Karara göre, göre ilköğretimde yazılı sınav kaldırılırken ortaokul ve liseler için ise "ortak sınav" uygulaması başladı. Karara göre, liselerde devamsızlık koşulları yeniden düzenlendi, sınıf tekrarı yeniden uygulamaya konuldu ve açık öğretime geçişler zorlaştırıldı. Bu kapsamda açık liselere, sadece istisnai durumda olan öğrenciler kayıt olabilecek. Ayrıca liselerde öğrencilerin 50 ortalamayla sınıf geçebilmesine yönelik uygulamaya son verildi. Yıl sonu başarı puanı 50 olmak kaydıyla en fazla 1 dersten başarısız dersi bulunanlar doğrudan bir üst sınıfa geçebilecek. Yeni ders ortalaması 50 olan öğrencilerden en fazla 3 dersten başarısız olanlar, sorumlu olarak bir üst sınıfa geçebilecek, 4 ders ve üzeri zayıfı olan öğrenciler sınıf tekrarı yapacak. Alt sınıflar da dahil toplam 6 dersten fazla başarısız dersi bulunanlar da sınıf tekrar edecek. Bu uygulama, 2023-2024 eğitim öğretim yılından itibaren kademeli olarak uygulanacak. Liselerde artık devamsızlık affı da yapılmayacak. Özürsüz olarak yapılan her bir devamsızlık günü için öğrenciler, 1 saat fazla sosyal sorumluluk çalışması yapacak.
İLKOKULDA SINAVLAR KALDIRILDI
Öte yandan yeni yönetmelikle birlikte okul öncesi ve ilkokul 1, 2, 3 ve 4’üncü sınıflarda değerlendirme sınavla yapılmayacak. İlkokulda yazılı sınavlar tamamen kaldırılırken bu kademedeki öğrencilerin akademik ve sosyal gelişiminin takibi ders öğretmenleri tarafından yapılacak. Notlandırma, bu takip sonucu ortaya çıkan değerlendirmelerle, süreç odaklı yapılacak. Öğrenciler, katılım gözlem formları, oyun temelli değerlendirmeler ve verilen görevleri yerine getirme amaçlı ölçme araçları ile takip edilecek.
KAYGI ORTADAN KALKACAK
Alınan kararla ilgili konuşan Eğitim Bir Sen Şube Başkanı İbrahim Akar ölçme ve değerlendirme yönetmeliğinde yapılan değişiklikleri olumlu karşıladıklarını belirterek, “Ölçme ve değerlendirme denilince akla gelen ilk şey sınav. Sınav olunca da öğrenciyken tüylerimiz ürperirdi. Bir telaşa ve kaygıya neden olurdu. Ben en başından beri tüm eğitim kademelerinde sınavdan ziyade ölçme ve değerlendirmenin öğrencinin becerisine, yeteneğine ve bu alanda yetiştirilmesiyle kendini bir sonraki dönemde ona uygun bir şekilde eğitim öğretim hayatına yön verilmesinden yanayım. Bu kaygıyı ülkemizin geleceği olan gençlerimiz, çocuklarımız üzerinden ne kadar çok alabilirsek o kadar başarılı bir eğitim öğretim süreci yönetmiş oluruz. Bu bizim en başından beri savunduğumuz düşünce” dedi.
SINAV HAFTASINDA DERS YAPILMAMALI
Ortaokul ve lise düzeyinde yapılacak ortak sınavlarla ilgili de konuşan Akar, “Sınavların yapılacağı süre 2 hafta olarak belirlenmiş. Sınavların yapılacağı hafta da eğitim öğretime devam edeceği belirtilmiş. Ben işin içinden gelen birisiyim. Sınav haftasında öğrencilerin kafasında olan tek şey sınav olur. Eğer bu uygulama yapılacaksa benim düşüncem sınavların olduğu hafta okullarda eğitim öğretimin sadece sınavlar şeklinde olması belki de öğrenci için en sağlıklı olanı olurdu. Bence bu, işin uzmanları tarafından detaylı bir şekilde ele alınmalıydı” ifadelerini kullandı.
