CHP Büyüksehir Belediye Baskan Adayı Av. Ayse Ünlüce, ES TV’de yayınlanan “Adaylar Konusuyor” programında gündeme dair merak edilen pek çok konuya açıklık getirdi. 10 Ocak tarihinde adaylığının açıklanmasının ardından hızla saha çalışmalarına başladığını belirten Ünlüce, “Saha çalışmaları çok güzel gidiyor. Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak benim farklı bir durumum var. 12 tane kırsalda, 2 tane merkezde ilçe var. 540 tane mahalle var. 2 buçuk aydan fazla bir süre dediğinizde, her mahalleye gittiğinizde gün yetişmiyor. Bu ilçelerin eskiden beldeyken mahall eye dönüşen, nerdeyse ilçeler kadar nüfusu olan büyük mahalleleri de var. O nedenle çok yoğun bir tempo içerisindeyiz. Gerçekten dokunmak, yüz yüze temas, beden dili çok önemli. Mümkün olduğu kadar Kazım Başkanımızla, Ahmet Başkanımızla gidebildiğimiz her noktaya ulaşmaya çalışıyoruz. Bazen 3’lü, bazen tekli ziyaretlerimiz oluyor. 12 tane kırsal ilçeyi de gezmeye çalışıyorum. Aslında sorumluluk sahalarında olmamalarına rağmen bazen Kazım Başkan ve Ahmet Başkan da eşlik ediyor. Onlar çok eski partili oldukları için sahayı da iyi tanıyorlar gerçekten. Bir de genel sekreterliğim dönemimde kırsalda çalışmayı çok sevmiştim. Kırsalın çok farklı bir büyüsü var. Bazı ilçelerde büyülendim.
Genel sekreterliğim dönemimde her gittiğim ilçede farklı hikayeler, farklı güzellikler beni çok etkiledi. Çok sık gittim. Bu seçim döneminde de işimi biraz kolaylaştırıyor. Daha önce çok sık gittiğim için bu dönem de o sıcaklığı çok güzel alıyorum. Bu da beni çok mutlu ediyor” dedi.
HAYATIN KENDİSİ SİYASETTİR
Bürokratlıktan siyasete geçişte sorun yaşamadığını belirten Ünlüce, “Ben üniversite yıllarımdan beri siyasetin içindeydim. Aidiyet hissettiğim bir siyasi düşüncem var. Siyasi yelpazenin sol tarafında görüyorum kendimi. Sonrasında yaşamımın önemli bir bölümü kamuda geçti ama ben hiç kendimi siyasetten ayırmadım. ‘Ben devlet memuruyum, yapamam’ demedim. Birçok basın açıklamasında, sendikal haklarda, Eskişehir’in çevre davalarında en önde yer aldım. ‘Ben buralara gitmemeliyim’ demedim. Dünyaya, hayata, siyasete ilişkin düşüncem neyse bunu yaşamaktan hiçbir zaman imtina etmedim. Seçim zamanları sandık güvenliği konusunda mutlaka takip etmeye çalıştım ama devlet memuriyetinin gerektirdiği ciddiyetin de farkındayım. Memuriyete yakışmayacak şekilde de olmadı hiçbir zaman. Siyaseti partiye üye olup görev almak olarak yorumlamadım. Hayatın kendisi siyaset diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
ARTIK GÜLÜP GEÇİYORUM
Siyasetçi olarak ithamlardan etkilenmediğini söyleyen Ünlüce, “Ben ilk zamanlar ‘özel hayatın bir değeri var’ diye düşünüyordum. Yaşadığınız hayatın bazı alanlarını dokunulmaz ilan edersiniz. Siyasete girince öyle olmuyormuş. İlk başta onu gördüm. Eskiden birisi bana en ufak bir şey söylese çok sinirlenecek, tepki gösterebilecek birisiydim. Şimdi bunlara gülüp geçiyorum çoğu zaman. Çok ciddiye almamaya çalışıyorum. Siyasetlere hakaretler olur, tehditler olur. Gidersiniz savcılığa suç duyurusunda bulunursunuz. Mahkemeden ‘sen bu görevi yapıyorsan, bunlara katlanacaksın’ türünden kararlar gelir. ‘Güzel bir yola çıktım. Ben bu şehre belediye başkanı olarak hizmet etmek istiyorum. Geçmiş bir deneyimim var. Gelecekle ilgili umutlarım var’ diye yola çıktığınız zaman, eğer vicdanınız da rahatsa bunlardan etkilenmemeyi öğreniyorsunuz” şeklinde konuştu.
