CHP’nin yerel seçimler öncesinde küllerinden doğacağına inandığını söyleyen Baydar, il başkanlığı görevinin büyük bir onu olduğunu belirterek “Uzlaşmaya karşı değilim ama yarış varsa yarışa da hazırım” dedi.
Öncelikle sizi tanıyalım, Hüseli İnönü Baydar kimdir?
Ben 1973 yılı Aralık ayının 24’ünde dünyaya geldim. İsmimin İnönü olması bile CHP bağımı ortaya koyuyor, İsmet Paşa’nın öldüğü gün dünyaya gelmişim o yüzden ismimin İnönü koymuşlar. Paşa lakabım biliyorsunuz. Benim babam eski bir siyasetçi; milletvekilliği, parti meclis üyeliği yaptı 18. Dönem Ankara milletvekili. 89-90 döneminde de parti meclis üyesiydi. Haliyle biz çocukluğumuzdan beri aile olarak siyasetin içindeyiz. 1992 yılında da ben yaşım el verdi CHP’ye üye oldum; gençlik kollarında çalıştım, ilçe gençlik kolu başkanlığı yaptım, il gençlik kollarında yöneticilik yaptım. Hem gençlik kollarında hem ana kademede il delegeliği yaptım. Yaklaşık 15 senedir de Eskişehir’de yaşıyorum. Burada son beş yıldır daha aktifim. Ondan önce 2014 yanılmıyorsam, ön seçim delegesiydim. O zaman ön seçim delegesi de seçiyorduk.2019 yılında seçim çalışmalarında koordinatör olarak görev yaptım. 2020 yılında da il yönetimine seçildik; biraz uzun sürdü bizim yöneticiliğimiz üç buçuk yılı devirdik, dördüncü yıla varmak üzereyiz. Resmi olarak 31 yıldır CHP’liyim ama doğumdan itibaren de partinin içerisindeyiz.
Genel seçimleri nasıl değerlendiriyorsunuz Eskişehir özelinde? Başarı yakaladığını düşünüyor musunuz?
Eskişehir için şunu söyleyelim öncelikle oyumuzu artırdık, birinci parti olduk. Milletvekili sayımızı ikiden üçe çıkardık. Bu bir başarı, sayısal olarak evet başarılıyız. Cumhurbaşkanlığı seçiminde hem birinci turda hem ikinci turda; ikinci turda yüzde 55’i bulduk. Kemal beyin birinci olması ve yüzde 50’nin üzerinde oy alması evet şüphesiz başarı ama benim beklentim Eskişehir’de Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 60’ı geçmekti. Eskişehir’de biz yüzde 60’ı geçersek şüphesiz Türkiye’de de her yerde böyle olduğumuzu düşünerek oyumuzu yüzde 10-20 artırdığımızı düşünelim o zaman seçilme şansımızın yüksek olduğunu düşünüyordum ama ilk turda yüzde 50 bence bizim için düşük bir oydu. Çünkü belediyeler bizim elimizde, İYİ Parti ittifakı var ve İYİ Parti’nin de yüksek bir oyu var Eskişehir’de, Türkiye ortalamasının üzerinde. O yüzden evet niceliksel olarak bir başarı var, yeterli mi? Maalesef yeterli olmadı Türkiye genelinde.
Bu durum yerel seçimlere nasıl yansıyacak?
Ben yerel seçimlere direkt yansıyacağını düşünmüyorum. Genel seçimlerde pek çok siyasi parti var; insanlar kendi duygu ve düşüncelerine uygun siyasi partilere oy veriyor. Sayımız belli olsun, durumumuz belli olsun. Ama yerel seçimler özellikle son 20 yıldır Türkiye’de iki kutuplu oluyor. Bir AK Parti bir de muhalefetin, çoğunlukla Cumhuriyet Halk Partisi. O iki kutuplu seçimlerde de Eskişehir özelinde CHP’nin avantajı var. Bu hem Yılmaz Hoca’nın kişiliğinden kaynaklı hem de Eskişehir’de yaşayan insanlar diğer kentlerle kıyasladığımız zaman yüzünü batıya dönmüş, daha yüksek eğitim seviyesinde, orta üst gelir seviyesinde insanlar. Eskişehir’in özelliği de insanlar yaşam tarzına bir müdahale olsun istemiyor. Onun da etkisi var. O yüzden yerel seçimlerde bizim bir de başarılı belediye başkanlarımız var. Hiç kimse Ahmet Ataç için, Kazım Kurt için, Hoca için tartışmaya bile gerek yok; başarısız diyemez. Başarısız olsa dört dönem, beş dönem seçilmezdi bu insanlar. O yüzden o birlikteliği biz seçmen tabanında sağlarız.
