Kış aylarına en çok yakışan lezzetlerden bir tanesidir kestane. Şimdiki nesil için sadece kahverengi bir meyve belki ama bizden öncekiler için çok şey ifade eden lezzetlerden bir tanesidir şüphesiz.
Tüm aileyi bir araya getiren, sıcacık sobanın üstünde çıtır çıtır pişen sıcacık kestaneler, küçük-büyük tüm yürekleri ısıtmaya yeter.Hala daha kışın sokaklarda kese kağıtlarında satılır. O kese kağıtları hem ellerinizi hem de içinizi sıcacık yapar. Sevmeyeni vardır tabii ki fakat sevenlerinin yemeye doyamadığı kestanenin 3-4 tanesinin 1 dilim ekmekle eş değer olduğunu da hatırlatmakta fayda var.
Kestane; tohumundan meyvesine, kabuğundan ağacın yaprağına hatta kütüğünekadar çeşitli alanlarda fayda sağlayan bitkilerden bir tanesidir.
Genel olarak tohum, kabuk ve yaprakları ilaç endüstrisinde kullanılan bu meyvenin yaprakları ve çiçekleri solunum sistemi hastalıklarında, gargara yapımında, boğaz ağrısı ve bronşit tedavisinde, cilt iltihapları ve bacaklardaki dolaşım bozukluklarında kullanılırken meyvelerin kabukları ise saç bakım ürünleri ve şampuanlarda kullanılmaktadır.
Yağ oranı oldukça düşük olan kestane, içerdiği kaliteli yağ asitleri sayesinde kalp ve damar hastalıklarını önlemeye yardımcıdır. Lif oranı oldukça yüksek olan bu meyve, kabızlık problemlerini önler ve aynı zamanda uzun süre tokluk sağlamaya yardımcıdır.Fosfor,kalsiyum,demir,potasyum gibi mineraller ve B vitamini açısından oldukça zengindir.Yine de abartmamak da fayda var çünkü enerji miktarının fazla olmasının nedeni karbonhidrat içeriğinin oldukça yüksek olmasıdır. Bu nedenle özellikle diyabetli bireylerin tüketirken porsiyon kontrolü yapması gerekir
Glüten içermemesi sebebiyle kestaneyi glütensiz beslenenler, glüten intoleransı olanlar ve çölyak hastaları yine porsiyon miktarına dikkat ederek tüketebilir.
Kestaneye dair yıllardır yapılan en büyük yanlış ise doğrudan ateş üzerinde veya közleme tekniği ile yakarak pişirilmesidir. Doğru besinleri doğru pişirme yöntemleri kullanarak tüketmezsek saydığım bu faydalarından yararlanamaz hatta yakarak kanserojen etkilere de kapı aralamış oluruz. Bu nedenle kestane için haşlama veya fırınlama yöntemlerini kullanabilirsiniz.
Çizikler atıp suda beklettiğiniz kestaneleri fırınladığınızda sizi çocukluğunuza götürecek o tadı yakalayacağınızdan emin olabilirsiniz.
Beslenme sadece bedeni besleyerek değil aynı zamanda ruhu da besleyerek olmalıdır. Bu nedenle ruhunuzu doyuracak besinlere karnınızı doyuracak kadar yer vermeniz en güzeli.