.