TARTIŞMAYA GİRMEZLER
Hoca yeniden aday olacak mı sizce?
Açıklaması öyle.
Kararsızım dedi sonra…
(gülüşmeler)
Bir yanda CHP’de değişim isteyenler var diğer yanda istikrar vurgusu yapan siyasetçileriniz var…
Değişim… Toptan her şey değişsin falan bu çok mümkün değil.
İhtilal istemiyorsunuz, küçük değişimler lazım yani…
Yok biraz dönüşüm olsun… Başarılı bir belediye başkanı beş dönem üst üste seçilmiş, oyunu artırmış her seçimde. Kadronuzda Messi, Ronaldo varken Sabri ile sahaya çıkmak istemezsiniz.
Messi yaşlanıyor…
Son zamanlarda çok tartışıldı evet…
Hoca kendisi de evet yaşlandım dedi…
Evet genç olduğunu söyleyemeyiz ama hakikaten Hoca’nın vizyonu ve deneyimi pek çok genci cebinden çıkarır hala, ben öyle görüyorum.
Hoca aday olmadı diyelim, iki adayımız var: Kazım Kurt ve Ahmet Ataç. İkisi de çok istiyor. Hangisi olur?
O gün gelince konuşuruz onu. Hoca siyaset sahnesindeyken iki isim de Kazım bey de Ahmet bey de bu tartışmaya girmezler. Hoca siyaset sahnesinde aday olarak var olduğu sürece ikisi de temkinlidir.
İkisi de yakışır diyorsunuz?
Şüphesiz, yakışır. İkisi de kendisini kanıtlamış. Ahmet Ataç dört dönem Tepebaşı gibi bir yerde, zordur sosyal demokrat belediyeciliği orada yapmak, kazanmış. Kazım bey burada hem siyaseten hem milletvekili olarak hem de belediye başkanı olarak kendisini kanıtladı. O yüzden ikisi de yakışır ama Yılmaz Hoca’m olmadığı sürece. Belki onların dışında başka isimler de çıkabilir, aklından geçiren isimler de var.
KÜLLERİMİZDEN DOĞARIZ
Yerel seçimler iki kutuplu gidiyor, genel seçimler de daha çok siyasi parti var ve oy bölünüyor dediniz. Bu yerel seçimlerde çoğu parti ittifak istemiyor. Tabii bazen aday çıkartmak da desteklemektir. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu? CHP altından kalkabilir mi?
2019 yılında Eskişehir’de biliyorsunuz Odunpazarı’nda İYİ Parti-CHP ittifakı olmaksızın yarışa girdik. Diğer ilçelerimizde ve büyükşehirde bu ittifakımız vardı. Buna rağmen ki AK Parti ve MHP ittifak halindeydi o dönemde Odunpazarı için söylüyorum. CHP ve Kazım Kurt ittifak olmaksızın seçimi kazanmayı başardı. İYİ Parti kendi oyunu mu aldı? İYİ Parti tabanı da az önce bahsettiğim Eskişehir’in geneline baktığımız zaman AK Parti yerine CHP olsun diyen bir tabanı var o yüzden bunu Odunpazarı’nda denedik. Beş sene sonra dönem ve koşullar aynı mı? Elbette ki değil. Ama seçmen tabanında bu birlikteliği CHP’li adayların sağlayacağını düşünüyorum. İYİ Parti’nin sert söylemleri var Türkiye genelinde, Eskişehir biraz daha gergin tabii. Ama zamanla bunu biz aşarız diye düşünüyorum.
Sular sakinleşir diyorsunuz?