ZAMANLAMASI DOĞRU DEĞİL
Açık liseye geçişlerin zorlaştırıldığını ve devamsızlıklarla ilgili düzenlemelerin yapıldığını belirten Akar, “Eğitimde devamlılık şart. Bu devamlılık belki de başarının en önemli etkenlerinden birisi oluyor. Bunun yanı sıra sınıf tekrarının getirilmesi ile ilgili şunu söyleyebilirim: Eğitim ciddi bir iştir. Bir çalışma, bir uğraş, bir mücadele gerektiren bir iş. Bu ciddiyeti her iki tarafın da biliyor olması önemli. Açık lise geçişleri için belki de bu sene kendine göre kendini planlayan öğrencilerimiz vardı. Belki de bu çok hızlı olmamalıydı. Bu bir sonraki yıla bırakılabilirdi. Daha doğru olanı o olurdu. Hemen uygulamaya geçmek burada sağlıklı olmayabilir. Ders çizelgeleri ile ilgili değişiklikler yapıldı. Burada da yine bu uygulamada da, yapılmak istenen çeşitli iyiye yönelik adımlar var ancak yine bu da okulların tam açılacağı hafta uygulamaya konulması çok da doğru değil. Çünkü bu sene okutulacak kitaplar geçen seneki ders çizelgelerine göre okullara gönderildi. Ders çizelgesi değişikliği yaptığınız anda mevcut hali hazırdaki kitabın öğrenciye tam anlamıyla katkısı olmayabiliyor. Müfredatta da bir kayma olacak. Bu plan ve programın yapılması gerekiyor. Ders çizelgelerin değişikliğinin bir sonraki yıla bırakılması çok daha sağlıklı olurdu diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
SON DAKİKA BİR HAMLE YAPILIYOR
Eğitim Sen Şube Başkanı Faik Alkan, sendika olarak sınav merkezli eğitim sistemine karşı olduklarını belirterek, “Ülkemizde sınavlar ülkesi olarak öğrencilerimiz ilkokuldan üniversiteyi bitirene kadar hep sınavlarla meşgul oluyor. Tabii ki olumlu bir karar olarak görüyoruz ama eleştirdiğimiz noktalar da var. Sadece biz bunu yazılı sınavlara indirgeyip geçme kalma meselesi olarak görmüyoruz. Burada temel bazı sorularımız var. Birincisi bakanlık bugüne kadar niye bekledi? Yani son dakikada böyle bir değişiklik yapılır mı? Artık bu bir moda haline döndü. Eskişehir’de de benzer bir problem yaşıyoruz. Okulların açılmasına 2 gün kala 6 tane büyük okulumuz bir anda kapatıldı. Böyle durumlarla sürekli karşı karşıya kalıyoruz. Son dakika bir hamle yapılıyor” dedi.
ÇOCUK İŞÇİLER NE OLACAK?
Kararda açık lise ve açık ortaokul konusunda muğlak ifadelerin yer aldığını söyleyen Alkan, “Bakanlık diyor ki; ‘bakanlığın uygun gördüğü şartlar…’ Nedir bunlar? Bunun altının doldurulması lazım. Devam devamsızlık konusunu irdelememiz lazım. Türkiye dünyada en çok çocuk işçi çalıştıran ülke. Çocuklar sanayide veya diğer yerlerde çalışıyorlar. Bunların devamsızlığı ne olacak? Bunlar zaten belli bir süre okula gitmeyince otomatik olarak açık liseye geçmiş olacaklar. Tarım işçileri biliyorsunuz Nisan ayında başlayan sezon ekimde kapanıyor. Bu çocuklar yaklaşık olarak 4 ay kadar okuldan kopmayla karşı karşıya kalıyor. Bakanlığın aslında bunlara çözüm üretmesi gerekiyor. Palyatif çözümlerle eğitim sisteminin aksayan yönlerini çözmemiz mümkün değil. Sağlıklı, paydaşlarla oturup bir reforma acilen ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
1 ÖĞÜN YEMEK DAĞITILMAYACAK
Geçen yıl uygulanan okullarda 1 öğün ücretsiz yemeğin bu yıl yapılmayacağının altını çizen Alkan, “Diğer tarafta bakanlık bunu yaparken başka bir şey de yaptı. Geçen yıl okullarda başlayan 1 öğün ücretsiz yemek dağıtımını şu anda yapmayacağım diyor. Sadece deprem bölgesinde yapacağım diyor. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. ‘Ben yaptım oldu’ anlayışı Türkiye’yi buraya getirdi. Artık bu ‘ben yaptım’ anlayışından, bu tekçilikten kurtulmamız lazım. Evet, olumlu gördüğümüz yanlar var ama olumsuzlukları topladığınızda daha fazla bir payda elimizde kalıyor” ifadelerini kullandı.
EĞİTİMCİLERİN GÖRÜŞLERİ ALINMADI
“Hiçbir zaman bakanlık bürokratları yukarıdan aşağıya bu işin paydaşı olan eğitimcilere, sendikalara, bilim insanlarına görüş sormuyorlar. Zaten sorsalar okulların açılmasına 2 gün kala okul kapatılır mı Eskişehir’de? Sorsalar sadece bu olay sınıf geçmeye indirgenir mi” diyen Alkan açıklamasını şöyle sürdürdü: “Burada temel başka bir sorunumuz daha var; özel okullarla devlet okulları arasındaki bu makası nasıl kapatacaksın? Bakanlık bir şeyi hiçbir zaman bize sormuyor. Sorsa bizim söyleyeceğimiz çok şey var. Sayın bakanımız Eskişehir’e geldi ama bizler davet edilmedik. Buradan çıkartabiliriz bunu.”
