Çocukluğumdan beri çevreme önemli gördüklerimi anlatırım.
Daha doğrusu yaşadığım her saniyeye önem veririm.
Hayatı özetleyenlerden biri değilim.
Hayat özetlenemez.
Burayı geçelim diyenlerden biri de değilim.
Özetlenmeyecek yaşam kesitim var.
İlk oğlum vefat etti.
Nasıl özetlerim?
Bu noktaya gelindiğinde hızlı geçmem mümkün olabilir mi? kader deyip geçilebilir mi?
Geçilmez.
Olamaz.
Hani hızlı geçip saadete gelelim diyenlerden biri de olamam.
Olamadım hiç.
Kader ilginçtir.
Size ne zaman, neler sunacak belli değildir.
Bazen sonuçlarını birbirine bağlamakta zorlanırsınız.
Öyle ya günümüze kadar yaşadıklarınız, verdiğiniz kararlar, kararlarınızın sonuçları, ufacık ayrıntıları atlamadan hatırlayıp herşeyi birbirine bağlayarak düşünebilmek ve işte bu noktaya gelene kadar yaşadıklarımın sonucu bu diyebilmek, oldukça zor hatta imkansız gibi.
Akıl sağlığı için beynimiz unutmaya programlanmış,
İlginç olanı beyinde o kadar çok kullanılmayan alan olmasına rağmen unutmaya programlanmış olması.
Neden diye sorarsanız,
Cevabı; Allah böyle yaratmış noktasında bulabilirsiniz.
Bazen de siz unutmak istemezsiniz, ancak size unutturmaya çalışanlar olabilir.
Ne yaparsa yapılsın unutamazsınız.
Örneğin;
30 Ağustos Zaferi.
Bu tarih adeta beynimize kazınmıştır.
İyi ki de kazınmış.
Milletimizin ve devletimizin kurtuluşunun son noktası.
Onlarca yıllık birikimin son noktasıdır.
Atatürk, 30 Ağustos 1924'te Dumlupınar'da Çal Köyü yakınlarında Zafer Bayramı'nın yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuşma ile milli mücadelenin hangi milli amaçlar için yapıldığını vurgulamıştır.
Bu amaçların bağımsızlık, milli egemenlik, laiklik, kadın-erkek eşitliği, milli ekonomi olduğu görülebilir.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, bu tarihi şöyle ifade etmiştir;
'Türk'ün hakiki kurtuluş güneşi 30 Ağustos sabahı ufuktan bütün şaşaasıyla doğacaktır'
Atatürk; 30 Ağustos'u, Tam Bağımsız Türkiye'nin doğuşu olarak müjdeler.
O sabahın sadece Türkiye için değil emperyalist amaçlarını gerçekleştiremeyecek olanlar ve umudunu Türkiye'nin başarısına bağlayan mazlum milletler için; kısaca bütün dünya için kanlı bir yıkım olacağını şu sözleriyle ifade eder:
'Güneş mağribe [batıya, batmaya] yaklaştıkça, ateşli, kanlı ve ölümlü bir kıyametin kopmak üzere olduğu bütün ruhlarda hissolunuyordu. Bir an sonra cihanda büyük bir yıkım olacaktı. Ve beklediğimiz kurtuluş güneşinin doğabilmesi için bu yıkım lazımdı.'
30 Ağustos, bundan dolayı tam bir zaferdir.
2 Eylül Kurtuluş günümüz ve Zafer Bayramımız Kutlu Olsun
Sevgiyle kalın