Seçimlere yaklaşırken… Ben İYİ Parti’yi falan eleştirmiyorum, onlar bir başka siyasi parti, kendi siyasi anlayışlarına uygun konuşacaklar şüphesiz, birtakım beklentileri var. Onu gelişen süreçte göreceğiz.
İl kongresinden önce ilçe kongreleri gerçekleşti. Biraz ilçe kongrelerinden bahsedelim mi?
14 ilçemizin kongresini yaptık yedi ilçemizde ilçe başkanlarımız değişti, iki ilçemizde kadın ilçe başkanı seçildi, bir ilçemizde İnönü’de kadın ilçe başkanımız iki oyla seçimi kaybetti. Değişen yedi ilçenin altısında ilçe başkanlarımız aday olmadı ve örgütümüz, tabanımız seçim sonuçlarına ilişkin kırgınlıkları var, üzülüyorlar. Normal bu da, yüksek beklenti içerisindeydik, hayaller kuruyorduk motivasyonumuz yüksekti ama kazanamamanın verdiği bir üzgünlük kırgınlık var. Ama Cumhuriyet Halk Partisi 100 yaşında ve küllerinden yeniden doğmayı becerebiliyor. Biz çok daha zor zamanlar da yaşadık, barajın altında kaldık, partimiz kapatıldı, meclisin dışında kaldık. Ona rağmen ayağa kalkmayı da başardık. CHP tabanı yine bunu, şu an ölü toprağı var gibi hissediyor ama ona rağmen pek çok ilçemizde iki adaylı hatta üç adaylı yarışlar bile oldu. Bu bile insanların geleceğe ilişkin umutlarının var olduğunu gösteriyor.
Ölü toprağı var dediniz, bu sadece genel seçimi kaybetmekten kaynaklanan bir atmosfer mi yoksa CHP’nin kendi sorunları da artık su yüzüne çıktığı için mi üyeler biraz tedirgin?
İkisi bence birbiriyle bağlantılı. Genel seçimlerde çok umutluyduk. Çok yüksek umudumuz vardı. Buna rağmen başarılı olamadık. Bu ister istemez bir hayal kırıklığı yarattı. İster istemez insanlar üzüldüler, kenara çekildiler ama çok daha kötü zamanları CHP atlattı bunu da çok kolay atlatır. Çok bilinçli bir tabanımız vardır bizim; tekrar yola çıkmasınız biz başarırız. Aslında bakarsanız bugün örgütümüzün tartıştığı şeyler içimizi döküyoruz, rahatlıyoruz ama yarın yine kol kola, omuz omuza yerel seçimlerde çalışmalarımızı yaparız.
Barışıyoruz diyorsunuz?
Şüphesiz.
KARŞI ÇIKMAYIZ
Uzlaşma var mı peki CHP’de? Biliyorsunuz CHP il başkanı olmak isteyen tüm adaylar uzlaşma istiyor… Uzlaşma olur mu?
Uzlaşma değişim gibi çok sihirli bir sözcük. Zaten demokrasi kültürüne inanıyorsak uzlaşıya da inanacağız, başka şansımız yok. Uzlaşarak gideceğiz ama uzlaşma bir baskı oluşturur mu ya da tek aday dayatarak bir anti demokratik yapı oluşmasına sebep olur mu? Hatırlarsanız 2020 yılında genel merkezin bir tavsiye kararı vardı; tek adayla gidin. Pek çok örgütümüz de buna “baskı” dedi. Biz Eskişehir’de dört adayla gittik 2020 yılında. O zaman da genel merkezimizin bir tavsiye kararı idi. Şüphesiz uzlaşmaya… Sihirli sözcük ona karşı çıkma şansımız var mı? Yok, zaten demokrasi kültürümüz bunu emrediyor. Bu uzlaşma, uzlaşı Eskişehir’de olur mu, olmaz mı? Elbette olmalıdır. Neticede kongre bir yarış ortamıdır ama kongrenin sonuçları da herkes tarafından kabul edilmeli ve herkes de kendi yolunu ondan sonra birlikte yan yana çizebilmelidir. Uzlaşı deyince sadece belediye başkanlarımız olarak düşünmeyelim. Bizim yedi tane belediye başkanımız var, üç tane vekilimiz var. 14 ilçemiz var, onun dışında pek çok siyasi aktör var. Hepsi bir araya gelerek o uzlaşıyı sağlar. Kongrede yarış olsa bile bu sağlanır çünkü önümüzde yedi ay sonra bir yerel seçim var ve herkes de bunun bilincinde.
