Muz, hem pratik hem de besleyici bir meyve olarak sıkça tercih edilirken, olgunluk derecesi sağlığa etkileri açısından önemli farklar yaratabiliyor. Kimi zaman sarı, tatlı ve benekli haliyle sofralarda yer bulan muz; kimi zaman da yeşil, sert ve nişasta açısından zengin haliyle tüketiliyor. Peki hangisi daha sağlıklı?

Nazar için tuzlu su ile yüzü yıkamak gerçekten işe yarıyor mu? Nazar için tuzlu su ile yüzü yıkamak gerçekten işe yarıyor mu?

Yeşil muz, yani olgunlaşmamış muz; yüksek oranda dirençli nişasta içerir. Bu nişasta türü, bağırsaklarda çözünmeden geçerek prebiyotik görevi görür ve bağırsak florasını destekler. Aynı zamanda kan şekerini hızlı yükseltmediği için diyabet riski taşıyanlar veya düşük glisemik indeksle beslenenler için daha uygun bir tercih olabilir. Tok tutucu özelliği sayesinde diyet listelerinde de kendine yer bulur.

Öte yandan olgun muz, nişastanın şekere dönüştüğü bir evreden geçmiştir. Bu da ona daha tatlı bir tat ve yumuşak bir kıvam kazandırır. Olgun muzlar, spor sonrası enerji ihtiyacını karşılamak, kas kramplarını önlemek ve hızlı enerji sağlamak açısından idealdir. Ayrıca içerdiği B6 vitamini, potasyum ve antioksidanlarla bağışıklık sistemini destekleyici etki gösterir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, kişisel sağlık durumu ve tüketim amacıdır. Şeker hassasiyeti olanlar ya da kilo kontrolü sağlayanlar için yeşil muz daha uygunken, ani enerji ihtiyacı olanlar veya spor sonrası toparlanmak isteyenler için olgun muz tercih edilebilir.

Her iki tür de sağlıklıdır ancak farklı faydalar sunar. Muzun olgunluk seviyesini doğru belirleyip ihtiyaca göre tercih yapmak, meyveden alınan faydayı artıracaktır.

Kaynak: HABER MERKEZİ