İNAN ÇALIŞIR

Albert Einstein 'Mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız hayatınızı bir amaca bağlayın, kişilere veya eşyalara değil.' diyerek amaçsız yaşamamayı işaret ederken, 'Küçük bir mutluluk istiyorum. O kadar küçük olsun ki kimse istemesin onu benden' diyen Nazım Hikmet, elimizdeki mutluluğun küçükte olsa kıymetini bilerek yaşamamız gerektiğini ne güzel de belirtmiş.
Gelin Mutluluğun ne demek olduğuna 'MUTSUZ KRALIN HİKÂYESİ' ile devam edelim:
'Bir zamanlar zengin ama mutsuz bir kral varmış. Mutlu olmak için ne kadar uğraşsa da mutlu olamıyormuş. Ülkenin en bilge kişisini huzuruna çağırtıp nasıl mutlu olabilirim diye sormuş.
Bilge: – Kralım, mutsuzluktan kurtulmak istiyorsanız; mutlu bir adam bulup onun gömleğini giymeniz gerekir.
Kral adamlarına emir vermiş; bu mutlu adamı bulun diye, ülkede aranmadık yer bırakmamışlar. Fakat mutlu birine rastlayamamışlar. Kimileri eşinden, kimileri yoksulluktan, kimileri de hayırsız çocuğundan yakınıyormuş.
En sonunda çaresizlik içinde saraya dönüş yolunda, kırık dökük bir evin önünden geçerken içeriden birinin şöyle dua ettiğini duymuşlar:
– Allah´ım, sana şükürler olsun. Sağlığım yerinde, karnım bugün de doydu, bugüne kadar rızkımı eksik etmedin. Ben mutlu olmayayım da kim mutlu olsun?
Sonunda mutlu birini bulduk diye kralın adamları hemen evin içine dalmışlar. Adamın gömleğini alıp krala götürelim diye düşünmüşler. Fakat içeri girince bir de ne görsünler, adamın sırtında bir gömlek bile yokmuş.'
Hayat akarken insan mutluluğu arar durur. Sahip oldukları ne kadar çok olursa olsun hep daha fazlasını isteyen, sahip olduklarıyla yetinmeyen kendini mutlu hissedemez. Mutluluğu kendi içinde arayan ve kendinden memnun olup haline şükreden mutluluğu bulacaktır.
Asırlar boyu cevap aranan ve bitmeyen bir hikayedir, mutluluğu aramak. İnsanlık sürekli olarak formüller geliştiriyor. Hemen herkes kendince o iksire ulaştıracak öneriler sunuyor.
Mutluluk bir çocuğun gülümsemesinde, bir kitapta, annenin okşayışında, sevgilinin dokunuşunda, yarınlara duyulan umutta, mesafelere rağmen büyütülen sevgide, bilgide, güçte, aşkta, yalnızlıkta, kalabalıklarda…
Yaz sıcaklarında, denizde veya bir ağaç gövdesinde, kış soğuğunda yanan bir şömine kenarında veya içilen sıcacık bir kahve de…
Anlatılan bir fıkranın ardından atılan kahkahada, okurken daldığın romanın birkaç sayfasında…
Mutluluk herkes için farklı yerlerde, farklı şeylerde.
Çok küçük yaşlarımdan itibaren ben de düşündüm her insan gibi uzun uzun. Acaba neredeydi mutluluk? Anneme, babama, babaanneme bolca sordum bu sorunun cevabını. Büyüdükçe mutluluğun çok da uzakta olmadığını, aslında içimde bir yerlerde olduğunu keşfetmeye başladım.
Olmam istenen ile; olmak istediğim ben arasındaki gelgitlerimi karşılaştırdım. Bu aslında cevabın ta kendisiydi.Ben bunun farkında olabildiğim zaman gülümseyebilirdim.
Ben hayatımda istemediğim şeyleri yapmamayı, kendime fırsatlar yaratmayı, vakitler ayırmayı, yolculuklara çıkmayı, yeni insanlara ve yenidünyalara açılmayı seçtim. Siz de deneyin, çok iyi geliyor.Bilim adamları,
mutlu olmak için lotodan çıkacak milyarlara ihtiyaç olmadığını söylüyorlar. İsteyen herkesin mutlu olabileceğini; dokunarak, hissederek hatta stres halinde bile mutluluğun yakalanabileceğini ileri sürüyorlar.
Sular öyle güzel akar,
Rüzgar öyle hoş eser ki bazen
Bırak akıntıya kendini, katıl rüzgara
İster yaprak ol, ister kuş, ister bulut
Belki bir yıldızdadır özlediğin mutluluk.