BÜYÜK BİR ONUR, GÖREVİ ÜSTLENMEK İSTERİM
CHP il başkanlığına aday mısınız?
Bizim partimizde şöyle bir kültür var, şöyle bir gelenek var: Örgüt içi seçimlerde aday olmazsınız, aday gösterilirsiniz zaten tüzüğümüz de bunu emreder. Delegelerin yüzde 10’u tüzük gereği imza verir “benim adayım Ahmet, Mehmet” diyebilir. O yüzden şu an için ben aday mıyım? Şu an için değilim, adaylığı aklımdan geçiriyorum. Pek çok eşim, dostum, arkadaşım da aday olmam yönünde destek oluyorlar ama bunu oturacağız, konuşacağız örgütümüzle. Eğer dostlarımız, örgütümüz, ilçe başkanlarımız destek verirlerse “sizi il başkanı olarak görmek istiyoruz” derlerse CHP üyesi için bir kentteki en üst koltuk şüphesiz il başkanlığıdır. Bu büyük bir onurdur, bunu üstlenmek isterim.
YARIŞA HAZIRIM
CHP il başkanlığı için Murat Sönmez ile İsmail Kumru’nun da adı geçiyor. Onlar da uzlaşma sağlanırsa aday olurum dedi.
Ben tek başıma aday olarak yola çıkamam, çıkmam. Siyaset ekip işi. Kongre demek yarış demek. İlla tek aday olacak, genel merkezimiz böyle bir tavsiye kararı da alabilir, bilemiyorum. Bunlar oturulur, değerlendirilir. Ben uzlaşmaya karşıyım da demedim yanlış anlaşılma olmasın. Ben yarışa varım hazırım ama tek başıma adayım diye yola çıkamam. Çıkabilmem için benim CHP tabanından, bu taban tek kişiden ya da 10 kişiden oluşmuyor o yüzden hepimizin tanıdığı tabanda farklı insanlar, unsurlar var, Murat abi milletvekilliği yapmış değerli bir abimiz, İsmail Kumru Kent Konseyi başkanlığı yapmış yıllarca emek vermiş, başarılı çalışkan bir arkadaşımız. Elbette ki onların da siyasi dostları var benim de siyasi dostlarım var. Onların da onları il başkanı olarak görmek isteyen bazı insanlar var beni de görmek isteyen insanlar var. Kongreler bittikten sonra önümüzdeki 3-5 gün çok önemli günler. Bu 3-5 gün içerisinde bunların netleşeceğini düşünüyorum. Uzlaşmaya karşı değilim bunu sakın yanlış anlamayın. Yarış varsa yarışırız, olabilir. Çok normal ve demokratik bir durumdur ama yarıştan sonra şüphesiz tüm CHP’liler, hedefimiz ne partimizi büyütmek. Yerel seçim arifesinde de tartışmalarımızı yapacağız onu kongrede bırakacağız, artık sokakta tartışmanın vakti geçiyor. Yani 24’ünden sonra biz artık sokakta tartışmayacağız, doğrusu bu.
