Hayır! Rabbi'ne andolsun ki, aralarında çekiştikleri hususlarda seni hakem tayin edip sonrada senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe iman etmiş olmazlar.'(1)
Abdullah b. Zübeyr (r.a.) Peygamber Hz. Muhammed (sav) efendimizden rivayet edilen hadis-i şerifte Zübeyr der ki; …ensardan biri ile (Şiracu'l Harre)'de ki su hususunda anlaşmazlığa düşmüştü. Her ikisi de hurmalarını oradan gelen su ile suluyorlardı. Ensardan olan zat -suyu bırakta gelsin… dedi, fakat Zübeyr kabul etmedi. Bunun üzerine Hz. Peygambere müracaat ettiler. Hz. Peygamber dedi ki; 'Ey Zübeyr! Önce sen sula, sonra suyu komşuna bırak' buyurdu. Ancak ensardan olan zat Hz. Peygamberin verdiği hükmü kabul etmedi sinirlendi, hiddetlendi ve Peygambere şöyle dedi; Ey Allah'ın elçisi! O, halanın oğlu olduğu için mi, böyle hüküm veriyorsun? dedi. Bu söz üzerine Hz. Peygamber'in yüzünün rengi değişti, o zat'a dönerek şöyle dedi; 'Ey Zübeyr sen bahçeni sula hem de suyu duvar seviyesine gelinceye kadar suyu salma. Bahçen tam manasıyla sulanıncaya kadar sula' buyurdu. Böylece Hz. Zübeyr'e hakkını vermiş oldu. Başlangıçta -önce sen sula sonra da suyu bırak… diyerek her ikisine de özellikle ensardan o zat'a kolaylık sunuyordu. Buna rağmen Peygamberin vermiş olduğu hükme razı olmamıştı.
İkinci bir konuda Hz. Abbas (r.a.)'dan rivayet edilen şu olay; bir münafık ile Yahudi arasında meydana gelen husumettir. Yahudi, münafığa gel aramızdaki bu konuyu Hz. Peygambere ileterek vereceği hükme razı olalım dedi. Münafık dedi ki; - hayır! gel, Ka'b b. El-Eşref'e gidelim dedi. Ancak Yahudi'nin ısrarı üzerine münafık Hz. Peygambere gitmeyi kabul etti. Bunun üzerine Hz. Peygamberin huzurunda mahkeme görülmeye başlandı. Hz. Peygamber her iki tarafı dinledi ve sonunda Yahudi'nin lehine karar verdi. Verilen karar Yahudi'yi sevindirdi, münafığı üzdü. Münafık verilen hükmü kabul etmedi. Yahudi'ye dedi ki gel Hz. Ebu Bekir'e gidelim onun vereceği hükme razı olacağım dedi. Hz. Ebu Bekir'de Yahudi lehine karar verdi. Onun verdiği hükmü de kabul etmedi, gel Hz. Ömer'e gidelim onun vereceği hükme kesin kabul edeceğim dedi. Yahudi, meseleyi Hz. Ömer'e anlattı. Bu zat, ilk önce Hz. Peygamberin, daha sonra Ebu Bekir'in verdiği hükmü kabul etmediğini anlattı. Hz. Ömer münafığa dönerek doğru mu? dedi ve Hz. Ömer öyleyse ikiniz, ben yanınıza gelinceye kadar bekleyiniz dedi. Hz. Ömer evine girdi ve kılıcını aldı gelip münafığın boynuna vurdu ve başını gövdesinden ayırdı. Allah ve Rasulünün vermiş olduğu hükme razı olmayanın hakkında ben işte böyle hüküm veririm dedi. Bu hadiseden sonra yukarıda ki ayet nazil oldu. Hz. Ömer'e (r.a.) Hz. Peygamber sen (Faruk)'sun buyurdu. Ömer (hakkı –batıldan) birbirinden ayırdı dedi. Hz. Ömer bu hadiseden sonra Ömer-ül Faruk lakabıyla anıldı. Bazen adalet kılıçla gelir. Zora başvurulmadan gelse bu adalet ne güzel olur değil mi? Sevgiyle kalın, hoşçakalın.