ALTYAPISI OLUŞTURULMADAN YAPILDI
Kararla ilgili eğitimcilerin görüşlerinin alınmadığına dikkat çeken Eğitim İş Şube Başkanı Hüseyin Yurtman ise, “Maalesef bir gece yarısı kararnamesiyle eğitimcilerin hiç görüşü alınmadan altyapısı oluşturulmadan alınmış bir karar olarak değerlendiriyoruz. Bizler sendika olarak zaten sınava dayalı eğitim sistemine karşıyız. Öğrencilerin sadece sınavla değerlendirilmesi doğru bir değerlendirme değil. Bu anlamda olumlu buluyoruz aslında. Okul içi etkinlikleri, faaliyetleri göz önünde bulundurularak çocuklarımızın değerlendirilmesini olumlu buluyoruz ama yine okulların açılmasına 1 gün kala, yine öğretmenlere danışılmadan aynı geçtiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda olduğu gibi altyapısı yeterince oluşturulmadan alınan bir karar olarak değerlendiriyoruz. Ortaokul ve liselerdeki ortak sınavlar zaten yıllardır yapılıyordu. Yeni getirilen sadece tarihlerinin ortaklaşa yapılmasıdır. O anlamda bunu da olumlu bulduğumuzu söyleyebilirim. Eğitim-öğretim planlı, programlı bir iştir. Ders planı yapılır, sınav tarihleri belirlenir, sınav konuları belirlenir, öğretmenlerimiz bu çalışmaları seminer haftaları yaparlar. Yaz tatili süresi varken okulların açılmasına 1 gün kala yapılan bu değişiklik bir sorun yaratacaktır. Öğrenciler için de aynı şekilde olacak. Maalesef bizim eğitim sistemimiz plan program haricinde yapılan uygulamalarla doludur” diye konuştu.
‘BEN YAPTIM OLDU’ MANTIĞI
Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Kamuran Arıkan ise yönetmeliğin temelde doğru olduğunu ancak içinde birçok sorunu barındırdığını söyledi. “Karara bakıldığında Milli Eğitim Bakanlığı paydaşlarından fikir almadığı, ‘ben yaptım oldu’ mantığını görüyoruz. Ortak sınavlar öğrencilerin özellikle diploma notu dolaysıyla üniversiteler girişteki başarı puanının biraz daha objektifliğini sağlayabilir. Ortak sınavlar okul veya il bazında kalmalıdır. Bakanlık bazında ortak sınav yapıldığı zaman Tüm Türkiye’nin şartları düşünülmedir. Mesela Tüm Türkiye’de Fizik dersine Fizik öğretmenleri mi giriyor, Fen Bilgisi dersine Fen bilgisi öğretmeni mi giriyor? Özellikle üniversite sınavına girecek olan öğrencileri etkileyecek olan diploma notlarında farklı bir yöntem geliştirilmeli ve okul başarısı dikkate alınmalıdır” dedi.
KURULLAR OBJEKTİF OLMALI
Ölçme ve değerlendirme kurullarının objektif olması gerektiğini vurgulayan Arıkan, “Bu kurul sayı olarak, fiziki olarak ve kalite olarak güçlendirilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme Değerlendirme Merkezi Müdürlüklerinin kurulacağını yönetmelikte belirtmiştir. Müdür için aranan kriter 4 yıllık öğretmen olmak ve uygulama kursunu bitirmek. Ölçme ve Değerlendirme başlı başına bir uzmanlık alanıdır. Buralara da bunların uzmanı olan kişiler yönetici yapılmalıdır. Sınavların test olmaktan çıkarılmasını olumlu karşılıyoruz ancak YGS veya LGS’ye girişlerde öğrenciye test uygulanacak ise bu da ayrı bir sorun doğuracaktır. İlköğretim çağındaki bir çocuğa sınav yapılması zaten doğru bir yaklaşım değildi. Kaldırılması doğru olmuştur. Bu öğrencilerin gelişimi başta sınıf öğretmeni ve rehber öğretmen tarafından takip edilip dosya halinde ilgili birimlere sunulması doğru bir yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.
KEŞKE TÜM PAYDAŞLARA SORULSAYDI
Arıkan açıklamasını şöyle sürdürdü: “Sonuç olarak bu yönetmelik alelacele hazırlanmış bir yönetmeliktir. Tabiri caizse; ‘Yörük göçü yolda düzer’ mantığı ile hazırlanmıştır. Keşke tüm paydaşlarla daha güzel ve en az eksikleri olan bir yönetmelik hazırlansaydı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu adımını olumlu buluyoruz. Bundan sonra ki süreçte bu yönetmeliğin tüm paydaşları ile değerlendirilip sorunlarının giderilmesini bekliyoruz. Yarın Milli Eğitim Bakanı değiştiği zaman bu yönetmeliğin akıbeti de diğer yönetmelikler gibi olmaz. Çünkü her bakan kendine göre yeni bir yönetmelik çıkarmaktadır. Düşünün, yönetici atama yönetmeliği kaç defa değişti.”
M. ANIL AKSOY