ÖRGÜT UYGUN BULMADI
Bir önceki kongreyi nasıl görüyorsunuz? Yankıları hala devam ediyor… Ahmet Ataç hala mevcut il başkanı Recep Taşel için ‘Odunpazarı İl Başkanı’ diyor.-
O tavrı doğru değil. Recep abiye de haksızlık olur, Ahmet beyin de bunu yapmaması lazım. O da yıllardır siyasetin içinde olan bir isim. Kongrede bir taraf oluyorsunuz, aday oluyorsunuz, yarışa giriyorsunuz. O yüzden “kurultay delegesi yazılmadı” demek doğru değil. Kurultay delegesi seçilemedi. Örgütümüz, tabanımız uygun bulmadı. Uygun bulmadı derken o insan bunun için yetersiz mi? Hayır efendim. Kurultaylar bir görevlendirme yeri. Örgütümüz, tabanımız birilerini görevlendiriyor. Görevlendirirken dört aday yarıştı, demokratik bir yarıştı. Üstelik çarşaf liste son derece demokratik bir ortam sağlar; isteyen istediği kişiyi işaretleyebilir, bir yere bağlı kalmaz. Anahtar listeler çıktı, elbet çıkar. Genel merkezimizdeki büyük kurultayımızda da anahtar listeler çıkar. Pek çok insan yani 3-5 kişi bir araya gelip de çıkarabilir, 3-5 tane ilçe başkanımız bir araya gelip de çıkarabilir o da normaldir. Kabine girdikten sonra delege bir karar verir, siz istediğiniz kadar ona anahtar liste verin, 3 değil 5 tane verin, orada yalnız, kendisi karar veriyor. Kurultay delegeliğine 14 kişi işaretliyor. Etki altında kaldıysa birkaç kişiyi yazmayabilir ya da özel olarak sevdiğini yazar, özel olarak sevmediğini yazmak istemeyebilir. Orası bir yarış ve yarışa girdik. Yarışa girdikten sonra eğer o yarışa girme cesaretini gösteriyorsak sonucuna da katlanmamız gerekiyor. Bir merkez ilçe başkanı, 400 binden fazla nüfusa sahip, Türkiye’deki en büyük ilçelerden birisi Tepebaşı, kurultay delegesi olması elbette önemlidir. Ama yarışa girmişsek de orada yapacak bir şey yok.
Eylül’ün 24’ünde yapılacak olan genel kurul nasıl geçer sizce?
Onu bugünden kestirmek hakikaten çok zor. Her şey olabilir. Yerel seçim arifesinde olması, genel seçimin hemen sonrasında olması… Çünkü genel seçimden çıkınca insanlarımızda başarısızlığın verdiği bir kırgınlık var. Bu kırgınlığı artık içimize sindirmemiz lazım, kongre ile beraber bu rahatsızlığımızı gidermemiz lazım. Kongrenin bu işe merhem olacağını düşünüyorum.
TABANDAKİ GELİŞME GENEL MERKEZE YANSIMALI
Genel Merkez’de değişim söylemleri güçleniyor. Siz değişimden yana mısınız?
Evet, danışma kurullarında da söyledim ben 2018 yılında Sayın Erdoğan yüzde 52 oy aldı muhalefetin cumhurbaşkanı adayları toplam yüzde 48 oy aldı. Beş sene sonra Erdoğan’ın karşısına tüm muhalefetin ortak adayı olarak genel başkanımız çıkmıştı yine yüzde 52’ye 48 gibi bir sonuç ortaya çıktı. Üstelik 2018’den 2022’ye gelirken deprem oldu, afetti, pandemiydi, ekonomik krizdi, beş milyona yakın yeni seçmen kütüğü eklendi. Buna rağmen, yani şartlar bizim lehimizeyken bu kadar umutlanmışken başarılı olamadık. Ve seçim sistemi de 50 artık 1’i başarı kabul ediyor. 49.9’u da başarısızlık kabul ediyor. Beş yıl boyunca Erdoğan bu ülkeyi yönetecek. Haliyle burada bir kırıklık oldu. Partimizin oyuna baktığımız zaman da ortalama yüzde 25 bandında oy alıyor. Bu durum da değişmiyor. 2023 seçimlerinde gene yüzde 25 oy almışız. Üstelik dört siyasi partinin milletvekilleri bizim listemizden girdi. Buna rağmen yüzde 25’te kaldık. Hatalı mıydı? Bunları da kendi tabanına sormadı genel merkezimiz; “Altı partiyle ittifak kuruyorum ne düşünüyorsunuz?” diye sormadı.Dört partinin milletvekili adaylarını listeye yazacağım. Milletvekili adayları tespit edilirken sormadı. Örgüt ve üyeler seçme seçilme hakkını kullanamıyor. Söz, yetki, karar, katılımcılık maalesef yok .Tabanda olup bitenin genel merkeze yansıması lazım.
AYŞEGÜL HÜMMET