O BİR FENÖMEN

Henüz kimsenin görmediğini görebilenler yazar tarihi. Çünkü sadece onlar gerçeğe dönüşecek hayalleri kurar.

Atatürk’ün dünya çapında Lider olmasının nedeni yıkılmış bir Osmanlının bakiyesinde kalanların sahip çıkmak duygusudur. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ile birlikte milli mücadele vererek yaşamamızı kurtardı. Savaşlarda bile kitaplar okumuş, “ vatanı” kurma hayali vardı.

Sonrasında Cumhuriyetin ilanı..

Bu hayaldir bizleri yeni yüzyıla taşıyan.

Bugün Eskişehir’i seviyorsak, biliniz ki hayallerimize ışık tutan Atatürkçü düşünceyi, eskimiş şehri yeniden yenileyen çağdaşlığı gerçekleştiren, bunu yaptığı eserleriyle gerçekleştiren Büyükerşen’i sevdiğimizden…

Mücadeleler öyle çok kolay değildir… Bilgi ister, birikim ister, Vizyon ister.

Eskişehirli vefalıdır.

Eskişehirli, iz bırakanları asla unutmaz…

Şehirler nelerle övünür bilir misiniz?

Kente hizmet etmiş insanlarla…

Toz toprağa bulanmış bir kasabayı, şehir yapabilmek…Bir sanatçı ruhuyla bakabilmek..

Çok kısıtlı olanaklarla…

Bir derinlik, bir bakış açısı vizyon ister…

Bana da diyorlar ki, bu Yılmaz hocaya kadar güzelleme yapma!…

Tanıyanlar bilirler… Doğruya doğru, eğriye eğri.

Arkasından konuşmam.

Ancak, bir laf vardır.  Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerekir.

Eskişehir’i dünyaya açan pencere olduysa bunu, Yılmaz hocaya borçlu değil miyiz?

Gittiğimiz yerlerde, Eskişehirli olduğumuzu duyanlar ilk sordukları isim Büyükerşen nasıl? olurdu. Keşke bizimde Büyükerşen’imiz olsa diyorlardı.

Büyükerşen demek köşe bucak sanat demek değil mi?

Sevin, sevmeyin yaptıkları eserleri gözünüze çarpmıyor mu?

Hiç övünmüyor muyuz yaptıklarıyla.

Eskişehir her şeyiyle kalkınıyorsa, sosyal gelişmişlik düzeyimiz yükseliyorsa, bunda Büyükerşen’in emeklerini göremezden gelemeyiz…

Yüzbinlerin sevgisini kazanıp, üst üste 5. dönem oylarını arttırarak kazanan Büyükerşen, bizleri tabanda birleştirmedi mi?

Eskişehirli insanın ortak değerimiz olmadı mı?

Eskişehir bir marka değeri olduysa, bunu Anadolu üniversitesinde attığı tohumların yeşermesi ile olmuştur…

 

SİYASAL DEĞİŞİMİN İLK TARİHİ..

19 Nisan 1999’ da Eskişehir’in tarihi bir siyasal kırılma yaşayacağını hiç kimse tahmin bile edemezdi…

Aslında Üniversitedeki vizyonunu kente taşımıştı… Siyasete adım attığında henüz 62 yaşındaydı.

Siyasi partilerin içyapısını, işleyişini bilmese de, üst düzey yöneticilik yaptığı için çabucak kavramıştı.

Dönemin asker ve sivil bürokrasisi tarafından sevilen bir isim olmuştu... Anadolu üniversitesindeki yaptığı çalışmalarda, üniversiteyi akademik dünya daha da tanınır hale getirdi...

Çünkü onunda hocası Prof. Dr. Orhan Oğuz’du. Kentin gelişmesinde ilk marşı basan ve kısa bir zaman sonra Milli eğitim bakanı olan öneli bir isimdi…

Arkasına bakmadan bilim anahtarını Yılmaz Büyükerşen’ e teslim etmişti.

Bütün siyasi partiler seçimler öncesi kendisini ziyaret eder ve Milletvekili adaylığı önerisinde veya belediye başkanlığı önerisinde bulunurdu.

Hani derler siyasete biraz balıklama daldı.

Detaya girmeyeyim… O günler hafızamda fotoğraf kareleri olarak yer etmiş.

Kısacası milletvekili olmak için aday formunu doldurmuş gönlünden MEB olmak geçiyordu… Eğitimde çok farklı alternatif düşünceleri vardı.

Fakat DSP’ nin ilk ikisi dolu olunca ve kendisine teklif edilen Bilecik 1.sıra milletvekili adayı olması için öneriyi kibarca ret etmişti…

Babasının önemli bir sözünü hatırlayarak Taş yerinde ağırdır dedi.

Bu kez BÜLENT ECEVİT’ in önermesiyle, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını kabul ediyordu....Hayallerini gerçekleştirmek için önemli bir fırsattı..

Yılmaz Büyükerşen çok önemli bir isim… Büyük basın bunu konuşuyor, baba kalemler Hocayı yazıyordu… Aydın Doğan sonuna kadar desteklemişti… Adaylık söz konusu olmadan önce, Aydın Doğan ile görüşmüş şartlarda anlaşılmış, el sıkışılmış Doğan gurubunun CEO’ su olacaktı.

Her şey tamamdı. İstanbul’a yol gözükmüştü…Basın imparatorluğunun başında olacaktı..

Fakat kaderin cilvesi onu Eskişehir’e mühürlemişti.

Tarih 19 Nisan 1999.

Birde APO yakalanınca, rüzgâr Karaoğlan’a dönüyor ve Bülent Ecevit’in DSP’si Eskişehir’de Büyükerşen’in rüzgârı esiyor. Bu rüzgârla birlikte 3 milletvekili, merkezdeki 3 belediye alınıyor.

BÜYÜKERŞEN ELİ DEĞSİN YETER…

Elinden tutup belediye başkanı yaptıkları var… Milletvekilleri yaptıkları var. Meclis üyesi yaptıkları var… Bürokrat yaptıkları var.  Milletvekili olan Var, var, var, var..

O kadar çok insana dokunmuş ki!…

Her seçimlerde oyunun arttırarak kazanan tek adam

Hani % 25 oy alarak belediye başkanı övünenler, Eskişehir’deki başarıyı göremezlerden gelse de, AKP’nin büyükşehir başkan aday tanıtım toplantılarında,  Yılmaz BÜYÜKERŞEN’ in yaptığı eserleri ekrana yansıtmışlardı..

Hocada bu durumu esprili bir şekilde, “bir ara korktum beni aday gösterecekler” diye anlatır.

Yüzbinleri tek bir vizyonda birleştirerek,  Eskişehir’i orta Avrupa kenti yaptıysa, her şeyiyle konforlu bir şehir olduysa, bilim ve aklın yolundan  ayrılmadan daha aydınlık bir gelecek için hiç durmadan çalışıyor.

Gönlü genç…İçindeki çocuk hayal kuruyor ve yapıyor..

24 saat bile ona yetmiyor.