Ülkenin gelişmişlik seviyesini etkileyen en önemli faktörlerden birisi eğitimdir.

Nelson Mandela’nın sözünü ettiği gibi, dünyayı değiştirmek için kullanılabileceğimiz en güçlü silah eğitimdir.

Günümüzde bilgi elimizdeki en büyük güç haline gelmiştir.

Bu bilgiyi aktarmak, yaymak toplumumuzu muasır medeniyetler seviyesine çıkartmak ise bizim elimizdedir.

Çağdaş, kültürlü ekonomik yönden kuvvetli, gelişmiş bir ülke olmanın tek yolu ise eğitimdir.

Eğitimsiz toplumlar önünde sonunda yok olmaya mahkûmdur.

Bunun için ilk önem vermemiz gereken yerlerimiz, okullarımız, üniversitelerimiz eğitim gördüğümüz yerlerdir.

Eğitim gördüğümüz yerler, belli bir düzen ve sistem içerisinde olmalıdır.

Okumuş üniversiteli işsizler yetiştirmemeliyiz.

Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu ve Kalkınma Bakanlığı bir bütün halinde eş zamanlı olarak hareket eder ise çok daha verim almış oluruz.

Etrafta apartmandan bozma üniversiteler veyahut bu kadar fazla üniversitenin olması sadece diplomalı işsizler yetiştiriyor ne yazık ki!

Önemli olan bir üniversiteden kaç kişinin mezun olduğu değildir.

Mezun olduktan sonra ne kadarının iş sahibi olduğudur.

Öğrencinin ne kadar nitelikli olduğudur.

İnsan gücü planlaması doğru olmadıktan sonra üniversitelerin de diplomalarında bir anlamı yoktur. Peki ya herkesin yükseköğretime erişebildiği bir yerde erişilen şey yükseköğretim midir?