OLMAYACAK VAATLER VERMEM
Siyasette yapılamayacak vaatlerin verilmesini doğru bulmadığının altını çizen Ünlüce, “Bana ‘siyasetçiler biraz vaatte bulunması lazım. Yapamayabilirsin, çok önemli değil ama bu konularda esnek ol, vaatte bulun’ diyorlar. Hukukçuluğun da verdiği bir temkinlilik var. Elbette ki, bu şehirdeki bütün sorunları hepimiz çözmek isteriz. Keşke elimizde sihirli bir değnek olsa. Trafiği, altyapıyı, mülteci sorununu, yoksulluğu, imar sorunlarını çözebilsek… Bunu kim istemez? Benim gibi yola çıkmış ve belediye başkanı olmak isteyen herkesin istediği şeyler bunlar. Belki benim bir avantajım şu; nerelerde takılıyoruz, nerelerde ilerleyebiliriz, ne yaparsak yapalım bazı şeylerin olmayacağını biliyorum. Olmayacak şeylerde vaat vermeyi çok doğru bulmuyorum. Bu noktada farklı bir siyasetçi olacağım. Bu tavsiyelere uymayacağım” dedi.
AYNI MASADA ÇÖZÜM ÜRETMELİYİZ
Halkın sorunlarını peşinen reddetmek yerine ortak noktada buluşarak çözüm üretilmesi gerektiğini vurgulayan Ünlüce, “Devletin, kamu kurumlarının asık biri yüzü vardı. Bunu yapmamalıyız. Ben genel sekreterliğim dönemimde de böyle çalıştım. Ne olursa olsun çözüm aramalıyız. Çözemeyebiliriz ama ‘bu olmaz’, ‘bu imar planı böyle yapılmaz’ diye kestirip atmamalıyız. Evet, şehircilik ilkeleri var, imar planları var ama bir yandan da vatandaşların sıkıntısı var. ‘Kusura bakmayın mevzuat böyle diyor’ demek vatandaşın sorununu çözmüyor. Vatandaş hem yoksullukla boğuşuyor hem eski evini yenilemek istiyor. Biraz daha düzgün bir mahallede yaşamak istiyor. En azından aynı masaya oturabilmeliyiz, olmuyorsa da neden olmadığını da beraber konuşabilmeliyiz. Belki çıkış noktaları varsa hem o mahalleyi imar açısında istemediğimiz durumlara getirmeyecek şekilde, vatandaşın sorununu da çözecek şekilde orta yollar bulunabilir diye düşünüyorum. Bunun için gayret etmeliyiz. ‘Ben vaat vermem’ demek de devletin soğuk yüzü gibi anlaşılmasın. Vatandaşımıza şefkatli olacağız. Diyeceğiz ki, ‘ben senin sorununu anlıyorum, gel aynı masaya oturup çözmeye çalışalım’” ifadelerini kullandı.
