Yaşam kalitesini doğrudan etkileyen göz sağlığının, yaşla birlikte bozulmasının, görme kaybı riskini arttırdığını belirten Prof. Dr. Tök, "Erken teşhis, düzenli takip ve uygun tedavi yöntemleriyle ağır görme kaybı vakalarının yüzde 80'inin önlenmesi mümkündür" dedi.
60 yaşın üzerindeki bireylerin büyük bir kısmında görme kaybı görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Tök, bu yaş grubundaki kişilerin üçte birinin ciddi göz hastalıklarıyla karşılaştığını belirtti. Tök, özellikle ileri yaşlarda sıkça görülen dört göz hastalığına dikkat çekti ve bu hastalıkların tedavi yöntemlerini paylaştı.
En Yaygın Göz Hastalığı Katarakt
Prof. Dr. Tök, kataraktın tüm dünyada önlenebilir körlüğün başlıca nedeni olduğunu belirtti. Kataraktın, göz merceğinin yaşla birlikte bulanıklaşması sonucu ortaya çıktığını vurgulayan Tök, erken dönemde soluk renkler ve düşük ışıkta görme zorluğuyla kendini gösterdiğini ifade etti. Katarakt tedavisinde ise fakoemülsifikasyon yöntemiyle cerrahi müdahale yapılmakta ve hastaya uygun yapay mercekler yerleştirilmektedir. Tök, bu merceklerin aynı zamanda astigmatizmayı düzeltebileceğini ekledi.
Glokom: Sinsi İlerleyen Bir Hastalık
Glokom, göz içi basıncının artmasıyla ortaya çıkar ve erken dönemde genellikle belirti vermez. Prof. Dr. Tök, bu hastalığın görme kaybına yol açabileceğine ve kalıcı hasar oluşturduğuna dikkat çekti. 60 yaşından sonra glokom riski altı kat arttığını belirten Tök, bu hastalığın tedavisinde basıncı düşüren damlalar, lazer ve cerrahi seçeneklerin kullanıldığını söyledi.
Sarı Nokta Hastalığı Hangi Yaşta Görülür?
Yaşa bağlı makula dejenerasyonu, 65 yaş üstü bireylerde yaygın görülen bir hastalıktır. Prof. Dr. Tök, hastalığın kuru ve yaş tip olmak üzere iki şekilde görüldüğünü açıkladı. Kuru tipte, drusen adı verilen birikintiler makula hücrelerini öldürürken, yaş tipte yeni damarlar oluşur ve bu damarlar sızıntı ya da kanamaya yol açar. Kuru tipte antioksidan takviyeler kullanılırken, yaş tipte ise anti-VEGF enjeksiyonları ile tedavi uygulanmaktadır.
Kontrolsüz Şekerin Gözdeki Etkileri
Uzun süreli diyabetin gözde ciddi hasarlara yol açtığını belirten Prof. Dr. Tök, diyabetik retinopatinin retina damarlarında sızıntı ve kanama ile başladığını, ilerleyen evrelerde ise damar tıkanıklığı ve retina dekolmanı gibi ciddi sonuçlar doğurduğunu söyledi. Tedavide, anti-VEGF enjeksiyonları, steroid implantlar ve retina lazeri gibi seçenekler bulunmaktadır.
Prof. Dr. Özlem Tök, göz sağlığının yaşla birlikte daha da önem kazandığını belirterek, erken teşhis ve düzenli takip ile birçok göz hastalığının önlenebileceğini vurguladı.