KENTSEL DÖNÜŞÜM BAŞKA AFETLE MÜCADELE BAŞKA
Eskişehir’de depremden sonra gündeme gelen ve seçim sürecinde de çokça konuşulan kentsel dönüşüm konusuna da değinen Ünlüce, “Bizim bazı sorunlu mahallelerimiz var. Bu kentsel dönüşüm, afetle mücadele gibi anlatılıyor ama değil. Orada bir mağduriyet var. Bu mağduriyet imar planlarıyla nasıl giderilir, orada bir dönüşüm lazım. Tabii ki bu dönüşüm afete dirençli olarak yapılsın ama biz afetle mücadele edeceksek 8 kat bitişik nizam caddelerimize bakalım. Şehrin merkezinde zemini ticari olan, kolonlarıyla ve duvarlarıyla oynanmış, 8 katlı, bitişik nizam, kat aralıkları birbirine uymayan binalarla dolu bu şehir. Gerçekten dönüşümü konuşacaksak önce bunları konuşmamız lazım. Bahsettiğimiz mahallerdeki sorunları çözelim ama bu afetle mücadele değil” dedi.
KOCAKIR’A YAZIK EDECEKLER
Kocakır bölgesinin TOKİ tarafından gecekondu önleme bölgesi ilan edildiğini söyleyen Ünlüce, “Biz Kocakır’daki rezerv alanlarımıza ne kadar güveniyoruz biliyorsunuz. Siz bu kadar güzel rezerv alanı ilan edilmiş bir yeri niye buna çeviriyorsunuz? O bahsettiğimiz 8 katlı ve büyük yerlerdi dönüştürmek için oradaki insanların cebinden para çıkması lazım. Bu parayı verebilecek olan var, veremeyecek olan var. Rezerv alanı o zaman önem kazanır. Vatandaşı mağdur etmemek için rezerv alanları tutmak lazım. Başka şekillerde çözmen lazım. Bizim şehrimizin kaçırılmış fırsatıdır Kocakır. Kaçtı ama en azından rezerv alanımızdı. Ama geldiğimiz aşamada görüyoruz ki orası gecekondu önleme bölgesi ilan edildi TOKİ tarafından. Bundan sonraki süreci takip edeceğiz ama biraz yazık edilecek oraya” şeklinde konuştu.
ÖNEMLİ OLAN İŞİNİ DÜZGÜN YAPMASI
Gazetecilerin akrabalarının belediyede çalıştığı ve eniştesinin ESKİ’de daire başkanı olmasıyla ilgili söylemlere de yanıt veren Ünlüce, “6 bine yakın belediyemizde çalışan var. 4 bine yakını Büyükşehir’de, bine yakını bağlı kuruluşlarda çalışıyor. Halk Ekmek çok büyüdü, bine yakın da orada çalışan var. Odunpazarı ve Tepebaşı da var. Eskişehir küçük yer zaten burada mutlaka akrabalar çalışıyordur. ‘Ben bu gazetecinin eşini, çocuğunu alayım ki bu gazeteci hep benim lehimde yazsın’ diye bir görüşle hareket edildiğini düşünmüyorum. Ben son yıllarımı belediyede geçirdim ama kaç gazetecinin akrabası belediyededir bilmiyorum. Aynı diğer branşlardaki insanların kaç akrabasının olduğunu bilmediğim gibi. Önemli olan işini yapan kişi, kimin akrabası olursa olsun, işini düzgün yapıyorsa ona bakmak lazım. ‘Şunun eşi, şunun çocuğu’ diye ayrımcılık yapılıyorsa, işini düzgün yapmadığı halde göz yumuluyorsa sıkıntı o zaman başlar. O görüşmede benimle de ilgili ‘eniştesi ESKİ’de daire başkanı’ gibi bir söylem. Bu bahsedilen kişi benden çok eski belediyecidir. Mühendistir, teknik insandır. Mezun olduktan sonra Odunpazarı Belediyesi’nde işe başlamıştır Ayhan Boyer zamanında. 60 yaşına yakın birisinden bahsediyoruz. Burhan Sakallı zamanında, Erman Gölet de başkan yardımcısıyken Fen İşleri Müdürü olarak atanmış. Sonra ESKİ’ye gelmiş daire başkanı olmuş. Benim akrabam olmasa belki genel müdür olacaktı. Gerçekten de bütün şehrin sevdiği, işini iyi yapan, dürüst bir insandır. Hiçbir şekilde benim de akrabalığımı kullanmamıştır” diye konuştu.